Ucube hukuk ucube seçim!
Tayyip Erdoğan Kuveyt’te, bölgedeki İslam ülkelerini kastederek “Biz birbirimize yeteriz” dedi. Erdoğan, Kuveyt ile vizelerin kaldırılması için mutabakata varıldığını belirtti. Aynı Tayyip Erdoğan, 2004 yılında Cidde’de, soğuk savaştan sonra yeni güç dengelerinin oluşturulması yönünde “yeni dünya düzeni” tartışmalarının başladığını ve dünya ekonomisinin, üretim yapısının yanı sıra temelinde bilgisayar ve iletişim teknolojisindeki değişimlerin yer aldığı tarihi bir dönüşüm geçirdiğini, küresel ekonominin ayrılmaz bir parçası olabilmek amacıyla, Türkiye ekonomisindeki değişimin 1980’li yıllardan başladığını söylüyordu. Erdoğan, IMF temelli yeni ekonomik programdan da övgüyle söz ediyor ama İslam Ortak Pazarı’nı doğru bulmadığını belirtiyordu.
Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye dönüşte, Cidde’de İslam Ortak Pazarı’na karşı çıkmasını AKP grubuna anlatabilmek için “Nasıl ki AB’nin Hıristiyan kulübü olmasına karşı çıkıyorsak, İslam dünyasının da din temelli siyasal ve ekonomik örgütlenmelerden uzak durması gerektiğini belirtiyoruz” diyordu.. Erdoğan daha sonra D-8 ülkelerini kastederek “Biz de kendi aramızda AB’nin Schengen vizesi gibi bir vize sistemi oluşturmalıyız” demişti.
Bugün de Şamgen vizesinden bahsediyor.
***
Denilebilir ki, Erdoğan, Batı’ya karşı da takiye yapıyor; ABD ve AB ülkelerinin desteğini arkasına almasaydı, siyaset yasağı kaldırılmaz, milletvekili ve başbakan da olamazdı. Yani “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak” politikasını uygulamasaydı, silinir giderdi.
Evet ama milli görüş çizgisinde yetişmiş birisi, sonunda şahsi menfaatlerini küresel güçlerin Türkiye için öngördüğü Büyük Ortadoğu Projesi ve AB’nin “sıkı sıkıya kapıya bağlamak” emelleriyle “tevhit” etmiş, yani birleştirmişse, “İslam Ortak Pazarı Olmaz” da demişse, İslam ülkeleri ile benzerlikten söz etmesinin siyasi bir anlamı olabilir mi?
Kaldı ki bir iki ülke dışında İslam ülkelerinin tamamı ABD-İngiltere yörüngesindedir. Yani Türkiye bağımsız davranabilse bile İslam ülkeleri, ABD ve İngiltere’den izin almadan Türkiye’ye yanaşamaz!
Dolayısıyla, Türkiye’nin Orta Doğu’da ABD ve İngiltere’ye rağmen politika geliştirmesi, mevcut zeminde mümkün değildir.
***
Çünkü, Türkiye’nin bağımsız politikalarla, eski Osmanlı coğrafyasındaki ülkelere önderlik etmesi fikri, seçmenin hoşuna gider! Dolayısıyla halkın bilinçaltı duygularının istismar edilmesi, oy olarak geri dönebilir ve AKP iktidarını çökmekten kurtarabilir.
AKP’nin “Talibanlaşmak” olarak nitelendirilen radikal hareketlere girişmesinin asıl sebebi de budur. Çünkü bu tür gösterilerden başka, manevra alanı kalmamıştır.
Tayyip Bey’in Batı’daki siyasi destekçileri, yeni bir Molla Ömer ile karşılaşıp karşılaşmayacaklarından emin değildir. Afganistan’daki Taliban’ın 200 komutanı, Pentagon’da eğitilmişti ama iktidar olduklarında ABD’yi dinlemediler! Bu sebeple aynı kuvvetler, AKP’nin alternatifini güçlü kılmak için Türkiye’nin iç siyasetini de tanzim ediyor.
AKP ise Anayasa Mahkemesi’ne Yargıtay ve Danıştay’ın üzerinde nihai temyiz mahkemesi niteliği kazandırarak, Türkiye’yi ucube bir hukuk sistemi ile yönetmek istiyor.
Bu tablodan hayırlı bir sonuç çıkmaz, çünkü siyasi partiler derin devletten, derin devlet de Amerika’dan bağımsız değildir. Seçimler de ucubedir!