Açık kaynağa açılan kapıdan kimler geçiyor?
Savunma sanayimizin göz bebeği TUSAŞ’a yönelik gerçekleştirilen terör saldırısının
planlanmasının çoğunlukla açık kaynak istihbaratı (OSINT) üzerinden yapıldığını öğrendik.
"OSINT nedir ki?" diye soranlar için basitçe söyleyelim: Dışarıya açık, yani herkesin
erişimine sunulmuş kaynaklardan toplanan bilgiler anlamına geliyor.
Ülkemizin en stratejik alanlarından birine, üstelik oldukça basit bir yöntemle -bir taksi ile saldırı
düzenlenmiş olması, “devletin zırhı delinmiştir” mesajını veriyor.
İnsanlar, kendilerini koruyacak olan yapıların zayıflığını gördüklerinde, güvensizlik ve korku
içerisinde yaşamak zorunda kalıyorlar. Bu tür saldırılar, devletin yalnızca maddi olarak değil,
manevi olarak da yara almasına neden oluyor. Devletin sembolik gücüne gölge düşüyor ve
toplumda oluşan endişe, güven duygusunu derinden yaralıyor.
Sosyal medya hesaplarından fotoğraf analizlerine, forum paylaşımlarından haber içeriklerine
kadar birçok açık bilgi, açık kaynak istihbaratı kapsamına giriyor. Asıl mesele, bu bilgilerin
birleştirilip stratejik saldırılara zemin hazırlamasında yatıyor. Her kurumun ve her bireyin dikkatli olması gerekiyor.
Açık kaynak konusu çoğumuzun göz ardı ettiği, hem kurumların hem de bireylerin güvenliği
için kritik bir meseledir.
Özellikle savunma sanayi çalışanlarının, sosyal medya kullanırken çok daha dikkatli olmaları
gerektiği her geçen gün daha da aşikâr hâle geliyor.
Maalesef çok da uzak olmayan bir geçmişte yaşanan saldırılar gösteriyor ki, bazı kurumlarımız ve personelimiz bu konuda hâlâ yeterli bilince sahip değiller.
Ülkemizin güvenliği, birilerinin sosyal medya merakına ya da dikkatsizce yaptığı paylaşımlara kurban edilmemelidir.
Gelin görün ki, konu yalnızca sosyal medya hesaplarıyla sınırlı değil. Bir yandan sosyal
medyada kurumları hakkında bilgi paylaşanlar, diğer yandan ilan sitelerinde "ASELSAN
mühendisinden satılık" ilanları var.
Millî savunma sanayi projelerinde görev alan mühendisler, çeşitli ilan sitelerine satış ilanı
verirken çalıştıkları kurumun adını da ifşa ediyorlar. Çoğu, belki bunu masum bir ilan olarak
görüyor ama işin aslı öyle değil.
Çalıştığınız yeri, görev yaptığınız projeleri dolaylı yoldan deşifre etmek, kime hizmet eder dersiniz?
Kendi bilgimizi kendimiz mi düşmana sunuyoruz?
Şimdi kendi kendimize sormamız gereken soru şu: Bir yandan ülke savunmasında kritik görevlerde yer alırken, bir yandan da kurumumuzu nasıl bu kadar açık ederiz?
Bu işin şaka kaldırır bir yanı yok, herkesin ciddi olması gerekiyor!
Çünkü sosyal medya paylaşımlarından tutun da ilan sitelerine verilen bilgilere kadar, yapılan
her paylaşım birer bilgi kırıntısıdır. Ve kırıntılar bir araya geldiğinde, ortaya çok büyük bir stratejik resim çıkıyor.
Belki size tek bir bilgi anlam ifade etmeyebilir; ama sizin gibi yüzlerce, binlerce kişi benzer bilgileri sızdırdığında işte o zaman ciddi bir açık ortaya çıkıyor. Bu da düşmanlarımızın, hainlerin işine yarıyor.
Açık kaynak güvenliği konusunda, her bir bireyin kişisel sorumluluğu olduğu unutulmamalıdır. Bu konuda eğitim almak, bilinçlenmek gerekiyor.
Bizler, birey olarak dikkatli olursak, kurumumuz da güçlü olur; ülkemiz de güvende kalır.
Sosyal medyada yazılan her kelimenin, paylaşılan her fotoğrafın bir amaca hizmet edebileceğini unutmayalım. Güvenlik konusuna yakından bakmak gerekirse, adım adım bilinçli bir kullanım, belki de en önemli önlem olacaktır.
Her birimiz, işimizi severek yapıyor ve ülkemize hizmet ediyor olabiliriz. Yaptığımız hizmetin ne kadar hassas bir dengede olduğunu da bilmeliyiz.
Bir çalışan olarak kendimize düşen görevi ne kadar iyi yerine getirirsek, ülkemiz o kadar güçlü ve güvende olur.
Savunma sanayi, hepimizin ortak paydasıdır; yapılan her hata, hepimizin hanesine yazılıyor.
Unutmayalım, güvenlik bir bütündür!