Ya Erdoğan'ın sivil toplum kuruluşları!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Milli İrade Platformu" adı altında örgütlenen "sivil toplum kuruluşları"na iftar verdi değil mi? Üstelik Erdoğan, Milli İrade Platformunda güç birliği yapan sivil toplum kuruluşlarının "korkuyu korkutan bir cesaretle" çalışmalarına devam edeceğini söylerken Türkiye''nin yakın tarihinin hikâyesini beraber yazdıklarını, geleceğinin inşasını yine beraber tamamlayacaklarını da belirtti. Böylece Erdoğan "Türkiye''yi dönüştürmek" dediği projesinde kimlerle beraber çalıştığını da açıklamış oldu!

"Sivil toplum kuruluşları", iktidarı korumak ve kollamak hatta iktidarın dönüşüm projesini hayata geçirmek için kullanılabiliyorsa, aynı şekilde bu projeleri tehlikeli bulan hatta devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne aykırı görenlerin de benzer yöntemlerle karşı durmak hakkı vardır değil mi?

***

Devletin veya hükümetin herhangi bir icraatını demokratik yollarla protesto etmek zaten Anayasal bir haktır.

Dolayısıyla, Gezi eyleminin TC hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs diye nitelendirilmesi, delilsiz olarak mümkün değildir.

Böyle bir suçun işlenebilmesi için temel şart "cebir ve şiddet" kullanılmasıdır. Gezi olaylarında şiddet kullanan, göstericiler değil AKP iktidarıdır. 8 kişi öldürülmüş, meydanlarda toplanan halkın üzerine eli sopalı veya palalı gruplar gönderilmiştir...

Hükümetin düşmesi için çalışmak suç olsaydı, "Hükümet istifa" diye bağıranların da suçlanması gerekirdi.

***

Öyleyse Gezi sanıkları neden mahkûm edildi?

Erdoğan, "Bu adam Türkiye''nin Soros''udur. Gezi olaylarının finansmanını ve perde arkasından koordinasyonunu sağladı." diyor. Bu, iddia doğru bile olsa turuncu devrimleriyle ünlü Soros ve Türkiye''deki temsilcileriyle ile işbirliği yapan asıl güç, AKP iktidarıdır. Yine Arap Baharı da ABD istihbarat kuruluşlarının planlaması ve AKP hükümetinin kurduğu Büyük Orta Doğu Projesi Koordinatörlüğü''nün organizasyonu ile mümkün olmuştur! Yani "sivil toplum yöntemiyle hükümet düşürmek" söz konusu ise bunu ABD ile işbirliği içinde yapanlar bellidir.

Gezi''nin planlamacısı denilen Osman Kavala ve arkadaşları ise casusluk suçundan beraat etmiştir. Osman Kavala, AB projelerini uyguluyor diye de suçlanamadı...

Hükümetin ABD ve AB projelerini uyguladığı yerde, casusluk da yoksa Kavala''dan neyin hesabı soruluyor, bu konular kararda açık değil...

***

Erdoğan, sivil toplumculara, "Biz, millete ve ümmete zarar verecek ihanet seviyesine gelmedikçe kimsenin yanlışının peşinden gitmedik." diyor ama Osman Kavala da AKP gibi Soros''un Açık Toplum Enstitüsü''nün ve Açık Radyo''sunun destekçisiydi. Hangi yanlışı yaptı da sonuç böyle oldu?

Herkes biliyor ki karar hukuki değil siyasidir. Karar siyasi olmasa Erdoğan, "Gezi olaylarıyla ilgili kararla yargımız, vicdanları rahatlatmakla kalmamış, aynı zamanda benzer niyetleri taşıyanlara da hukuk ve adalet dersi vermiştir" diyerek bundan sonra hükümeti düşürmek için faaliyet gösterecek herkese gözdağı vermezdi!

Karar siyasi olmasaydı, Erdoğan, "camide bira içtiler, yere düşürdükleri bebekli bir kadının üzerine işediler" gibi yalanlarla kirletilen Gezi olaylarından hâlâ "Dolmabahçe Camisi''ni hatırlayın. Bira kutularıyla oturan o müptezeller." diye bahsetmezdi...

Cemal Kaşıkçı dosyasının, suçu işleten Prens''in iktidarda olduğu bilinen Suudi Arabistan''a gönderilmesi de siyasi bir karardır, hukuki değil... Böyle siyasi bir kararların alınabildiği bir ülkede yargı bağımsızlığından söz edilemez. Yalnız, hukuk herkese lazım olabilir. Tıpkı şimdi Osman Kavala ve arkadaşlarına lazım olduğu gibi... Hani onlar da hukuk dışı Ergenekon ve Balyoz davalarına tam destek veriyorlardı ya, şimdi aynı muameleye tabi tutuldular işte...

Biz "herkes için hukuk" diyoruz. Dosta da hukuk düşmana da hukuk!

Yazarın Diğer Yazıları