Ah şu Bid'atlar!
Ak Parti'nin fetvacısı Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın dinî konularda yaptığı bazı açıklamalara itibar etmek istiyorum. Şundan... AKP, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı başka türlü uyandırmak mümkün değil. Saray korkusu her tarafa sinmiş. Saray'ın attığı her adım dinin bir vecibesi gibi görülüyor. Hayrettin Karaman da "Saray'ın adamı" olduğuna göre, onun itiraz edilmeyecek değerlendirmelerini buraya alacağım. Öncesi:
Sıla-i rahim için memlekete geçtim (Yerköy-Yozgat). Baba evinin hemen karşısında bir mescit açılmış. Apartmanın giriş katı. Herhâlde bir hayırsever vermiş olmalı. Bir apartman sonra da yine giriş katında Ümmed-Der diye bir dernek gördüm. Neden "ümmet" değil de "ümmed"? Anlamadım. Sonra sitelerine girdim. Anlaşılan Cübbeli'nin derneği, onun konuşmalarını sıralamışlar. Mescidi de onların açtığını düşündüm. Böyle "merdiven altı" mescitlerin açılmasına cemaatler öncülük ediyor. İstanbul'da, semtimizde de iki mescit var ve "Kur'ân okuma"yı esas alan bir cemaate ait.
Memleketteki yeni açılmış mescitte, teravihten bir saat önce vaaza başlanıyor. Mikrofon dışarıya açık. Bangır bangır bir ses. Ne dediği de anlaşılmıyor. Rahatsız olunmaması mümkün değil. Ezan da öyle; kulağınızın dibinde okunmuyor, patlıyor! Bunu müftüyle konuşmak gerek, dedim. Fırsat bulamadım. İstanbul'a dönünce müftüye telefon açtım. Durumu anlattım. Şaşırdı. Hiç şikâyet gelmemiş. Halk itiraz etse, dindarlığından şüphe edilecek. Öyle bir anlayış yerleştirildi. Bunu Müftü'ye söyledim. Mescit, Diyanet'e bağlıymış. Müftü, hemen ilgileneceğini ve beni de bilgilendireceğini söyledi. Bir hafta oldu telefonum çalmadı.
Yüksek ses bile dinin gereği hâline getirilmiş. Ak Parti fetvacısı, kandil kutlamalarını bid'at (dine sonradan sokulmuş adetler) sayıyor.
Hayrettin Karaman, "Hz. Peygamber'in doğum gecesi (mevlid) olarak kutlanmaktadır. Bu ün ve gecede bir kutlama, ibadet ve merasim yapılacağına dair âyet ve hadis yoktur... 'mevlid gecesi sebebiyle yapılanları' dine katmak, 'bu sünnettir, tanımlanmış ibadettir' demek bid'at olur." diyor.
Ve: "Muharrem'in 9-11. günleri tutulacak oruç dışında tavsiye edilmiş bir ibadet yoktur."
Ve: "Berat gecesine mahsus belli bir ibadet yoktur."
Ve: "Regaib gecesi hakkında sağlam bir rivayet (hadis) yoktur."
Ve: "Kadir gecesi hakkında âyetler ve hadisler vardır; bu gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu bilinmektedir. Ancak Kadir Gecesi'nin hangi gece olduğu kesin olarak bildirilmemiştir. Ramazan gecelerinin her biri Kadir olabilir. Kadir gecesine ait de bir namaz veya başka bir belli ibadet yoktur."
Ve: "Mi'rac gecesi Hz. Peygamber'i, başta mirac olmak üzere genellikle mucizeleri, o gece armağan edilen namaz ibadetinin önemini, İsra sûresini ve orada geçen dini, ahlaki hükümleri anmak, anlatmak, temsil etmek elbette yararlıdır ve yapılmalıdır. Ancak gerek bunları ve gerekse başka meşru şeyleri yapmak 'mirac gecesine mahsus' bir sünnet, bir ibadet değildir; böyle anlaşılırsa dine ekleme yapılmış olur." (Yeni Şafak, 2.7.2016)
Bid'atlara dair bir mutabakatın sağlanması ve halka duyurulması, halkın bir bakıma "ikaz edilmesi" gerekmez mi?
Bayramınızı kutluyorum. Umudumuzu hiç yitirmeyelim.