Türklüğünü unutan Türkler
Değerli çalışmalarıyla okurlarını Türk tarihinin derinliklerine taşıyan Prof. Dr. Kürşat Yıldırım, “Bir Zamanlar Türk İdiler” kitabıyla Çin’e yerleşip asimile olmuş Türk kökenli aileleri Çin kaynaklarına dayanarak gün ışığına çıkarıyor. Prof. Dr. Kürşat Yıldırım bu noktada şu önemli tespitte bulunuyor:
“Türkler, iklim şartları birbirinden çok farklı ülkelerde hayatlarını sürdürebilmiş bir millettir. Konar-göçerlik esasına dayanan, geniş yayla ve otlaklar üzerinde hayvancılık yaparak çadırlarda sürdürülen bu hareketli hayat tarzı, bozkırlı Türklerin kültürel karakterlerini de belirlemiş ve bu yapının özünü oluşturmuştur. Bu bakımdan, bozkırlı Türkler, böyle hareketli bir yaşayış tarzından yerleşik yabancı toplumların durağan kültür çevreleri içine girdikleri zaman, derhal karakteristik niteliklerini yitirmiş, mağlup ettikleri yerleşik topluluklar tarafından kolaylıkla asimile edilmişlerdir. Hemen bir iki nesil içinde aslî yapılarını, isimlerini, yaşayış tarzlarını oturak medeniyet çevresindeki yapıyla, isimlerle, yaşayış tarzlarıyla değiştiriveren Türkler, gerek Çin’de, gerek Rusya ve İran’da, gerek Mısır ve Hindistan’da, gerek Batı ve Orta Avrupa’da hükümranlık sürdükleri memleketlerde birçok nesillerini, buralarda oturan farklı kavimlerin içinde eritmişlerdir. Bu kimlik kaybının en ilk ve en yoğun yaşandığı ülkelerden biri, tarihleri Türk tarihiyle aynı derinliklere uzanan, fakat kültürleri oturak bir kültüre dayanan Çinliler içinde olmuştur. Türklerin Çin’e yerleşip Çinlileşenlerini, Çin kaynaklarına dayanarak büyük ölçüde aile adları üzerinden takip etmek mümkündür. Çin tarihinde geçen bir kişinin geçmişini ve soyunu öğrenmek için onun ailesine bakılır. Aile adları eski Çin toplumunda kişilerin kimlikleridir. Dünyanın en kalabalık nüfusunu barındıran bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti içerisinde, geleneksel Çin nüfusunun yaşadığı bölgelerde birçok Türk kökenli aile yaşamaktadır. Hunlardan başlamak üzere çok eski devirlerde Çin’e yerleşmiş ve Çinlileşmiş olan bu ailelerin dilleri, kültürleri, kısaca her şeyleri Çinlidir. Bununla beraber ailelerin kaydedildiği kaynaklar belirli bir metotla ele alınarak bu ailelerin yüzyıllara ve hatta bin yıllara dayanan kökleri izlenebilmektedir. Böylece kimliğini kaybeden Türklerin tarihini yazmak bir nebze de olsa mümkün olmaktadır. Bu suretle kaybolan Türklerin tarihî seyirleri, Çinli olarak addedilen insanların ve bunlar içinde Türklerin terkibi, Türklerin etnik teşekkül safhaları, Türklükten kopan boyların ve ailelerin listesi ortaya çıkarılabilir.”
Orkun kitabelerinde Türk Hakanı Bilge Kağan’ın bu konudaki öğüdüne de dikkat çeken Prof. Dr. Kürşat Yıldırım, “kültürel kayıp” konusunun Türkler için bir varlık mücadelesi olarak görüldüğünü ve Türklere Ötüken’de kalıp yurtlarını terk etmemeleri tavsiyesinde bulunduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Kürşat Yıldırım tespitlerini şöyle noktalıyor:
“Bu öğüt, Türkler arasında çok eski bir geleneğin ve tedbirin tekrar dillendirilmesinden başka bir şey değildir. Çin’e giden Türk, tarih boyunca yok olmuştur. Bozkırlı Türkler Çin’e gitmişler, yerleşmişler, Çin devletlerinin hizmetine girmişler, birkaç kuşak sonra Çinlileşmişler ve Çince aile adları alarak kimliklerini tamamen yitirmişlerdir. Eski Türk geleneğinde aile veya soyadı yoktur, hatta seksen yıl öncesine kadar Türkiye’de de durum böyleydi, bugün hâlâ Uygurlar gibi aile adı kullanmayan Türkler vardır. Dolayısıyla Çinlileşen Türk ilk olarak Çince aile adı almaktadır. Bir diğer ifadeyle, Çince aile adı alan, kendi adı ile baba ve boy adını bırakan bir Türk, istisnalar bir tarafa artık hızla Çinlileşme sürecine girmiş demektir.”
Ötüken Neşriyat
Tel:(0212) 251 03 50
Köklerinin izini süren
bir Karadenizliden…
Araştırmacı yazar Cafer Can, “Tarihin Süzgecinde Çaykara Kültürü” adlı çalışmasında; Çaykara, Dernekpazarı, Hayrat ve Of civarı, iki yüz elli yıllık sözlü ve yazılı bir kültür birikimini günümüz kuşağına aktarıyor:
İstedim sırtımda yük olan belgelerimi, unutulacak bilgilerimi insanlarımıza sunayım. Belgeleri bulma, Latinize etme, bir kısmını günümüz Türkçesine uyarlama bayağı zamanımızı almıştır. Bilgilerin aktarılmasında, olabildiğince ağız özelliklerine dikkat edilmiştir. Tamamen orijinal bir çalışma olması için gayret gösterilmiştir.
Kitabımızı oluştururken her bilgi ve belgeyi azami şekilde değerlendirdik. Kelime israfı bile yapmamaya özen gösterdik. Bazen bir anı, bir atasözü veya bir mani ile yöremiz kültürünün özellikleri ile okurumuzu buluşturduk. Destan, türkü, efsane, masal, hikâye yöremize ait kültür varlıklarımızın her birinin çeşnisini burada bulabileceksiniz. Gurbet ellerde çocuklarıma yöre kültürümüzü veremedik diyen hemşerilerimin merakları, bu eser ile büyük ölçüde giderilecektir. Bu kitap bir biyografi çalışması değil ama yine de pek çok şahsiyet hakkında bilgi verilerek tarihe not düşülmüştür. Bu çalışma her ne kadar yerel tutulmaya çalışılsa da Türkiye’mizi ve dünyayı ilgilendiren pek çok konuyu burada bulacaksınız. Adeta bir köy penceresinden bakıp dünyayı gözlemleyebileceksiniz.
Hamle Yayınları
Tel:(0505) 810 80 79