Sonunda biri itiraf etti
Türkiye neden ve niçin bir türlü istikrara kavuşamıyor? Biz neden ve niçin Avrupa ülkeleri gibi olağan siyaset üzerinden ülke yönetimini sürdüremiyoruz da sürekli "düşman" yaratarak siyaset üretiyoruz? Türkiye''de bir kesim, neden hâlâ padişah da padişah diyor da, demokrasiyi ve Cumhuriyeti bir türlü içine sindiremiyor?
Sonunda sorunun cevabını Işıkçıların Diyanet''e yaptığı uzun eleştiri yazısında gördüm. Söz konusu yazının bir bölümünde İttihat ve Terakki için şunları yazıyor:
"İttihat ve Terakki mensupları, Müslümanların birlik ve beraberliğini sağlayan hükümdar, emir, halife, hünkâr, han, padişah gibi isimlerle kendilerini idare edenlere başkaldırmışlardır. Padişah aleyhtarlığı yaparak, Müslümanların emir komuta zincirini kırmışlardır. Avrupa''da hâlâ kral ve kraliçelik hüküm sürdüğü hâlde, Müslümanların başsız, halifesiz kalmalarına sebep olmuşlardır."
Her bir cümlesi düzeltilmeye muhtaç, hasarlı ve hastalıklı bu ifadeler, yazanlar dâhil, benzer grupların siyasal düşünce kodlarını ele veriyor. Aynı zamanda bunca haksızlık, hukuksuzluk, yolsuzluk ve dahi liyakatsizlik, siyasal başarısızlığa rağmen niçin ve neden bunlara itiraz etmek yerine sustuklarını ve hâlâ AKP iktidarının yanında olduklarının da cevabını veriyor.
Ne yapıyormuş İttihat ve Terakki?
"Müslümanların birlik ve beraberliğini sağlayan hükümdar, emir, halife, hünkâr, han, padişah gibi isimlerle kendilerini idare edenlere başkaldırmışlardır. Padişah aleyhtarlığı yaparak, Müslümanların emir komuta zincirini kırmışlardır."
Demek ki bunların anladığı "Müslümanlığın" emir komuta zinciri padişah veya emirsiz olmuyormuş. Demokrasi ve özgürlük, sözü edilen "Müslümanlar" -nasıl insanlarsa- onları bozuyormuş.
Allah Allah!
Şu "Müslüman"lara bakın siz.
Bu "Müslümanlar" nasıl kimseler ki kendilerini padişahın sürüsü olarak görüyor da, bir türlü birey ve akıl sahibi, irade sahibi, yetenekli ve yeterlikli kimseler olarak kendini görmüyor? Kendi kaderini belirlemekten, kendi kendilerini yönetmekten aciz kimselermiş gibi anlatılan bu "Müslümanlar", illa bir padişaha bağlı olacak.
Adam öyle anlatıyor.
II. Abdülhamit, Trablusgarp''ı da, 12 Adaları da verse, donanmayı korkudan Haliç''ten çıkarmayıp, milyon kilometre kayıp etse de, eğer "Müslümansan" ne yapacaksın, kötü siyasete ve yönetime baş eğeceksin ve kesinlikle eleştirmeyeceksin. Yoksa İttihat Terakki gibi "Batıcı" ve "hain" olursun.
Çünkü padişahımız efendimiz "Müslümanların birliğini" sağlamakta, anasını ağlatmamaktadır(!). Acaba İttihatçıların tam karşısında konumlanan Hürriyet ve İtilafçılar ne yapmaktalar, bundan hiç söz etmemiş. Onlar millî vatanımızı, padişahımız efendimizle beraber İngilizlerle ele ele verip savunuyorlar mıymış?
Yazar cümlenin devamında şöyle buyurmuş:
"Avrupa''da hâlâ kral ve kraliçelik hüküm sürdüğü hâlde Müslümanların başsız, halifesiz kalmalarına sebep olmuşlardır."
Şu İttihatçılara bakın siz.
Çelişkiye bakın. Avrupa''da krallık ve kraliçeliğin sekülerizim ve laiklik ekseninde varlık sürdüğünü unutmuş. Orta Çağ''daki gibi Avrupa''yı kilise yönetiyor sanıyor.
Bu durumda adama sormazlar mı?
İttihatçılar, meşrutiyeti getirince neden hain oluyor? Avrupa''daki bütün krallıklar meşrutiyetin parçası değil mi?
Haklı çıkmak için Avrupa''yı örnek gösteriyorlar, öyle ise neden Batıcı diye başkalarını eleştiriyorsunuz? Sormazlar mı? Siz örnek gösterince iyi de İttihatçılar örnek gösterince kötü mü?
Lafa bak. Müslümanlar başsız, halifesiz kalmış. Her bir Müslüman halifedir. Başsız değildir. Herkes kendi kendini yine kendi başıyla yönetiyor. Ve herkes kendi yapıp eylediklerinden (amellerinden) yine kendisi sorumludur.
Müslümanlar sürü değildir. Allah''ın cüz''i iradeyle, yapıp eylediklerinden (amellerinden) kendisini sorumlu tuttuğu karar vericilerdir. Bu sebeple özgür insanlardır.
İşte bu hasarlı düşüncelerin tarikat, cemaat ve çeşitli toplantılarda mutlak doğruymuş gibi anlatılarak, İslam''ın gereğiymiş gibi gösterilmesinden dolayı Türkiye, Avrupa''daki gibi olağan ve normal siyaset düzenine kavuşamıyor. Sürekli bir rejim düşmanlığı ve sürekli bir hain yaratma çabası içinde boğuluyoruz.