YÖK'ün uygulanması güç kararları
İnsanları sadece depremden önce yapılan çürük evler öldürmüyor, belirsizlik ve anlamsızlık da bir o kadar sorun yaratıyor. Ve Türkiye''de kötü yönetimin radyasyon dalgaları gibi devlet aygıtının tüm katmanlarına indiğini yapılan uygulamalardan görüyoruz.
Buyurun size YÖK.
Kısaca depremden sonra Türkiye''nin yükseköğretim manzarası.
Hatırlayın lütfen ne dediler.
-Yükseköğretim bahar dönemini uzaktan eğitimle tamamlayacak.
İtiraz ettik.
Pandemi dâhil bu öğrenciler hoca yüzü görmeden, okulun anfilerinde toz yutmadan mı mezun olacak? Baktılar her kesimden itiraz var, hemen toparlama yarışına girdiler ve geldik şimdiye.
-İşte bu geldiğimiz noktada, hata düzelttiklerini sanan YÖK yönetimi, gene sapla samanı birbirine karıştırdı.
YÖK''ün ana sayfasına girenler, birbiriyle çelişen ve içi belirsizliklerle dolu, madde madde sıralanmış duyurularla karşılaşıyor.
Meselâ?
-Sözü edilen duyurunun 3. Maddesinde şöyle soruluyor; "Uzaktan öğretim tüm bahar yılında mı uygulanacak?"
Yanıt veriyor: "Uzaktan öğretim kararı Nisan ayı başında yeniden gözden geçirilecektir. Şartlar elverişli hale gelirse Yükseköğretim Kurulu kararıyla harmanlanmış (hibrit) öğretim usulleri de değerlendirmeye alınabilecektir."
Diyeceksiniz ki ne var bunda? Gayet açık değil mi?
Evet, sahiden gayet açık cümleler. Ancak ne var ki, bu yönetim kendini mahalle mektebinin yöneticileri veya ilçe millî eğitim sanıyor gibi.
Arkadaş, önce kredi yurtlarda kalan bütün öğrencileri sokağa attın. Sonra, eğitim "uzaktan olacak" dedin ve özel yurtlar ile evlerde kalan öğrenciler de memleketlerine gitti. Kiralık evlerde oturan öğrenciler son sınıftaysa, boşuna kira ödemeyelim deyip evlerden çıktı. Sen şimdi gelmiş diyorsun ki, "Uzaktan öğretim kararı Nisan ayı başında yeniden gözden geçirilecek." Ayrıca şunu anlayamadık. Neden "Nisan''da görüşülüyor" da şimdi, hemen, anında görüşülmüyor?
Haydin görüşüldü diyelim, ortaya nasıl bir sonuç çıkacak?
Belli değil.
Onu da bırakın, çok daha acayip bir cümle kuruyorlar.
"Şartlar elverişli hale gelirse Yükseköğretim Kurulu kararıyla harmanlanmış (hibrit) öğretim usulleri de değerlendirmeye alınabilecektir."
Allah''ım öğrencilere sabır ver.
Yönetime ve karara bak. "Şartlar elverişli hale gelirse" ya gelmezse?
İşler karışacak.
Öyle ise öğrenciler açısından gene belirsizlik ortaya çıkacak.
Var sayalım şartlar uygun hale geldi. Söylendiği gibi derslerin bir kısmı uzaktan, bir kısmı da yüz yüze olacak denildi.
Bu durumda öğrenci ne yapacak?
Öğrenci, ister istemez kalkacak kazandığı üniversitenin şehrine gidecek. Peki, nerede kalacak? Daha önce terk ettiği evi yeniden kiralayabilecek mi? Varsayalım kiralamaya karar verdi. Aynı kira parasına tutabilecek mi? Onu da bırakın, önceden birlikte kaldığı arkadaşları da ortak kiraya katılabilecek mi?
Gene belirsiz.
Size bir şey söyleyeyim mi? Böylesine içi belirsizliklerle dolu, uygulanamaz kararları alan YÖK''ün kendisine bağlı üniversitelerde "Yönetim bilimleri" bölümü var. Öğrencilere yönetim dersi veren YÖK, "mum dibine ışımaz" misali, yönetimde sınıfta kalıyor.
Allah rahmet etsin. Prof. Dr. Ziya Bursalıoğlu kitaplarında "Karar yönetimin kalbidir" diyordu.
Anlaşılıyor ki devlet kurumlarının kalbi sıkıntılı. Pek çok hoca, karar çeşitlerini sayarken, rasyonel karar, idealist karar ve realist karar türlerinden bahsederek karar sürecini, bilimsel araştırma yöntemiyle ilişkilendirerek "Problem çözme" süreci olarak anlatmışlardı.
Yani?
Problemi tanı. Verileri topla. Analiz et. Hipotezle karşılaştır sonuca git.
Şimdi YÖK''ün duyurusuna bakınca, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan tamamen absürd bir kararla karşı karşıya olduğumuzu fark ettim.