Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Türkiye Cumhuriyeti intihar mı ediyor?

Öncelikle memleketin yiğit evlatlarına selam olsun! Mustafa Özbek ve arkadaşlarına, Ünal İnanç’a, Erhan Göksel’e ve diğerlerine geçmiş olsun! Yiğit albay Abdülkerim Kırca’ya Allah rahmet eylesin!
Jurnalci gazeteler bir itirafçının iftirasını manşete çekiyor; devlet övünç madalyası sahibi gazi albay Kırca iftiraya dayanamıyor;  “teröristlere bizden daha fazla kıymet veriliyor”  diyerek beylik tabancasıyla intihar ediyor.
İftiracı PKK’lının adı Abdülkadir Aygan. Yaptıklarını kendi ağzından dinleyelim: “1977’de PKK’lılarla tanıştım ve örgüte katıldım. Okulu bırakıp örgüt için çalışmaya başladım. 1980’de yakalandım. 1,5 yıl hapis yatıp çıktım. 1982’de Kıbrıs’ta askerlik yaparken Türkiye’de yakalanan PKK’lıların çözüldüğünü, ülkücülerin de aleyhime ifade verdiklerini öğrendim. İş kötüye gidiyordu. Korkmaya başladım. 12 Eylül’den önce girdiğim silâhlı çatışmalarda altı ülkücüyü öldürmüştüm. Kıbrıs’ta askerlik yaparken bunları duyunca üniformamla ve silâhımla Rum kesimine iltica ettim. Oradan önce Yunanistan, ardından Viyana ve Almanya’ya gittim. Sonunda Lübnan’da PKK’ya katıldım, kamplarda eğitim gördüm.”
Bu ifadeler, 22 Ocak 2006 tarihli Hürriyet Pazar’dan aynen alınmıştır. Hürriyet muhabiri Ersin Kalkan, Musa Anter’in kızı Rahşan Anter’le İsveç’te yaşayan Abdülkadir Aygan’ı buluşturmuş; yaptığı mülakatı Hürriyet’in Pazar ekinde iki tam sayfa olarak yayımlamıştır. Ersin Kalkan konuyu kitap hâline de getirerek 2006 Nisanında  “Katille Buluşma / Bir JİTEM Dosyası: Musa Anter Cinayeti”  adıyla Güncel Yayıncılık’ta yayımlamış; fakat kitap daha sonra mahkeme kararıyla toplatılmıştır.
Abdülkadir Aygan 1985’te teslim oluyor. Yargılanıp müebbet hapis cezasına çarptırılıyor. Pişmanlık yasasından yararlanıyor ve 1990’da tahliye ediliyor.
Mülakatta Abdülkadir Aygan, 1992 Eylülünde Musa Anter’i nasıl öldürdüklerini anlatıyor. Cem Ersever ekibi olarak Anter’e pusu kurmuşlar. Kendisi sadece Musa Anter’in kaldığı oteli tespit etmiş. Anter’i pusu mahalline getirirken, Şırnaklı Hamit öldürmüş.
Bu mülakat, 2006 yılında Akçağ yayınları arasında çıkan  “2BA Beden Beyin Akımı”  adlı romanımda da bir roman kurgusu içinde yer almıştı. Mülakattan bazı bölümlerin okunması üzerine roman kahramanlarından biri şöyle diyor:  “-Adam söylemese gazetenin hiç umurunda değil. Hoş yine umurunda olmamış ya. Adam ’altı ülkücü öldürdüm’diyor; ’üniformamla, silâhımla Kıbrıs Rum kesimine iltica ettim’diyor. Gazeteye göre bunlar hiç önemli değil. Sanki ’altı ülkücü öldürdüm’demiyor da ’altı köpek öldürdüm’diyor.”  Romanda mülakat üzerine başka yorumlar da var. Demek ki yayımlanır yayımlanmaz mülakat benim dikkatimi çekmiş ve o sırada yazmakta olduğum romana girmiş.
İşte böyle bir adam, gazi albay Abdülkerim Kırca’ya da iftira atıyor ve yandaş medya mal bulmuş mağribî gibi iftiranın üzerine atlıyor. Sonuç, PKK ile mücadele sebebiyle tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş, devlet övünç madalyası sahibi bir kahramanın hazin ölümü.
1990’larda PKK bölücüleriyle mücadelede neredeyse her gün onlarca şehit veriliyordu. Devlet ordusuyla, emniyet güçleriyle, özel harekât birimleriyle PKK’ya yüklenyor ve PKK bitme noktasına getiriliyor. 2002’den sonra PKK tekrar canlanıyor. Ordumuz yine bölücü terörle canını ortaya koyarak mücadele ediyor. Bu arada bölücü terör örgütünün ulaşmak istediği ara ve ana hedefler siyasiler tarafından, hem de bazen TBMM çatısı altında dile getiriliyor. Bunlardan bir kısmı yöneticiler tarafından kabul ediliyor ve mesela TRT’de Kanal Şeş açılıyor. 1990’larda PKK’yı bitme noktasına getirenler ise suçlu ilan ediliyor. Evet, Türkiye Cumhuriyeti intihar mı ediyor?

Yazarın Diğer Yazıları