Türkiye'nin en büyük ayıbı nedir?

HDP'li Sırrı Süreyya Önder, CNN Türk'te Ahmet Hakan'a Abdullah Öcalan'ın "Çözüm Süreci" ile ilgili neler düşündüğünü anlattı! Önder, Öcalan'ın, "Bunlar çok ciddiyetsizler, muhtemelen bu sizinle son görüşmem olabilir. Eğer bunlar işi çatışma boyutuna getirirlerse, sizi göndermezlerse beni ölmüş bilin ve buraya da gelmeyin" dediğini anlattı.

***

Önder, Öcalan'ın söylediklerini eksik yansıttı. İmralı'da HDP heyetinin, Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmenin tutanakları "İmralı Zabıtları" başlığıyla, Milliyet gazetesinde Namık Durukan imzasıyla yayımlanmıştı. Öcalan, o görüşmede "Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz" demiş ve buna karşılık taleplerinin yerine getirilmemesi durumunda ne olacağını anlatırken, "Ben sorumluluk üstlenmem. Süreç başarısız olursa 'Apo öldü' diyeceksiniz. Ben yokum. BDP ve PKK'nın beni kullanmasına izin vermem. Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum" demişti.

Örgüt, 7 Haziran'dan sonra teröre başlarken de "Apo öldü" diye bir söylenti çıkarıldı. Aslında bu söylenti, örgütten bütün militanlara "saldırı" emriydi.

Dolayısıyla, şimdi Sırrı Süreyya Önder'in, mesajın bu kısmından hiç bahsetmemesi, ölümlerin sorumlusunun kim olduğunu saklama çabası değil midir?

***

Terörle hayatını defalarca ortaya koyarak mücadele eden emekli Albay, Avukat Mustafa Levent Göktaş, "Ergenekon" Davası temyiz duruşmasında şöyle dedi:

"Bana, firari savcı 'Niye Fikret Emek'in avukatlığını aldın?' diye sordu. 1995 Şubat ayında bize Cudi Dağı'nın Derebaşı denilen yerinde terör faaliyetleri olduğu, etkisiz hale getirmemiz söylendi. Fikret Emek ile taburları birleştirdik, çıktık. Yolda 10-15 kişilik terörist grubun saldırısına uğradık, ateş altında kaldık. Fikret Emek yanımdaydı, vuruldu, düştü. Herkes yaralandı. Fikret'i çektim, üzerine taş koydum, bağladım, kanını durdurdum. 11 teröristi etkisiz hale getirdim. Fikret'i kucağımda helikoptere yetiştirdim. Bu sırada benim de ayağımdan vurulduğumu gördüm. Ben avukat olmuşum, bu çocuk hapse düşmüş, tabii ki onu savunmak benim borcum. Ergenekon'daki duruşmalarına da girecektim ama beni de aldılar."

***

Türkiye'nin nasıl bir badireden geçtiğini içinde yaşadığımız için tam fark edemiyoruz. Fakat kahramanlar içeri atılırken, gizli tanıklık yapanlardan biri, terör örgütü liderlerinden Şemdin Sakık idi.

Yine emekli tuğgeneral Levent Ersöz, temyiz dilekçesinde, "Özal'ın suikasta kurban gittiği iddiasına dayanak olarak, Abdullah Öcalan'ın değerlendirmeleri de mahkemeye kanıt olarak sunuldu" dedi ve iddianamedeki "Nitekim Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde yer alan siyasilerin birçoğu da bu görüştedir. Örneğin; Abdullah Öcalan dahi Turgut Özal'ın ölümünü suikast olarak değerlendirdiğini açıkça belirtmiştir. Bu ifadelerden de görüleceği üzere davanın başından beri bahsetmiş olduğumuz kirli yapı Abdullah Öcalan'ın da belirttiği gibi tamamen siyasi ve ideolojik amaçlarla suikastı gerçekleştirmiştir" ifadelerini hatırlattı.

Ersöz, "Yıllarca peşinden koştuğumuz bölücübaşı caninin hapsedildiği İmralı Adası'nın sorumluluğunu üstlenmek de hayatın ayrı bir cilvesiydi. Cani tarafından şikâyet edilen ve tutuklanması istenilen devlet görevlileri içinde yer aldım" dedi.

Görüldüğü gibi kahramanlar hâlâ mahkemelerde savunma yapmak durumundadır! Türkiye savaşta yenilmiş olsa da işgal edilseydi, işgalciler Türk subayına bu kadar saygısızlık yapmazdı. Bu işkencenin sorumlusu olan AKP'nin hâlâ seçimlere girebilmesi ve birinci parti çıkması, Cumhuriyetin 92'nci yıldönümünde Türkiye'nin en büyük ayıbıdır.

Yazarın Diğer Yazıları