ABD'den kurtulmak için Çin'e sığınmak!

Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, "resmî ziyaretler" kapsamında Suudi Arabistan'dan sonra Türkiye'ye geldi, ardından İran'a geçti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Yi'nin ziyaretini Rus İnternet sitesi Sputnik'e değerlendiren Dr. Barış Adıbelli, "Yi'nin en önemli mesajı" diyerek "Yi, Çin'in, Türkiye'nin bağımsızlığını ve egemenliğini desteklediğini, karşılığında ise Çin'in önemli çıkarları ve endişeleri konusunda da Türkiye'den destek beklediklerini vurguladı" ifadelerini kullandı.

Hemen belirteyim; Anadolu Ajansı bültenlerinde ben bu ifadeyi bulamadım…

***

İlginç değil mi? Vang Yi, böyle konuşmuşsa, Türkiye, Çin tarafından bağımsızlığı ve egemenliği desteklenmesi gereken bir ülke olarak görülüyor!

Türkiye yeni kurulmuş bir devlet midir ki Vang Yi, Türkiye'nin, egemenlik ve bağımsızlığını desteklediklerini açıklıyor ve "Siz de karşılığında bizim çıkarlarımıza uygun hareket edin" diyebiliyor?

Dr. Adıbelli'nin söylediği gibi, "Türkiye'nin jeopolitik konumu Türkiye'yi Çin için vazgeçilmez hale getiriyor" ise ve "Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'nin Avrupa'ya açılan iki önemli kapısından birisini Türkiye oluşturuyor. AB için de Türkiye, Asya'ya ve Çin'e açılan yegâne kapı" ise burada eli güçlü olan ülke Türkiye değil midir?

Dolayısıyla Çin, Türkiye'den değil Türkiye, Çin'den bir karşılık beklemek durumunda değil midir? Meselâ Uygur Türklerini kamplarda toplamaktan ve onları asimile etmeye, kimliklerini yok etmeye çalışmaktan vaz geçmesi iyi ilişkiler için temel şart olarak ortaya konulamaz mı?

Ülkelerin birbirlerinin toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygılı olması, zaten Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın gereği değil midir?

Çin, Birleşmiş Milletler Antlaşması'na imza atmakla diğer ülkelerin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını desteklemeyi kabul etmiş değil midir ki bu davranışın karşılığında kendi politikalarına destek isteyebiliyor?

***

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, görüşmeyle ilgili açıklamasında, "Ekonomik iş birliği potansiyelini ele aldık. Salgınla mücadele ve aşı konusunda iş birliğini ilerleteceğiz. Uygur Türklerine ilişkin hassasiyetimizi ve düşüncelerimizi ilettik." dedi!

Yoksa Çin "Siz Uygurlar konusunda sessiz kalın, biz de aşı vermeye devam edelim" mi dedi? Görünen o ki Çin, Türkiye'ye aşı göndermeyi durdurdu. Bu sebeple acilen Alman-Amerikan aşısı istendi...

İran ise Çin ile, Çin'in "Kuşak ve Yol" projesine katılımı öngören 25 yıllık bir iş birliği anlaşması imzaladı.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Çin'den daha fazla aşı temin etmek istediklerini de söyledi.

Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi de "Amerikalılar İran'a yaptırımları kaldırmalı, nükleer anlaşmaya dönmeli." dedi. Yi, yapılan anlaşmalar çerçevesinde İran'a daha fazla aşı temin edeceklerini de sözlerine ekledi.

Yani Çin-İran görüşmelerinde de aşı önemli bir koz olarak kullanıldı.

***

Türkiye, yağmurdan kaçarken doluya tutulmamalıdır. Türkiye, İran gibi davranamaz. Yani Irak, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz ve Ege'de Türkiye'yi sıkıştırmaya çalışan, Montrö'yü bozarak Karadeniz'e serbestçe savaş gemilerini çıkarmaya çalışan ABD'yi dengelemek, elbette gerekir ama Çin, general Liu Yazhou'nun "Bizim en büyük rakibimiz Amerika veya Rusya değil, Türkiye'dir!" zihniyetiyle yönetiliyor!

Liu Yazhou, Çin haritasını, "Bir kanadı Pasifik Okyanusu'na, diğeri Orta Doğu'ya kadar uzanan bir kartal"a benzetiyor; Sincan dedikleri Doğu Türkistan'ın ise uçuş dengesini sağlayan gövde olduğunu yazıyor...

Gerçi Türkiye'de iktidar, ayakta kalmak için Çin ile görüşse de Rusya'ya yanaşsa da sonuçta yine ABD eksenine dönüyor! Montrö'yü tartışmaya açmak ve Kanal İstanbul, ABD dayatması değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları