Tayyip Erdoğan'ın Protestan kadroları!

Tayyip Erdoğan, “Yüksek yargıda biz bugün eğer bazı adımları atmak istiyorsak, bu hem yüksek yargının bu noktada güçlenmesini ama bir taraftan da atanmış-seçilmiş ilişkisindeki dengesizliği ortadan kaldıralım istiyoruz. Çünkü şu anda yüksek yargının kimseye hesap verme diye bir sorumluluğu yok. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle bir anlayış, yaklaşım yok” diyor.
İşte kulaktan dolma bilgilerle demokrasi ve hukuk devleti anlayışı bu kadar oluyor!
Bırakınız yüksek yargıçları, ülkenin en küçük ilçesinde görev yapan herhangi bir yargıç da verdiği karardan dolayı kimseye hesap vermek durumunda değildir. Sadece tarafların temyize gitme hakkı vardır. Yüksek yargı kararı bozarsa, hakimin kararında direnme hakkı da vardır. Hakim, kararında direnirse, dosya en son Yargıtay Dava Daireleri Genel Kurulu’na kadar gider. Son karar orada verilir. Yüksek Yargı’nın kararlarından dolayı hesap verdiği bir ülke, hukuk devleti değil, ancak diktatörlüklerde olur.
Tayyip Erdoğan’ın iddiasının aksine, onun anlayışını yansıtan bir hukuk sistemi hiçbir ülkede yoktur.

* * *

Erdoğan, yapmak istedikleri düzenlemelerin kendisinin başkan olacağı Başkanlık sistemine hazırlık niteliğini taşıdığını da gizlemedi ve “Böyle bir süreç, cumhurbaşkanlığı makamını güçlendiriyor. Ama eğer başkanlık sistemine geçilecekse bu böyle olmalı” dedi.
Erdoğan, “Sizin kafanızda bir proje olduğu çok belli” sözleri üzerine, “Model var tabii” dedi ve 2011’den sonraki süreçte bunu halka götürebileceklerini, halkın kabul etmesi halinde bu adımın atılacağını söyledi. “Bu sözleriniz üzerine ‘Başkanlık sistemini kendisi için düşünüyor’ gibi değerlendirmeler gelecek. Bu yorum veya eleştirilere ne cevap vereceksiniz?” diye sorulunca da Erdoğan, son cumhurbaşkanlığı seçiminde “Kendisi için burayı hazırlıyor” şeklinde değerlendirmeler yapıldığını söyledi ve “Biz hiç kimsenin tahayyül, tasavvur edemeyeceği şekilde, tuttuk, Abdullah Bey’i adayımız olarak açıkladık. Önümüzdeki süreçte, kime öle, kim kala?” diye konuştu.
Halbuki Erdoğan, kendisinin o süreçte Cumhurbaşkanı olamayacağını gördüğü için uzlaşma ile bir Cumhurbaşkanı seçilebileceğini açıklamıştı. Son anda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Gül seçilebilir” mesajı üzerine, Başbakanlığı da kaybedeceğini fark ederek, Gül’ü aday göstermek mecburiyetinde kalmıştı.

* * *


Dokunulmazlıklar konusunda da Erdoğan, “Biz bir defa, kendi programımıza bunu koyduk. Dedik ki ‘Herkes bu dokunulmazlık zırhından çıksın’. Sadece bunu siyasiye değil, yargı, yürütme, yasama, herkese istinasız bu olsun. Ama bunu sen sadece yasama ve yürütme organının mensuplarına böyle bir uygulamayı getirirsen ülkenin geleceği tehlikeye girer. Şu anda bu ne demektir? Eğer böyle yaklaşırsak yasama, yürütme organının mensuplarını siz bürokrasinin, ki yargı da bunun içinde, onun tamamen iki dudağı arasına mahkum ediyorsun demektir. Bu öyle bir şey getirir ki, siyaset kurumunu bitirir” diyor.
Tayyip Erdoğan, işte bu sözlerle hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü konusunda cahil olduğunu sergilemektedir. Hakim teminatı olmadan kim hakimlik yapar ki? HSYK’yı değiştirir ve hakimleri Protestanların yetiştirdikleri arasından atarsanız, o zaman her istediğiniz olur değil mi?
Ayrıca şu var ki, bugün orgeneraller dahil askerlere de dokunuluyor. Dokunulmayan sadece Tayyip Erdoğan ve onun Protestan kadrolarıdır.

Yazarın Diğer Yazıları