Yetmez ama evet!

Daha sık görmeyi arzu ettiğimiz 'devlet aklı'nı burada tebrik edelim ve devamını dileyelim... Osmanlı-Rus savaşlarının ve daha sonra İkinci Dünya Savaşı sırasında Stalin'in insanlık dışı işlemlerinin mağduru Ahıska Türklerinin henüz sembolik düzeyde de olsa ülkeye kabulü önemliydi...

Eleştirmek için eleştirmiyoruz... Yanlış gördüğümüz için itiraz ediyoruz... O yüzden doğruya da doğru demeliyiz... Tarih boyunca bütün Türk toplulukları içinde belki de en büyük eziyet ve dramlara şahit olan Ahıska Türklerinin bir kısmı şimdi de Rusya ve Ukrayna geriliminin ortasında kalmıştı...

Türkiye Cumhuriyeti 'başlangıç' olmasını dilediğimiz şekilde bir hamle yaptı ve bir kısım Ahıska Türk'ünün burada iskânına karar verdi... Ukrayna'daki savaş bölgesinden getirilen yüzden fazla aile Erzincan'ın Üzümlü ilçesine yerleştirildi... Bu sayının bu yıl içinde altı yüz aileye yaklaşık üç bin nüfusa ulaşması bekleniyor...

"Üzümlü ilçesi doğru yer miydi?" bu tartışılabilir elbette... Aslında ilk planlanan yer Kars'tı ve muhtemelen daha doğru olurdu... Kars için kimlerin 'olmaz' diye nasıl ve niye direndiğini tarih yazacak elbette!.. Etnik takıntılarına 'Kars'taki demografik hassasiyet'i bahane edenleri de!..

***

Toprak kaybetmenin ve hürriyetten olmanın acısını yaşayanlar, kucaklarında zahmetsiz vatan bulanlardan ve işgal görmemiş olanlardan daha fazla sarılıyorlar toprağa ve millî kimliğe... Son bir buçuk asırları acı, kırım ve sürgünle geçmiş olan Ahıska Türklerini bugün Gürcistan sınırları içinde kalan ata yadigârı topraklara, o olmazsa Türkiye topraklarına getirmek bir hedef olmalı...

Büyük çoğunluğu dağınık hâlde eski Sovyet topraklarında bulunan Ahıska Türkleri henüz millî şuurları gelişmemiş aşiret ve boy gibi alt kimliklerinin etkisinde hayat süren diğer Türk topluluklarından da zaman zaman şiddet ve zulüm görmüş bir halk... Sayılarının yarım milyon olduğu tahmin ediliyor ve onların Türkiye'ye ihtiyacı var...

Erzincan Üzümlü'den sonra ikinci müjdeli haber Anadolu Türklüğünün mânevî başkenti Ahlat'tan geldi... Yine Ukrayna'daki savaş bölgesinden yetmiş iki ailenin Ahlat'a yerleştirileceğini ve TOKİ'nin yaptırdığı konutların onlar için hazırlandığını öğrendik...

Yerel bir gazeteye açıklama yapan Ahlat Kaymakamı Bülent Tekbıyıkoğlu "Neden Ahlat?" sorusuna devlette olması gereken akılla cevap veriyor:

"Ahlat bir çok Türk boyunun Anadolu'ya iskân öncesi yerleştirildiği geçici bir durak, âdeta toplama merkezi. Boylar ihtiyaç durumuna göre buradan dağıldılar, Yozgat'a, Osmaniye'ye, kimisi Ege'ye, kimisi Karadeniz'e. Bir başkent ve 'kabul kültürü' olan bir yer. Büyük Çerkez sürgününde devlet aklı ve kültürü bir kısım Çerkez'i bu bölgeye yerleştiriyor. Daha sonra Kafkas bölgesinden Karapapakları iskân ettiriyor. En son olarak 1950'lerde İran'dan sürülen Kürtleri ağırlıyor."

***

Ahlat bizler için özel bir yer... Dileriz çevresiyle beraber çok daha fazla Ahıskalıyı ağırlayacak akla ve alt yapıya kavuşturulur... Ve dileriz devlet aklı hep devrede kalır da 'yüz karası' diyebileceğimiz, Boraltan Köprüsü gibi, Saddam döneminde Irak Türkmenlerine yapılan ihanet gibi, son olarak Tayland'dan bir türlü Türkiye'ye getirilemeyen ve büyük kısmı Çin'e iade edilen Doğu Türkistanlılar gibi hayal kırıklıkları tekrarlanmaz...

Anadolu Türklüğü 'bağrına basma' ve 'ekmeği paylaşma' gibi bir geleneğe sahip... Tatile geldiği Antalya'yı çok beğenip sonra geri dönmeyen ve bu topraklara yerleşen kavim yok ülkemizde... Hepsi acıdan zulümden kaçtı, kimisi sürgün edildi, kırılmamak için kardeşliğimize iltica etti... Bazen bedel ödemek zorunda kalsak da bu karakterimizden milletçe vaz geçmedik... Kaldı ki Ahıskalılar öz kardeşimiz... Dünyanın neresinde varsa ve gelmek istiyorlarsa toprağımızı, ekmeğimizi ve gönlümüzü paylaşmalıyız...

Son zamanlarda hep sıkıntı, buhran ve krizlerle boğuşan ülkemizde, şimdilik küçük gibi görünse de içimize ferahlık veren bir gelişmeydi Ahıskalıların iskân başlaması... İnşallah 'istisna' değildir, inşallah olması gereken bir büyük akıl devreye girmiştir ve 'stratejik' biçimde arkası gelir...

Yazarın Diğer Yazıları