Hillary Clinton'ın ABD Başkanı seçilmesi durumunda Suriye politikası çok net: Kürtleri daha fazla silahlandırmak!.. Çünkü Irak'taki iş birliğinin sonuçlarından memnun, Suriye'de de aynı sonucu bekliyor...
Genel anlamda kullanılan 'Kürtleri silahlandırmak' ifadesinin özel anlamı şu: PKK/PYD'yi daha fazla desteklemek silahlandırmak... Bu da gösteriyor ki önümüzdeki süreç Türkiye açısından çok daha zorlu ve kanlı olacak...
Kuralları galiplerin koyduğu ve NATO üyeliğinin göğüse takılı gazoz kapağına dönüştüğü bir dönemde Türkiye'yi yönetenler ne düşünüyorlar ve bu sürece nasıl hazırlanıyorlar? Dışarıdan bu kuşatmaya karşı millî birliği ve aklı koruyacak, onu tahkim edecek ne yapıyorlar? Esas mesele bu...
Kimse bugüne sürüklenmemizde ağırlıklı payı olan 'çözüm süreci'nin hesabını vermiyor ve verecek gibi de görünmüyor... Başka kimselerin de bu hesabı sorabilecek dermanı ve niyeti yok... Görünen o ki, önümüzdeki zorlu süreci ve içeriden/dışarıdan gelecek saldırıları bu siyasî iradenin kontrolünde savuşturacağız veya yenileceğiz...
Var sayalım ki, ülkeyi yönetenler eski hatalardan arınmak istiyorlar ve iyi niyetliler... İyi de terörle mücadele böyle mi olur? Kafayı değiştirmezseniz, toplumun farklı kesimlerini nasıl ikna edip, bu mücadelenin ortağı hâline getireceksiniz? Ülkedeki millî birlik ve beraberliği iç ve dış dinamiklerin gözüne sokmak zorundasınız... Bunu başardınız mı veya başarmak için ne yapıyorsunuz?
Belli ki 'çözüm süreci' itiraf edilmese de başarısızlığı zımnen kabul edilmiş durumda... Yeni döneme geçildiğine göre 'çözüm süreci'nin izlerinin silinmesi gerekmiyor muydu?
Peki öyle mi oluyor gerçekten?
***
'Çözüm sürecine katkılarından dolayı' Apo'ya teşekkür eden Vali, şimdi yine Vali... Üstelik daha iyi yerde!.. "Anamızın duasıyla geldik, hocanın selâsıyla gideriz" diye mesaj bırakan şehit er Eyüp Hacıoğlu toprakta!..
"Öcalan ölmeyi değil, yaşatmayı seçti" diyen, o süreçte Türk bayrağını ve adını tartışmaya açan 'âkil kadın' Boğaz'da kendisine tahsis edilen yalıda!.. Sıvasız evlerin şehit çocukları toprakta!..
"Bu bir devrim... 30 yıllık akıl tutulması bitti" diyen ve PKK'nın her gün silah bırakacağını yayan 'âkil adam' Bakan Yardımcılığı koltuğunda!.. Bırakılmayan silahların şehit ettiği Uzman Çavuş Tolga Sağlam toprakta!..
"Çözüm sürecini hayvanlar bile anladı, bazı insanlar anlamadı" diyen Meclis'te!.. Söz konusu dönemde devletin boşalttığı alanlara giren teröristleri çıkarmak için Nusaybin'de şehit düşen Yüzbaşı Alper Kalem toprakta!..
"Öcalan Orta Doğu'da Türkiye'nin önünü açıyor" buyuran kişi şimdi Başdanışmanlık makamında... Hızını alamayıp "Öcalan dünyanın geleceğini iyi okuyor" buyuran kişi ise Genel Başkan Yardımcılığı makamında!.. Şehit Binbaşı Turgay Çelik toprakta!..
"Bebek katili denilen Öcalan bize geleceği gösterdi" diye propaganda yapan ve 'bu vatan kendisine bol gelen' memur gazeteci yine icazetle ekranlarda... 'Giydiği asker elbisesi çelimsiz vücuduna bol gelen' Düzceli 20'lik şehit Erkan ise toprakta!..
Devleti katil ilan edip, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı ihanet bildirisine imza atan ve odalarında terörist saklayan akademisyenler ile fakülteleri PKK'nın staj alanına çeviren öğrenci kılıklı teröristler okullarda!.. Gül yüzlü şehit Fırat Çakıroğlu toprakta!..
Bir ara başka illere gönderilecekleri ya da açığa alınacakları duyurulan ve sonradan hangi baskı sonucu bir türlü kıyılamayıp 'görev'ine iade edilen 10 binden fazla PKK'lı öğretmen iş başında!.. O öğretmenlerin 'eğiterek' terörist yaptıkları pusuda!.. Yüzlerini görmedikleri çocukların şehit babaları toprakta!..
PKK'nın sözde sivil uzantısı milletin meclisinde!.. Milletin evlatları, Mustafa Doburlar, Hasan Aydoğdular, Özkan Altınoklar, nice Mehmetler toprakta!..
***
Bu can yakan çarpıklık, bu inanılmaz çelişki, bu yürek burkan adaletsizlikler ortadan kaldırılmadıkça, çok daha sıcak geçmesi beklenen gelişmelere Türkiye nasıl hazırlanacak? Bu sorular ülkeyi yönetenlere... Varsa, bu sorulara cevap verecek veya kendisini cevap bulma mecburiyetinde hissedecek olanlara...
