Tek vatan, tek millet, tek ben!
'Tayyip Erdoğan gitsin demek', 'Bizim tüm siyasetimizi, tüm çalışmalarımızı, üzerine bina ettiğimiz milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin tek olması anlayışı yıkılsın' demektir...
Bu cümle çok önemli... Önemi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ülkeyi hangi psikolojiyle yönettiğini en bariz biçimde göstermesinden kaynaklanıyor... Açıklaması şu: Ben varsam tek millet var, ben varsam tek vatan var, ben varsam tek bayrak var, ben varsam tek devlet var!..
Tersten okursak eğer: Ben gidersem devletin, milletin, vatanın, bayrağın tekliği gider... Bu psikolojiye göre, millî değerlerimizin hepsinin kaderi Tayyip Erdoğan'ın kaderiyle iç içe geçmiş durumda!.. Dünyada bu psikolojiyle devlet yönetenler var mıdır? İsim saymayalım ama başta Orta Doğu'da ve Asya olmak üzere dünyanın pek çok yerinde bulunabilir!..
***
"Oluşturacağımız bir 'millet koalisyonu'na ihtiyacımız vardır. Gelin bu büyük mutabakatı, bu büyük birlikteliği hemen şimdi sağlayalım, canımıza ve istikbalimize kast edenlerin üzerine hep birlikte gidelim.
Terör örgütünün yan kolu olarak faaliyet gösteren partinin mensuplarını ben artık meşru siyasi aktörler olarak görmüyorum, kusura bakmasınlar. Dolayısıyla bu çağrım onlara değil diğer partileredir. Tüm çalışmaları mümkün olan en kısa sürede tamamlayarak hayata geçirmeliyiz..."
Amenna... Bu ifadeler güzel... Peki "Biliyorsunuz ben CHP ve MHP'ye ruh ikizi diyordum. Şimdi BDP'yle beraber ruh üçüzü oldular" sözleri kime aitti? Daha dün "CHP'nin, MHP'nin ve BDP'nin bildiği tek şey çözüme ve demokrasiye karşı çıkmaktır. Bunlar aynı yolun yolcusudur" deyip, bugün 'millet koalisyonu'ndan söz etmek nasıl bir final?
***
'Tayyip Erdoğan gitsin' demek ...... milletimizin tek olması anlayışı yıkılsın demektir...
Hadi bu cümleyi de güzel kabul edelim... Sahi bu 'tek millet' hangi millet? Ne zaman o milletin bir adı olacak ve zikredilecek? Bu anlayışa göre milletler herhalde üçe ayrılıyor: Bu millet, şu millet, o millet!..
***
"Bu mücadelede PKK sadece bir araçtır, DAİŞ sadece bir projedir. Terör örgütleri sadece birer piyondur. Suriye ve Irak'taki gelişmeler madalyonun sadece bir yüzüdür. Bugün Türkiye'nin yaşadıkları asil duruşumuzun kaçınılmaz sonucudur..."
Muhtarlara söylenen bu cümle de fena durmuyor... Peki sormazlar mı o zaman "PKK sadece bir araçsa, terör örgütleri birer piyonsa, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Oslo'da 'sadece bir araç ve piyon'la nasıl ve neden aynı masaya oturtuldu?" Bu talimatları verip, sözde çözümün altına siyasî kariyerini basıp kefil olanlar kimlerdi? Bu fotoğrafa bakıp da cümlede geçen 'asil duruş'tan dolayı kimi tebrik etmeliyiz?
***
"Terör tanımını, terörist tanımını derhal yeniden yapmalıyız..."
Bu sözü duyunca muhtarlar ne kadar heyecanlandı bilmiyoruz ama gerçekten heyecan verici... Bunu kim yapmalı? 'Suçu ve suçluyu övmek' Türk Ceza Kanunu'nda hâlâ suçken bu suçu işleyenlerden 'âkil' imal edenler mi, İmralı'daki en büyük suçludan 'vizyoner' çıkaranlar mı, bütün bunlara tavır koyanları 'kandan beslenmek'le suçlayanlar mı, terörizm alt yapısını kurumsallaştırırken halka "Silahlar bırakılıyor, PKK'lılar gidiyor" propagandası yapanlar mı, torba yasanın içine madde sokup bir gecede KCK'lıları salıp 'demokrasi kazandı' hikâyeleri anlatanlar mı?
Evet, kim yapacak terörün ve teröristin tanımını yeniden? Habur'a çadır tiyatrosu gibi mahkeme kurduranlar mı meselâ? Acaba o mahkemede sözde yargılananlardan görüş alınsa daha mı iyi olur bu konuda?
***
Neyse ki her şeyin farkında bir Cumhurbaşkanımız var... Telâşa gerek yok, rahatlamak için o cümleyi tekrar tekrar okuyabiliriz: 'Tayyip Erdoğan gitsin demek', 'Bizim tüm siyasetimizi, tüm çalışmalarımızı, üzerine bina ettiğimiz milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin tek olması anlayışı yıkılsın' demektir...