Türklüğün şifrelerinden biri Hakkari'nin Gevaruk yaylasında!
Türklüğün şifrelerini çözen Servet Somuncuoğlu’nun zamanda yolculuğu, Türkiye’de başladı.
- 2006 yılının 5 Mayıs günü kameraman Cengiz Karadeniz ile birlikte Ordu’nun Mesudiye ilçesine bağlı Esatlı köyüne giderek kaya resimlerini çektiler. Burada Göktürk alfabesi ile üç satırlık bir yazı vardı. Göktürkçe uzmanı İsmail Doğan bu yazı üzerinde çalışıyor.
- Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde Dilli vadisindeki ateş tapınağında da güneş kültü, hayat ağacını gösteren motifler ve ellerini açmış dua eden bir adam resmi vardı.
- Kazım Mirşan’ın çok önemsediği Erzurum Karayazı ilçesi Cünni mağarasına ise Doç. Dr. Alparslan Ceylan ile birlikte gittiler. Bu mağarada, Oğuz boylarından Kınık, Kayı ve Çavuldur boylarına ait 20 tamga vardı. Ayrıca, mağaranın birçok yerinde bütün Türk boylarının ortak olarak kullandığı “İYE” yani “Tanrı” damgası bulunuyor.
- Kars’ın Kağızman ilçesine bağlı Camuşlu köyünde Geyiklitepe’de ve Kurbanağa mağarasında da daha önce Tamgalı Say ve Saymalı Taş’ta benzerlerini gördüğü kaya resimlerini buldular. Şaban köyünde yeni bulunmuş kaya resimleri ise daha stilize ve daha estetikti. Bir panoda rünik Türk yazısına rastladılar.
- Van müzesinde ise Hakkari’de bulunmuş kaya resimlerini çektiler ve 20 Mayıs’ta İstanbul’a döndüler.
***
- 27 Mayıs 2006 günü Prof. Dr Ahmet Taşağıl ile birlikte Kazakistan’da Tamgalı Say, Kaşkır Say, (Kurtlar vadisi) Cigdeli Say gibi kaya resimlerini incelediler ve Doç. Dr. Ayman Dosimbayeva ile Prof. Dr. Zeynullah Samayev’in görüşlerini aldılar.
- 5 Haziran 2006-5 Temmuz 2006 tarihleri arasında ise Moğolistan’daki kaya resimlerini incelediler. Orhun Abideleri’ni, Uygurların başkenti Karabalasagun’u, Arhangay’ı gezdikten sonra Hangay dağlarını aşarak Bompugur’a geçtiler. Bayan Hongır’daki geyik taşları, yani Türk mezarlarını gördüler. Mandılhayrhın’da Üç Tepsi dağında bir Göktürk prensinin mezarını incelediler.
Ve birinci düğümü burada çözdüler. Birinci tespit, kaya resimlerinin bulunduğu her yer, resimlerin yapıldığı dönemde anıt mezar ve ibadet alanı idi.
***
Buryat Türkleri’nin yaşadığı Buryatya’dan sonra Rusya’ya geçerek Irkutsk ve Lena kaya resimlerini görüntülediler. Rus araştırmacıların buradaki resimlerin M.Ö. 12 bin ve 14 bin yıl öncesine ait olduğunu tespit ederek, anıt mezar alanının tabelalarına kaydettiklerini gördüler. Buradaki resimlerin diğerlerinden bir farkı vardı; her çizilen resim birebir boyutta idi. Yeniden Moğolistan’a ve Gobi çölüne döndüler. Gobi’de neredeyse her kazılan yerden tarihi buluntular çıkıyor ve üzerinde yazı olan eserler okunmayı bekliyor.
Ekipte kameramanlar Cengiz Karadeniz, Orhan Yaşar ve Tamer Bolu da bulunuyordu ve onları da Servet’in heyecanı sarmıştı.
***
Sıra, Türk tarihinin bilinen en büyük anıt mezarı olan Kırgızistan’daki Saymalı Taş’a gelmişti. Küçük bir yerleşim merkezinde Servet Somuncuoğlu, Altın Elbiseli Adam’ı bulan adam olan Bekin Nur Muhammet ile karşılaştı. Ünlü duasını yaptırmak için onu da gezinin bir kısmına dahil etti.
Bişkek’ten arazi araçlarıyla ayrılıp belli bir yere geldikten sonra atlara bindiler, 25 kilometre atlarla yol aldılar, yolun 8 kilometresini de buzul üstünde atlarla gittiler. 3500 metrede kamp kurdular. Burada 12, 13 ve 14 Temmuz günleri olmak üzere 3 tam gün kaldılar ama ancak bir tam gün çalışabildiler. Çünkü kar yağıyor ve kaya resimlerini örtüyordu. Kaya resimleri 3600 ve 3700 metreye kadar uzanan bir alan üzerinde bulunuyor.
Somuncuoğlu ve ekibi aynı resimleri daha sonra Hakkari’nin Gevaruk yaylasında bulacaktı. Hem de birbirinden ayırt edilemeyecek benzerlikte! Peki bunun anlamı neydi?
Devam edeceğiz...