TSK'nın millete verdiği söz!

“Atatürk’ün Cumhuriyet projesi, demokrasi projesidir. Atatürk’ün Cumhuriyet Projesi; insan onuruyla bağdaşması mümkün olmayan kişiye bağlı kulluk anlayışını yıkarak, devlete bağlı, onurlu yurttaş anlayışını getirmiştir. Başka bir deyişle Türk insanını, insana kulluktan yurttaşlığa taşımıştır.

* * *

Cumhuriyet projesinin özünü oluşturan Atatürk İlke ve Devrimleri’nin tamamı, Türk Ulusu’nu uygarlaştırmak ve çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak amacıyla yüklüdür. Bu ilke ve devrimler, tam bağımsız, ulus egemenliğine ödünsüz bağlı, yaşamda bilimi gerçek yol gösterici olarak gören, ulusal kültürün uygarlığa katkısını isteyen, hoşgörünün, birliğin ve beraberliğin vazgeçilmezliğini ve Türk ulusunun bekâsı için yaşamsal olduğunu dile getiren ve uygulamaya koyan Atatürk kaynaklı fikir ve eylemlerdir.
Cumhuriyet ve onun değerleri Türk ulusunu; düşüncesiyle, yaşam biçimiyle, ekonomik refahıyla, özgürlüğünü kullanmada sahip olduğu hukukî haklarıyla çağdaş bir düzeye taşımıştır. Ulusumuzun sahip olduğu bu kazanımları yeterli saymamak, bu hak ve kazanımları daha ileriye, daha güzele taşımak her Türk yurttaşının temel görevidir. Atatürk’ü ve onun düşüncelerini anlayıp kavrayan herkes de bu sorumluluğun bilincindedir.

* * *

Bütün bu gerçeklere rağmen ne üzücüdür ki, yakın tarihimiz, halen de devam etmekte olan Cumhuriyet karşıtı, ulusal bağımsızlığımıza, ulusal egemenliğimize karşı olan kesimlerin açık veya kamufle edilmiş düşünce ve eylemlerinden kaynaklanan üzücü gelişmelere tanık olmuştur ve olmaktadır.
Cumhuriyet bizdeki anlamıyla demokrasi, bağımsızlık, özgürlük, hoşgörü, akıl ve ilim yüklü olmasına rağmen; Cumhuriyet ve kazanımlarını yeterince demokratik bulmayan, bu bağlamda Atatürk’ü eleştirmeyi ve ona saldırıyı fikirlerinin odak noktası yapan bazı sözde aydınlar ile Türk Ulusu’nun ulusal kimliğini ve buna yönelik düşüncesini reddedip inanç sömürüsü yaparak Cumhuriyet’e ve değerlerine açıkça savaş açan gericilere ve bölücülere karşı ulusça uyanık ve tetikte olmak zorundayız.
Ulusumuz Cumhuriyet’e ve onun değerlerine saldıran düşünce ve davranış sahiplerini Bağımsızlık Savaşı’nda ve sonraki dönemlerde iç isyanların kışkırtıcıları, mandanın savunucuları ve işgalcilerin işbirlikçileri olarak tanıdı.
Bugün ise bunlar; daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, daha fazla refah, daha fazla inanç özgürlüğü gibi kavramların arkasına gizlenmiş bazı sözde aydınlar, bölücüler ve irticacılar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tarihimizde olduğu gibi bu ve benzeri düşünce sahipleri, Cumhuriyet’in ve Atatürkçü düşüncenin inançlı, kararlı ve bilinçli savunucusu olan Türk ulusunun ve onun bağrından çıkan Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin Cumhuriyet’i koruma yönündeki kararlılığına çarparak yok olacaktır.
Ne mutlu Cumhuriyet’e emeğiyle, bilgisiyle, bedeniyle kol ve kanat gerip gönül verenlere, ne mutlu ’Ulusal egemenlik ve bağımsızlık namusumuzdur’ diyenlere, ne mutlu vatanın bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü canından aziz bilip icabında canını bu uğurda veren ve vermekten kaçınmayacak olanlara, ne mutlu Türk toplumunu çağdaş uygarlığın üzerine taşımakta kendisini görevli kılanlara, ne mutlu Cumhuriyet’in kazanımlarıyla övünenlere, ne mutlu ’Türk’üm’ diyenlere.”

* * *


Bu ifadelerin sahibi olan eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, bir sorumuz üzerine “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran güç olan Silahlı Kuvvetler, yıkılmasına da izin vermez. Bunu herkes böyle bilsin” de demişti.

Yazarın Diğer Yazıları