Türkiye bilerek hançerleniyor
Türk Milletinin yarıya yakını aç ve açıkta. Sosyal yardımlarla ayakta kalmaya çalışan büyük bir nüfus var. Millet gerçek anlamda “Fakr’u zaruret içinde. Harab ve bîtap” durumda.
Bu manzara karşısında her zaman olduğu gibi, “devr-i saadet” içinde yaşayan küçük bir azınlık ve elbette bunları besleyen iktidar bileşenleri var.
Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük metropollerde yaşamak, nitelikli bir ömür sürmek, yaşamdan doyum almak neredeyse mümkün değil. Üstelik gittikçe de zorlaşıyor.
Bu durumu yaratan iktidar, pozisyonunu korumak için ara-sıra gönül alıp harçlık dağıtarak yoluna devam ediyor. Emeklilere 5 bin lira gibi.
Doğal gazı belediye seçimlerine kadar bedava vermek gibi. Herkesin parasıyla, yani ortak olduğumuz millî bütçeden kendi çıkarına seçim yatırımı yapıyor. Faturayı, oy veren vermeyen herkes öderken, o kendi kendisiyle “Kazandım” diye övünüyor. Sonra bunun adına da “Demokrasi” diyor. Yetmiyor “Milletimizin iradesi” diye iri laflar ederek, kendiyle gururlanıyor.
İktidarı orada tutan siyasal destekçileri ise kendilerinin varlık nedeni olan ideolojisini, fikri amaçlarını, düşüncenin temeli olan siyasal felsefesini ve beraberinde; yoksulluğu, açlığı, imkânsızlığı ve çürümeyi görmezden gelip, tüm bunları yaratan iktidara teslim olmuş durumda. Övüneceği tek şey bir kısım taraftarına küçük çıkar sağlamak.
Destekçilerin argümanları birkaç kavramdan ibaret.
PKK, HDP; FETÖ.
Bu kadar.
Bu kavramlar üzerinden koca kitleleri yönetebiliyorlar. İstedikleri yöne sevk edebiliyorlar. Süper manipülasyon (hileli yönlendirme) becerileri olduğunu göz ardı edemeyiz.
Türkiye’yi getirdikleri yere baktığımızda, toplumun vücudunda çok büyük yaralar ve hatta oyuklar açtıkları ortada iken onlar yine “yerli ve millî” havası çalmaya devam ediyor.
Hâlbuki Türkiye soyuluyor.
Uluslararası raporlara yazılmış apaçık bir soygun ve yağma düzeni var.
En az terör kadar tehlikeli, bir o kadar da toplumu çökerten kara para, mafya, spekülatör, uyuşturucu trafiği var.
Türkiye kaç yerinden hançerleniyor da, gıkı çıkmıyor milliyetçi, ülkücü, dindar, Müslüman, tarikatçı, liberal, muhafazakâr sözüm ona vatansever olduğunu iddia eden kurumların.. Eleştiri değil kast ettiğim. Mücadele. Eleştiriyi herkes yapıyor. Esas olan mücadele.
Sağ siyaset, iktidarıyla muhalefetiyle, biri bozarak, biri susarak, yıkımı seyrediyor.
Son günlerde polis baskınıyla ortaya çıkanlar, cahillikten.
Görgüsüzlükten.
İş bilememekten.
Yoksa hangi akıllı, milyarlarca dolar kazanıp, vergi bile vermiyorken, saçına dolarlarla bigudi yapar da video çekip, sosyal medyada yayınlar?
Böyle milyarder gördünüz mü?
Göremezsiniz. Çünkü gerçek zengini para bozmaz. Gerçek zengin sınıf atlamış, yaşam kalitesini artırmıştır. Refah düzeyi yükselmiştir o konumda yaşar.
Bu millet ne zaman uyanacak bilmiyorum. Lakin ortada derin bir yıkım var. Bilerek ve isteyerek Türkiye’yi hançerliyorlar.
Düşünün.
Tam üç-dört yıldır “Faiz sebep enflasyon sonuç” iddiasının yanlışlığını anlatıyoruz. En baba ekonomistler; “Bu gidiş yanlış” diye bas bas bağırmadı mı?
Bağırdı.
Eee, şimdi siz, ekonomi istemeyerek batırıldı diyebilir misiniz?
……
Türkiye’deki büyük yolsuzluklar, hırsızlıklar, yağmalar, çalıp çarpıp kaçmalar, mevcut bozulan ekonominin sonuçları. Futbolcuların da içinde olduğu bire on, bire beş kazanma hırsı ve daha niceleri kötü kambiyo yönetiminin arızaları. Google’a sorun “Kambiyo nedir” diye size şu cevabı verecektir:
“Tüm yabancı ülke paraları ve bu paralarla ödeme yapabilen her tür hesap, belge, bono, poliçe, çek vb. parasal araçların tümüne kambiyo denir. “Kambiyo” ifadesi genel olarak bir ülkenin millî parasının ve yabancı paraların ülke içindeki ve ülke dışındaki hareketlerinin kontrol edilmesine yarayan bir sistemi gösterir.”
Sonuç:
Kötü yönetim bitmeden, hukuk adalet hâkim olmadan, siyasi iradenin kararları denetlenebilir hâle gelmeden ve hür basın yetkin duruma konumlanmadan hiçbir şey düzelmez.