Türkiye yıkım sürecinde
Hatırlayalım!
Salih Müslim''i kırmızı halılarda karşıladılar, kırmızı pasaport verdiler. Sonunda gitti PYD''yi kurdu. Liderliğini yaptı.
Yetmedi, Büyük Orta Doğu Projesi''ne destek vermek için Irak''ın yerle bir olmasına destek oldular.
Bir gözü Türkiye topraklarında olan, Osmanlı''dan bu tarafa Türkiye ve Irak''la savaşan Barzani''lere devlet kurdular, yetmedi bununla da övündüler.
Türkiye topraklarında PKK kablo döşedi, patlayıcı kanalları açtı, yönetenler "çözüm süreci" dediler. Çok daha vahimi, ilerde kendilerini şehit edecek, patlayıcı döşeyicilerine ses çıkarmayın dediler.
Sonuç?
700''den fazla asker-polis şehit edildi.
Zararın en büyüğünün Türkiye''ye geleceğini Irak örneğinden bildiğimiz halde, ABD tarafından Suriye''nin parçalanmasına izin verdiler. Hatta destek oldular. Şimdi içinde bulunduğumuz durum ortaya çıktı.
"Bir gece ansızın gelebileceklerini" söylüyorlar.
Mısır''la "Eyt, üyt" üzerinden geliştirdikleri diplomasi sonrası, Yunanistan-Mısır dostluğu başladı. Anlaşmalar imzaladılar. Yetmedi "Van münit" kahramanlığı aleyhimize döndü. Şimdi İsrail-Yunan anlaşmaları ve Mısır-Yunan dostluğu, bir de Amerika''nın yığınağı sonrası, Mavi Vatanımıza giremiyoruz. Anlı şanlı Abdülhamit Han gemisi, Antalya limanında. Bir zamanlar navteks ilan ettiğimiz sulara kendisini gönderecek yürekli bir ses bekliyor.
Türkiye''nin dış politikada sokulduğu hallerin bir bölümü böyle. Güya Libya ile anlaşma imzaladık. Mavi Vatan''da haklarımızı koruduk diye sevinirken, bir de baktık ki, bizim sularda düşman gemileri geziyor. "Yerli ve Millî" olduğunu söyleyenlerde ses yok. Onlar 6''lı Masa''nın orta bacağını arıyor.
Çırpınırdı Karadeniz ve Dombıra müziği ile Türkleri ve MHP taraftarlarını heyecanlandırırken, geçen hafta bir baktık bu sefer teröriste ağıt olarak yakılmış "megri megri" şarkısına tempo tutuyorlar.
Şaşırdık mı?
Hayır!
Son söz: Türkiye sadece ekonomide yıkıma uğratılmadı. Dış politikada ve iç politikada ve dahi millî hukuk düzeni bakımından ana düzende de yıkım sürecinde. Enkaza dönüşmeden kurtarabilirsek ne alâ..
TAM BAĞIMSIZLIK
Daron Acemoğlu, Hacer Foggo gibilerle Türkiye yeni bir yüzyıla imza atabilir mi derseniz, peşinen hiç bekletmeden söyleyeyim: Hayır! Evet, Daron Acemoğlu alanında iyi ve kendini geliştirmiş bir ekonomisttir. Lakin siyasal duruşu, Türkiye''ye ve Türk tarihine bakışı itibariyle sorunludur.
Hacer Foggo denilen kadın gazeteci ise, Türkiye''nin geleceğine zihin kirlenmesi dışında bir şey katamaz.
Hele danışmanlık payesi hiç verilemez. Elbette her görüşten istifade edilir. Fikirlerin zenginliği bağlamında, bütün düşüncelere bakılabilir. Ve o düşüncelerden bazıları, fikrimize, yaşam felsefemize, devlet anlayışımıza uymayabilir.
Bu tamam.
Fakat Foggo''nun ve Acemoğlu''nun görüşleri, masum bir düşünce ve fikir jimnastiğini, bilimsel analiz sonuçlarını yansıtmıyor. Doğrudan hedef seçiyor.
Türk devletini "Faşist" olarak nitelemek, eğitim uygulamalarına "Türk usulü faşizm uygulamaları" çamurunu atmak, sıradan eleştirinin ötesinde, karalama yapmaktır. Atatürk''ün dönemini "Tek partinin otoriterliği ve taraftarlarını zenginleştirmesi, şapka giymeyenlerin idam edilmesi" olarak yorumlamak, açıkça Türkiye''yi hedef almaktır. Dolayısı ile Daron Acemoğlu''nun konuya yaklaşımının bilimsel değil, intikamcı ve suçlayıcı olduğu görülüyor.
Siyasal bilim açısından bakıldığında bütün tek partili yönetimler ister istemez otoriterdir. Bugün de öyle değil mi? Bunda sorun yok, ama sırf şapka giymediği için Türkiye''de kim idam edildi? İdamların çoğu ihanettendi.
Bu sebeple, CHP''nin 21. Yüzyıl vizyonunda "İkinci yüzyıla çağrı"sı iyi şeyler içerse de içimize sinmeyen adamların ideolojik ön yargılı bakışlarını da beraberinde taşıyor.
Bağımsızlıkçı ve milliyetçi düşünce bunu kabullenemez.