Vakıflar Yasası Dumlupınar'ın intikamıdır!

Vakıflar Yasası, AB’nin direktifi ile hazırlanmıştır. Avukat Gülseren S. Aytaş’ın incelemesinden durumu özetlemeye çalışalım:

Yabancılara toprak satışının yolu, Osmanlı döneminde 1868 yılında çıkarılan bir kanunla açılmıştır. Bugünkü AB’ye uyum yasalarının Tanzimat Fermanı ile başlayan süreçten hiçbir farkı yoktur! Prof. Dr. Ahmet Cevat Eren diyor ki;

“Tanzîmât devrine gelinceye kadar vilâyet, kaza ve köylerde pek az kilise mevcut iken, 1856’dan sonra bunların sayısı, 1279 (1862-1863) tarihli sâlnamelerde görüldüğü üzere süratle ve bir hayli artmıştı. 1850’de Protestanlara da kilise kurmaları hakkının verilmiş olması, kilise sayısını daha da arttırdığı gibi, Ortaçağ’da verilmiş olup zamanla tamamen ortadan kaldırılmış bulunan vakıfların bir kısmının tekrar Hıristiyanlara tahsisine başlanmıştır. Buna mukabil, eski Osmanlı devletinin siyasî hudutları içinde kurulan yeni Hristiyan devletlerdeki Müslüman halka ait dinî binalar ya tamamen yahut kısmen yıktırılmış ve vakıflardan Osmanlı devleti hiçbir suretle faydalandırılmamıştı. Ecnebi devletlerin bu tutumlarından, Hıristiyanlığın İslâm ülkelerinde yayılmasını iltizam ettikleri açıkça anlaşılmaktadır.”

Bilâl N. Şimşir, Ermeni Meselesi adlı kitabının, 254’üncü sayfasında şu bilgiyi veriyor:
“Unutmamalı ki İsrail Devleti, Araplardan satın alınan topraklarda kurulmuştur. Yine unutmamalıdır ki, Rumlar ve Yunanlılar vaktiyle Ege yöresinde külliyetli miktarda toprak satın almışlar ve Mart 1922’de merkezi İzmir olmak üzere Ege bölgesinde bir İyonya Prensliği kurulması teklifi resmen Türkiye’nin önüne getirilmiştir. Bu tezgah ancak Büyük Taarruz ile bozulabilmişti. Köy Kanunu, bu gibi acı tecrübelerden sonra çıkarılmıştı.”
Demek ki Vakıflar Yasası, Dumlupınar’ın intikamıdır!

***

1924 yılında yürürlüğe giren Köy Kanunu ile yabancı gerçek ve tüzel kişilerin köylerde taşınmaz edinmesi yasaklanmıştır.

1934 yılında yürürlüğe giren Tapu Kanunu ile sadece yabancı uyruklu gerçek kişilere mütekabiliyet şartıyla taşınmaz edinme hakkı tanınmış, yabancı ticaret şirketlerinin taşınmaz edinmeleri yasaklanmıştır.

Mütekabiliyet şartı aranmaksızın yabancılara mal edinme imkânı veren kanun değişiklikleri, 1984, 1986, 2003 ve 2005 yıllarında yapılmış ve hepsi Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiştir. Ancak iptal kararı yürürlüğe girinceye kadar geçen sürelerde yapılan taşınmaz satışları geçerlidir.
Cemaat vakıfları, 1936 yılında verdikleri beyannamelerindeki mülkleri tasarruf edebilirler.
1974 yılında Yargıtay, 1936 beyannamelerini, “Vakıfname” olarak kabul etmiş ve vakıfnamede mal edinmeye ilişkin bir düzenleme yoksa bu vakıfların mal edinemeyeceklerine karar verilmiştir.
Daha sonra, “Avrupa Birliği’ne uyum yasaları” çerçevesinde, 3.08.2002 günlü ve 4471 sayılı Kanunla, cemaat vakıflarının, sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarruflarında bulunan ve sahipliği belgelerle kanıtlanan taşınmazların, altı ay içinde başvurulması halinde vakıf adına tescil edileceği hükmü getirilmiş, Bakanlar Kurulu’nun izniyle ve belli sınırlamalar içinde taşınmaz mal edinmelerine cevaz verilmiştir.

11.01.2003 günlü ve 4778 sayılı Kanunla yeni bir değişikliğe gidilmiş; cemaat vakıflarına, “Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün izniyle” dinî, hayrî, sosyal, eğitsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere taşınmaz mal edinme ve taşınmaz malları üzerinde tasarrufta bulunma izni verilmiştir.

18.07.2003 günlü ve 4928 sayılı Kanunla cemaat vakıflarına, on sekiz ay içinde mülklerinin tescili için başvuru hakkı tanınmıştır.

***

Türkiye için büyük bir tarihî değişim, AB’nin direktifleri ile olmuştur:
7.08.2003 tarihli ve 4963 s. Kanunla, 227 s. Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnameye, 3. ek madde eklenmiş, ve yurt dışındaki yabancı vakıfların Türkiye’de faaliyette bulunması, işbirliği yapması, temsilcilik ve şube açmaları ve üst kuruluşlar oluşturmalarına izin verilmiştir. Böylece, pek çok yabancı vakfın Türkiye’de faaliyette bulunmasına cevaz verilmiştir.

AB direktifi sözü, hem fiilen, hem hukuken yerinde kullanılmıştır. AB İlerleme Raporlarında “direktif” sözü geçmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları