Vatana böyle mi sahip çıkacaksınız?

Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İstanbul il kongresinde "İstanbul'u İstanbul'a ihanet edenlere bırakmayacağız" dedi.

Peki CHP, İstanbul'u kime emanet etti?

24 Nisan 2012 günü, "Tarihte Bugün: Ermeni soykırımı başladı. Katledilen Ermeni vatandaşlarımızı anıyoruz" diyen hatta bununla da yetinmeyip, "Türk olmak şereftir" diyenlere itiraz eden, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sözlerini "militarist" bulan, "Dersim'de yüzleşme" isteyen ve Gezi olaylarına karışan PKK'yı eleştirenlere de "Sen Kobani'de ne yapıyorsun?" diyen bir kişiye!

***

Bu tür yaklaşımları son genel seçimler öncesinde HDP seslendirdi. Bu durumda CHP İstanbul İl Başkanlığı, HDP zihniyetinin eline geçmiştir denilebilir!

"Delege seçti?", "demokratik bir seçim yapıldı" diyecek olanlar çıkabilir!

Delegeyi kim seçti peki?

CHP'nin delegesi de büyük bir özenle işte bu zihniyete sahip olanlardan seçilmiş!

Şimdi CHP bu kafa yapısı ve bu kadro ile AKP-MHP ittifakı ile mücadele edebilir mi?

AKP-MHP ve CHP'yi bir kenara bırakın; bu zihniyet sahiplerinden Türkiye'ye bir fayda gelir mi?

***

Tayyip Erdoğan ise Devlet Bahçeli sayesinde Üsküdar'a kaçırdığı atın terkisine MHP'yi de alarak hem "millî" hem "yerli" görüntü vermek istiyor!

Erdoğan, Afrin'e müdahaleden bahsederken şimdiden şehit sayısını düşünmeye başladığı için Türkçülerin fikir kaynağı olan Nihal Atsız'dan şiirler okumaya başladı!

İyi de "Türkçülük bölücülüktür" diyen kendisi değil miydi?

Bari Atsız'ın "Yolların Sonu" şiirini de okusun.

***

Aslında vatana nasıl sahip çıkıldığı, Yusuf Yavuz'un odatv'deki "Bu dağ, tonu yüz Dolar'dan Çin'e satılacak" başlıklı haberinden görünüyor. Isparta'nın Aksu ilçesine bağlı Kuzukulağı yaylasındaki mermer kayalıklar parça parça kesilip Çin'e satılıyor. Haber, bu başlıkla, Türklerin göç efsanesini hatırlatıyor. Hani, gökten inen altın ışık, bir kayın ve fıstık çamı üzerine inerek orada yeşimden bir kaya vücuda getirmiş. Türkler bu kayayı kutsal kabul eder, etrafında tavaf edermiş. Bir gün, Çin elçisi, Türk hakanından bu kayayı satın almış. Üzerine sirke dökerek kayayı ateşe vermiş. Paramparça olan kutsal kayayı, arabalarla Çin'e taşımış. Türklerin ülkesinde büyük bir kuraklık başlamış. Sonra da yurtlarını terk etmek zorunda kalmışlar ya...

Siz de sözde yeşil yol açarak, yaylaları yabancılara satmanın hazırlığını yaparken diğer taraftan Sudan, Sırbistan ve Fransa'dan et ve Bulgaristan'dan saman ithal ederseniz, vatanı üzerinde yaşanamaz hale getirirsiniz. Türkiye'yi bir arada tutan o kutsal taşı parçalamış olursunuz.

***

Parçalanan sadece Türkiye'nin kutsal taşı değildir. Soner Yalçın, başta Rockefeller olmak üzere "küresel" denilen şirketlerin bütün dünyada tarımı nasıl yok ettiğini ve gıda kontrolüyle dünyaya nasıl yön verdiğini "Saklı Seçilmişler" kitabında anlatıyor. Kitap gerçekten de Mine Kırıkkanat'ın yazdığı gibi Soner Yalçın'ın en önemli eseri olmuş.

Türkiye'yi yöneten kadro, icraatlarıyla Türk Milletine değil "Saklı Seçilmişler"e hizmet ediyor. Farkında mısınız, mısır şekeri piyasayı ele geçiriyor! Buğday, pancar ekimi, 57'nci Hükümet döneminde sınırlandırılmıştı biliyorsunuz!

Peki durum böyleyse halkı nasıl kandırıyorlar da oy alıyorlar diyeceksiniz?

Cemaat ve tarikatlarla... (Bu konuyu daha önce incelemiştim.)

İlahiyatçı Ali Rıza Demircan ise Haberürk'ten Kübra Par'a "Tarikatların yüzde 80'i İslam'a zarar veriyor, çoğu cahildir." dedi. Cahil olduklarını sanmıyorum. "Millî ve yerli" denilen siyaset, küresel soygun çetelerine hizmet ediyor ama halkın bunu görmemesini sağlıyorlar. Bunlar, cahil işi midir?

Yazarın Diğer Yazıları