Truva atı Ziraat Bankası mı, yoksa...
Yunan gazetesi Proto Thema, Ziraat Bankası için “Truva atı banka, Ankara’dan
Trakya’ya” başlığı altında bir
yorum yayınladı.
Hristos Bokas imzalı yorumda şöyle deniliyor:
“Türkiye’nin en büyük para-finans kuruluşlarından Ziraat Bankası, ’Bizim Paramız Bizim Bankamıza’ sloganıyla Atina ve Gümülcine’ye şube açıyor. Türkiye’nin en büyük devlet bankasının Yunan pazarını ’işgali’, Trakya’da bankaları etkileyecek. Türkiye’nin para-finans kuruluşunu bilenlerin söylediği gibi, Ziraat Bankası, diğer bir deyişle ’Türk devletinin
kendisi’, Batı Trakya’da Müslüman azınlığın yatırımlarından para
kazanma hedefiyle Yunanistan’a
çıkarma yapıyor.
Türk bankalarında hesapları olan Trakya’daki Müslümanların büyük bir bölümünün bankacılık alışkanlıklarını bilen Yunan bankacılar, Türk bankasının Yunan pazarına girmesini beklenen bir adım olarak yorumladılar. Her gün sadece bu işi yapan taksicilerin yardımıyla Türk-Yunan sınırlarını geçen Müslümanlar, yatırımlarını, Edirne’nin ve Doğu Trakya’nın
başka büyük şehirlerindeki şubelere taşımaktadır.”
* * *
Ziraat Bankası, henüz Yunanistan’da şube bile açamadı ama Finansbank’ı satın alan National Bank of Greece’den sonra, ikinci Yunan bankası EFG Eurobank da Tekfenbank’ın yüzde 70’ini satın aldı
National Bank of Greece, adı üzerinde Yunan Milli Bankası!
Eurobank EFG’nin, Romanya, Bulgaristan, Sırbistan, Polonya, Türkiye, Lüksemburg ve İngiltere’de de faaliyetleri var.
Fakat, Türkiye’de bu Yunan bankalarına Truva atı diyen olmadı!
* * *
Truva Savaşı M.Ö. 7’nci yüzyılda, Yunanlılar ile Truvalılar arasında olmuştur. Yunanlı askerler, yüksek duvarlarla örülü Truva kentini ele geçirmeye çalışırken, Truvalıların oklarına hedef olmuş ve bir çoğu ölmüştür. Savaşın sonuna doğru pes etme noktasına gelen Yunanlılar, içine asker doldurdukları Truva Atı’nı barış hediyesi diye göndermiş, gece atın içinden çıkan askerler, ani bir baskınla kenti ele geçirmiştir..
Truva atı yöntemi, bugün küreselleşme projesinde kullanılıyor. Osmanlı devleti Truva atı yöntemi ile içeriden yıkılmıştı. Bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk Milleti’nin içine yuvalanmış, kozalarını kurmuş Truva atları var.
Bunlar, BM ikiz sözleşmeleri, AB’ye uyum yasaları gibi ülkeyi ve milleti paramparça edecek Truva atı programlarını Türkiye’ye kabul ettirdiler, şimdi de devleti Türk devleti
olmaktan çıkarmanın alt yapısını
hazırlıyorlar!
Mesele sadece Türklerin değil, bütün milletlerin Truva atı şeklindeki yeni ve küresel bir saldırı ile karşı karşıya bulunmaları ve saldırının niteliğini anlayıp karşı saldırıya geçmezlerse, köle haline geleceklerini görmeleri!
* * *
Sadece siyasi partilere ve medyaya değil, Türkçe’ye de Truva atları yerleştirdiler ki, çok kimse olan bitenleri anlamıyor! Egemenliğin devredilmesini öngören programa “ulusal program” adı verilmesi, bu programın halkların kendi kaderini tayinini öngören BM ikiz sözleşmelerinin kabul edilmesini içermesi, bir kelime oyunuyla doğrudan beyinlere girmiş bir Truva atı değil miydi? Parçalanmayı, Türk halkına “ulusal program” diye anlatanlar içinde milliyetçilerin de bulunması, onların arasına da Truva atları yerleştirildiğini göstermiyor mu?
Peki bunları bildiğimiz halde, hâlâ ne diye oyunda oynaştayız?
Yoksa, bizim beynimize de mi Truva atları yerleştirdiler?
Çözüm, önce beynimizden, sonra derneğimizden, partimizden, medyamızdan, iş dünyamızdan, devletimizden Truva atlarını söküp atmak ve kendi programımızı uygulamaktır.