Sokağa bile çıkamazsınız devletlüler!
Söz demokratikleşme, özerklik, Anayasal tanınmadan nihayet toprak vermeye kadar getirildi. Geçmişte devleti yönetenler ki buna Genelkurmay Başkanlığı, kuvvet komutanlığı yapmış olanlar da dahildir; Hakkari’nin verilmesini telaffuz edebiliyorlar! Devlet Başkanı iken Kürtçe konuşulmasını yasaklayıp etnik bilinci kışkırtan Kenan Evren, bugün Kanada’nın Fransızca konuşulan bir eyaletinden örnek veriyor. Daha önce de Almanya’nın federal yapısını ve üç bayraklı eyaletlerini örnek göstermiş bir ara da “Biz Kıbrıs Barış Hârekatı’nda Maraş’ı pazarlık vesilesi olsun diye almıştık” diyerek karşı tarafa malzeme vermişti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da birdenbire yumuşadı! “Kuzey Irak’tan Kürt-Türkmen öğrenci getirilsin, PKK’ya af çıkarılsın” gibi önerilerde bulunuyor.
* * *
Oysa, Türkiye şu anda bir savaşın içindedir. Yanlış anlaşılmasın, PKK’yı veya Barzani’nin yerel yönetimini bu savaşın tarafı olarak görmüyorum. Onlar olsa olsa Türkiye’ye yönelik saldırının kuklalarıdır. Asıl savaş, ABD/AB ile Türkiye arasındadır. Çünkü Türkiye, Türk-İslâm dünyasının en büyük dayanağıdır. Türkiye’ye diz çöktürülürse, bütün Türk-İslâm dünyasına diz çöktürülebilecektir.
Suat İlhan, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini incelerken şu tarihi tespiti yapmıştır:
“Atatürk devriminden yani 1920’den önce, bugün Batı dediğimiz medeniyetin elindeki topraklar, 25.5 milyon mil kare idi. 1993’te bu rakam 12.7 milyon mil kareye, yani yarısına düşmüştür.
İslam dünyası ise 1920’de 1. 8 milyon mil kare üzerinde egemenlik sahibiydi. 1993’te İslam dünyasının sahip olduğu topraklar 11 milyon mil kareye yükselmiştir.”
İşte, mücadeleyi, kimin kazandığı bu rakamlarla ortadadır. Avrupalılar, Amerikalılar, Atatürk adını duyunca, bu yüzden ifrit kesiliyor. Çünkü, İslâm dünyasını ayağa kaldıran güç, Atatürk modelidir!
Bu yüzden, cumhuriyetin kuruluş felsefesini etnik yapıya dayalı bir devlet yapısı ile yıkarlarsa, kısa zamanda Türkiye’nin hakkından geleceklerine inanıyorlar.
Fakat, AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi bütün Türk halkı oynanan oyunu anlamış, tepkisini ortaya koymaya başlamıştır. Şimdi bu tepkileri siyasi görüş farklılıklarını kışkırtarak farklı yönlere yönlendirmek isteyenler var. Kimileri de halkın milli direncini kırmak için, “İslâm’da vatan savunması yoktur” diyecek kadar ileri gidiyor. Bunların, Yunan işgal kuvvetlerine direnç gösterilmemesi için fetva verenlerden farkı yoktur.
Bunlara Hz. Muhammed’in savaşla kurduğu devletin, 25 yıl içinde bir cihan imparatorluğu haline geldiği, 100 yıl içinde Semerkant’tan Cebelitarık’a hatta Endülüs’e kadar uzandığı, Osmanlılar tarafından Viyana’ya kadar götürüldüğü anlatılmalı ve ihanet içinde değillerse gafletten kurtulmaları sağlanmalıdır.
* * *
Savaş sırasında zaaf gösterilemez. Türkiye asıl şimdi kuruluş felsefesine her zamankinden daha fazla sahip çıkmalıdır.
Ana muhalefet lideri de olsak hiçbirimizin millet adına bir etnik gruba, ABD ve AB’nin vaatleri ötesinde veya berisinde bir vaatte bulunmak hakkı ve yetkisi yoktur!
* İçerdeki çözüm, Anayasa temelinde hukuk devletinin bütün unsurları ile hayata geçirilmesi ve bir devlet politikası halinde millet olma bilincinin güçlenmesi için ciddi adımlar atılması, bu arada medyanın da millileştirilmesidir!
* Dışarıda ise her türlü saldırıya kararlılıkla karşı konulacağı, bütün dünyaya gösterilmelidir.
Devletin başındakiler bilsin ki bu kararlılığı gösteremezlerse, sokağa bile çıkamaz, bulundukları makamlarda duramazlar!
Artık bıçak kemiğe dayanmıştır!