ABD'nin Karadeniz hedefi

Rahmetli Aytunç Altındal, yıllar önce bugünkü kanal projesini bir röportajda dile getirmiş. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Türkiye'yi ziyaret etmişti. Bu ziyaretle ilgili Aytunç Bey, Rice'nin niçin Türkiye'de bulunduğunu ve ne istediğine dair bir değerlendirmede bulunmuş.

Aytunç Altındal şöyle demiş:

"Türk basınında ne hikmetse yer verilmeyen fakat muhtemelen yarın veya öbür gün en geç Condoleezza Rice'ın açıklayacağı başka bir olay var. Bu geliş gidişler içinde bundan hiç söz edilmedi. Nedir o? ABD Deniz Kuvvetleri'nin donanmasının Karadeniz'e çıkma isteği var. Ve bu bizim Montrö anlaşmamızın 11 ve 12. maddelerinin ihlal edildiği takdirde çıkabiliyor. Demek ki Montrö gündemde. Ve diyor ki ABD; 'Benim Akdeniz'deki donanmamı ben Karadeniz'e çıkartacağım'. 'Bana izin vereceksin' diyor Türkiye'ye…"

Türkiye'de bağımlı basının elbette milli çıkarlarımızla ilgili meselelerde AKP iktidarlarının hoşuna gitmeyecek bilgileri duyurmasını beklemiyoruz. Nitekim o günlerde bu bilgileri vermediler. Halen daha, Kanal İstanbul projesini savunmağa devam ediyorlar.

Etsinler bakalım.

Sürüp gelen gelişmeler işin içinde ABD olduğunu doğruluyor.

Hatırlayalım:

6 Şubat 2003 tarihinde AKP Hükümetinin TBMM'ye sunduğu "Türkiye'deki askeri üs ve tesisler ile limanlarda gerekli yenileştirme, geliştirme, inşaat ve tevsi çalışmaları ile altyapı faaliyetlerinde bulunmak amacıyla ABD'ye mensup teknik ve askeri personelin 3 ay süreyle Türkiye'de bulunmasına (…) Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca izin verilmesi" diye bir tezkere hazırlığı vardı.

Yine hatırlayalım. Bu savaş tezkeresi, "62.000 yabancı askeri personelin 6 ay süreyle Türkiye'de kalmasını istiyordu."

Başka?

Ayrıca, yabancı askerlerin önemli stratejik merkezlerde konuşlanmasına izin vermesini istiyordu. Özellikle Akdeniz ve Karadeniz limanları büyük önem arz ediyordu.

İstenen liman listesi içinde özellikle Trabzon limanı çok çok mühimdi. ABD, Orta Doğu'da kendine alan açıyordu ama, Karadeniz'den liman istiyordu.

Neden?

Çünkü ABD, Karadeniz'de varlık göstermek istiyordu. Asıl amacı 6 aylığına izin alıp, sonra bu izni sürekli hale getirmekti.

Sözü nereye getireceğim?

Şuraya: ABD Montrö'yü sevmiyordu. Montrö Karadeniz'de varlık göstermesinin önünü kesmekteydi. Bu sebeple ya Montrö'yü delecek bir formül bulacaktı ya da Kanal İstanbul Boğazları benzeri sadece Türkiye'deki iktidarların geçiş iznine tabi olacak, bir başka suyolu açılmasını önerecekti. İşte ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Türkiye'yi bu sebeple ziyaret etmiş ve Aytunç Altındal'ın o günlerde açıkladığı şeyi istemişti.

Hatırlanacağı gibi, o tarihte TBMM 1 Mart 2003 günü tarihin akışını değiştirecek bir karara imza attı. Tezkereyi onaylamadı. O günden sonra Amerika'nın nevri döndü. Türkiye'den istediklerini alamamanın öfkesi büyüktü. Yerli işbirlikçilerini devreye sokarak Türkiye'de birçok operasyona imza attı. En son operasyonu 15 Temmuz sürecine giden yolu hazırlamaktı.

Balyoz, Ergenekon davaları, adalet sisteminin bozulması vb. operasyonlarla Türkiye'yi dönüştürme yoluna girdi.

Kısaca "pembe devrimler", küçük dönüşümler yaşadık.

Mart Tezkeresinin hazırlandığı süreçte işbaşında gene AKP iktidarı vardı. Amerikan talepleri karşısında ne yaptı? "Hemen iki gün sonra 8 Şubat'ta ABD ile bir "mutabakat muhtırası" imzalayan AKP hükümeti, ABD muharip birliklerinin taleplerine uygun olarak "üs ve limanların modernizasyonu"na girişmişti. 1 Mart tezkeresinin geçeceği konusu o kadar garanti görülmekteydi ki, ABD birlikleri ve askeri teçhizatı İskenderun limanına indirilmeye başlanmış (bir bölümü zırhlı ve paletli 522 araç indirilmişti), ABD bölgede askeri depo ve tesisler oluşturmaya başlamıştı. Kızılay, 9 Şubat'ta, Silopi'deki deposuna olası sığınmacılar için 100 bin çadır göndermişti."

Ama tıpkı Amerika gibi iktidar da şaşkındı. 1 Mart'ta meclis vatanı gerektiği gibi savunmuş ABD'ye izin vermemişti. Şimdi birileri çıkmış diyor ki: "Kanal İstanbul projesinden rahatsızlık duyanlar gayrı millîdir."

Gayrı millileri tarih yazacak. Şüpheniz olmasın.

Yazarın Diğer Yazıları