Türkiye’yi dönüştürme projesi

Demek ki neymiş? Asıl sorun, anayasanın değiştirilmesiymiş.

Peki, anayasa neden değişecekmiş? Şimdiye kadar anayasayı işine gelmediğinde yok sayan bir iktidar, şimdi neden illa “anayasa isteriz” diye tutturuyor?

Birinci neden, öteden beri söyleyip geldikleri “Yeni Türkiye” hedefine ulaşmak.

İkinci neden, 2017’de devirdikleri parlamenter sistemi, bir daha geri dönülmeyecek şekilde tarihin çöplüğüne atmak.

Üçüncü neden, Batı’nın da istediği, “Türk’süz” bir anayasa yapmak.

Dördüncü neden, Atatürk vurgulu devlet modelini de geride bırakmak. Onu tarihin herhangi bir kişisi konumuna indirmek. Tıpkı, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman gibi.

Atatürk ilkeleri politikaya, devletin siyasal duruşuna ve reflekslerine yansımasın. O sadece tarihsel bir dönem yahut kişi olarak kendi dönemiyle raflarda yerini alsın.

Beşinci neden, laikliği biraz gevşetip, tarikat ve cemaatlere kamusal alanda yer açıp onları resmîleştirmek. Böylece ılımlı bir İslam devleti yaratmak. Kısaca siyasal sistemin öteden beri sürüp gelen din-devlet ilişkilerinde dini gruplara alan açmak.

Nihai hedef bu.

İkide bir adını söyleyip, içeriğinden hiç söz etmedikleri “Türkiye yüzyılı” da bu.

Andımızın kaldırılması.

T.C.’nin devlet dairelerinden indirilmesi.

İkide bir Atatürk eleştirilerine sessiz kalınması.

Deyip de başarılı olamadıkları çözüm süreci.

Dini cemaatlerin (dinin değil), eğitim kurumlarında daha fazla görünür olması vb. olay ve gelişmelerin nedeni, yukarıda saydığımız hedeflere ulaşmak için yapılan toplumsal testlerdi. Testti, çünkü bu tür olaylarla toplumsal refleksler ölçülmüştür.

Projeyi ortaya koyanlar, sorguluyor: Hangi radikal davranışımızda ne ile karşılaşıyoruz? Karşılaştığımız tepkiler hangi siyasal gruplardan geliyor? En çok kim ne kadar dikleşiyor. Daha fazlasını yaparsak toplumsal infial olur mu yoksa yavaş yavaş geçişi tamamlar mıyız? Bunların hepsi ölçülmüş durumda. Biz de yaşayarak gözlemlerimizle buna şahit olduk.

Size bir şey söyleyeyim mi?

Bu projeyi yapan ve planlayanlar her kim ya da kimlerse, çok iyi planladıkları ortada. Başarılı şekilde adım adım ilerliyor.

Önce, FETÖ bu plana dâhildi gibime geliyor. Sonra, dümene geçmek isteyince tasfiye edildi. Tasfiyeciler, vaziyeti yönetmeğe başlayınca kaldıkları yerden ilerliyor.

En büyük avantajları, eski siyasal sistemin zinde güçlerini başarıyla, kayıp vermeden, büyük kriz çıkarmadan tasfiye etmeleri.

Hâliyle çok mutlu olmak hakları.

Öyle ya, kurulu sistemin sigortası niteliğinde olan TSK’yı dönüştürdüler.

Vesayet sistemi, kalkınca bütün yollar kendilerine açılmış oldu. Sistem boşluk kabul edecek değildi. Hemen kendi vesayet sistemini kurdular.

Yetmedi, bürokrasiyi partileştirdiler.

Bir kaç istisna hariç devleti parti devleti haline getirdiler. Bu sebepledir ki, devletin partileri, siyasal kişileri, gizli görevlileri özellikle son seçimde tekmili birden iktidarın yanında konumladı.

Çünkü görev tamamlanmamıştı.

Ummadıklarımız, bizi şaşırtarak son seçimi Erdoğan’a kazandırmak için elinden geleni yaptı.

Böylece 20 yılda taşlar adım adım döşendi. Şimdi son kerteye gelmişiz gibime geliyor.

Geldiğimiz noktada, iktidar bloku, Anayasa Mahkemesi üzerinden “Yeni anayasa” söylemiyle vaktin geldiğini ve noktayı koyacaklarını söylüyor.

Türkiye, dö-nüş-tü-rü-lü-yor!

Bunu anladık da, acaba kim dönüştürüyor?

Sadece yerli güçler mi, yoksa arkalarında ya da yanlarında başkaları da var mı?

İşte asıl sorunun burada.

Yazarın Diğer Yazıları