Sonuç itibarıyla; “Sen doğru ol, …” diyorum.
25 Ocak akşamı haberleri tararken, ‘Birgün TV’de bir söyleşi dikkatimi çekti.
*
‘Bulgu Araştırma’ kurucusu Semih Turan iki adayla ilgili değerlendirme yaparken, AKP’nin seçim stratejisini değiştirmesi gerektiğini söylüyordu sanki!..
*
Neden değiştirmesi gerekiyordu?
Kanımca AKP, İstanbul’u bir kez daha kaybederse, bu sonuç özellikle de Sayın Erdoğan için ciddi bir ‘Siyasi prestij kaybı’ olur da ondan.
*
Yine de ben İstanbul’da 25 yıllık yerel yöneticilik…
20 yıl da ülkeyi yönetmiş bir AKP iktidarının, ‘Bulgu Araştırma’nın düşüncelerini dikkate alacaklarını kendi adıma pek sanmıyorum.
Nedeni de çok basit.
Güç zehirlenmesi.
*
Bu arada spiker Sayın Turan’a, Sayın Kurum’un çılgın projeler konusundaki düşüncesini soruyor ve Sayın Turan:
“(…) Sayın Kurum’un aday olarak ismi açıklanırken halk, ‘İyi ki bu bizim belediye başkan adayımız oldu. İstanbul’un çehresini değiştirecek adaydır,’ denilmedi.” diyor.
“Halkta, Kurum nezdinde bir heyecan görmedik. En azından şu dönemde yerel yönetimlerin ana konusu ‘Çılgın projelerden’ ziyade, daha aklı başında projelerle halkın karşısına gelinmesidir.” diyordu.
*
Ve Semih Turan, yerel yönetimleri:
Altyapı…
Ulaşım…
Sosyal belediyecilik…
Kültürel hizmetler…
Çevre vb. gibi belli başlı kriterlere ayırıyor ve ekliyor.
“Esas ilgilenilecek konular bunlar ki İmamoğlu’nun da bu konularda İstanbulludan geçerli not alabileceğini düşünüyorum.” diyor.
*
Bence de Sayın Turan haklı.
Sahiden de halkın, ‘Çılgın projeler olmalı’ gibi bir derdi yok.
*
Çünkü halkın karnı doymuyorsa, ‘Çılgın proje’ umurunda olmaz.
Öncelik karınlarının doyması…
Kiralarını verebilmesi…
Çocuklarını okutabilmeleridir.
Ama vatandaş bunların hiçbirini yapamıyor, üstelik vatandaşta ‘Yarının belirsizliği’ korkusu var.
Belki de o nedenle bu ülkenin hem merkezî olarak hem yerel yönetimler olarak, atılımlara ve yatırımlara ihtiyacı var.
*
“Gençler siyasetin adını dahi duymak istemiyorlar.” diyor, Semih Turan.
Diğer taraftan:
“20-25 yıllık genel ve yerel iktidar, kendilerini 5 yıllık İmamoğlu yerel yönetimiyle yarıştırıyor ki bu yarıştırmanın mağlubu hiç kuşkusuz iktidarın kendisi olur.” diyor.
*
Ben de “Bu çılgın proje’ iddialarıyla sahaya inmeleri, bir anlamda İmamoğlu’nun 5 yıllık süreçte iktidarı, kendisiyle uğraştıracak kadar güzel işler yaptığının da kanıtı değil mi?” diye sormak isterim.
*
İmamoğlu; -dün de bugün de- gözlerinde büyütülmemişse eğer, o zaman neden yetkilerinin önemli bir kısmı kısıtlandırıldı?
Neden İstanbul’a yatırım kredilerinin alımı engellendi?
Kısacası neden devlet, desteğini İstanbul Şehremini’nin üzerinden çekti?
*
İstanbul bu ülkenin bir parçası, İmamoğlu da bu ülkenin bir vatandaşı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı değil miydi?
Adeta Sayın Erdoğan’ın, İmamoğlu’nu daha ilk günden itibaren ‘Topal Ördek’ konumuna getirmek istemesi, aynı zamanda İstanbul’u hizmetlerden yoksun bırakacak olması ve bu ilk seçimde kendisine engel olamaması anlamına gelmiyor muydu?
*
İktidar, şu ana kadar İmamoğlu’nu pes ettirememiş görünüyor.
İmamoğlu’nun yaptıklarını -her ne kadar dillendirmeseler de- her türlü kısıtlamalara rağmen, bugün önemli oranda İstanbul halkının teveccühünü üzerinde taşıdığını gösteriyor, diyorum.
*
Sonuç itibarıyla; hani bir atasözümüz var ya:
“Sen doğru ol, …” diyorum.
Ben de kendime bile en çok da bu sözü hatırlatırım.