Üç avukattan araziye el koyma yasasına dava!
İki yıl ekilmeyen arazilerin devlet tarafından başkalarına kiralanmasıyla ilgili yönetmelik hakkında önemli bir gelişme var.
İzmir Barosu avukatlarından Senih Özay, Murat Fatih Ülkü ve Orhan Çetinbilek, çiftçi müvekkilleri Celal Akgünlü ve Av. Pulat Gago adına, Danıştay’a yönetmeliğin iptali talebinde bulunmak ve ilgili yasa maddesinin Anayasa’ya aykırılığını Anayasa Mahkemesi’ne taşımak üzere harekete geçti.
***
Üç avukat adına basın açıklaması yapan Avukat Senih Özay, özetle şöyle dedi:
“Üst üste iki yıl kiralanmayan arazilerin bakanlık tarafından kiraya verilmesini öngören değişiklik, 1,5 yıl önce 5403 sayılı Toprak Koruma Kanunu’nda 23.3.2023 tarihinde 7742 sayılı kanunun 37. Maddesi ile değişiklik getiren 8/K maddesiyle yapıldı. Bu maddede ‘Bakanlık, üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerini tespit ederek bu arazileri kira geliri arazi maliklerine ait olmak üzere sezonluk olarak rayiç bedelden aşağı olmamak üzere kiraya verir.’ deniliyordu.
Yani değişiklik yönetmelikten önce kanunla gelmiş ama ana muhalefet partisi milletvekilleri Anayasa Mahkemesi’ne ‘ne oluyor yahu’ diyerek dava açmamış, susmuşlar. Ben de duymamışım, duyurulmamış.
22 Ağustos 2024 tarihinde işlenmeyen tarım arazilerinin tarımsal amaçlı kiraya verilmesine ilişkin uygulama yönetmeliği yayınlanınca herkes ‘aaa...’ dedi.
-Yönetimin ‘rezerv alan’ diye milletin evine bile el koyma peşine düştüğü,
-Kentsel dönüşüm ile paralel götürüp sermaye birikimi bunalımına çare aradıkları bir dönemde;
-Arazinin toplumsallaşması hesabı yaptıkları,
-Anayasal mülkiyet hakkı kavramını ezmeyi planladıkları,
-Yine inşaat ve maden ve enerji sektörüne arazi tahsisi peşinde koşmayı,
-Finansal rejimi rahatlatmayı,
-Çiftçilerin kooperatifleşmesini önlemeyi,
-Sanayicilerin göz diktikleri arazileri Devletin bu şekilde onlara tahsis etmesini,
-Uluslararası tarım endüstrisinin, ülke tarım endüstrini yutmasını sağlamayı öngördükleri anlaşılıyor.
Bu yasa ve yönetmelikle, köylünün kiraya verilen kendi arazisinde işçi olması kaçınılmazdır. Tarlasına otel yapılınca orada bekçi olanları da gördük.
Bu yönetmelik, köylerden nüfusun uzaklaşmasını ve gıda enflasyonunu artıracaktır.
Tarım arazilerini çiftçinin, köylünün elinden alarak devlet aracılığı ile başkalarına, olasılıkla büyük şirketlere kiraya vermeye yönelik yönetmeliğin iptali ve dayanağı yasa hükmünün de Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması talebiyle Danıştay’da dava açıyoruz.
Bu yönetmeliğin ve dayanağı olan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 8/K maddesinin Anayasa’ya, Anayasal mülkiyet hakkına, sözleşme özgürlüğüne, Anayasa’da düzenlenen devletin tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması konusunda görevlerine aykırı olduğu son derece açıktır.
Şimdi eğer tarımsal üretimden çiftçi tamamen dışlanıp, bir tekelleşme meydana gelirse, bunun tüketiciye, yurttaşa yansımasının daha fazla pahalılık, gıda ürünlerine ulaşmada daha büyük ekonomik zorluk olacağını görmek için kâhin olmaya gerek yok.
Tarım arazileri çiftçinin, köylünündür, onların elinde kalmalıdır. Önemli olan çiftçiyi yeniden üretime yöneltecek, ülkemizi yeniden kendi kendine yeten ülke haline getirecek, çiftçiyi aracıların insafına bırakmayacak politikalar izlemektir.”
***
Üç avukatın Danıştay’da açtığı dava dilekçesinin sonuç bölümünde, “Öncelikle açıkça hukuka aykırılık ve ‘giderilmesi olanaksız zararlar’ koşullarının birlikte oluşması sebebiyle Bakanlığın savunması alınmadan yürütmenin durdurulmasına, davalı Bakanlığın savunması alındıktan sonra da yürütmenin durdurulmasına, dava konusu yönetmeliğin iptaline, adı geçen yasa hükmünün yürütmesinin durdurulmasına ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına karar verilmesi” istendi.
İzmirli Dilruba Hanım, “beyin emcüklenmesi”nden bahsedince hakaretten tutuklandı, sonra serbest bırakıldı ve ana muhalefet tarafından protokolde ağırlandı ya, “tarım arazilerinin emcüklenmesi” daha önemli değil mi?