Siyonistler Çankaya'da!
Ömrünü Siyonizmle mücadeleye adamış bir siyasi kadronun içinde yetişip Cumhurbaşkanı olduktan kısa bir süre sonra Siyonist örgütlenmenin en tepesindeki kuruluş olan B’nai Brith International’ın başkanı Moishe Smith ve beraberindekileri Çankaya köşkünde kabul etmek!
İşte Abdullah Gül’ün siyasi yolculuğunun son noktası!
Milli Gazete’nin verdiği bilgiye göre bu kuruluşun Asya-Afrika üzerindeki büroları, Mısır’ın başkenti Kahire ile İstanbul’da bulunuyor. Örgüt, özellikle İslam ülkelerinde “B’nai B’rith” ismi altında faaliyet gösteremediğinden, daha çok paravan isimler altında kurduğu derneklerle faaliyetlerini yürütüyor.
Görüşmede İran’ın nükleer programı ve Türkiye’deki Musevilerin durumunun gündeme geldiğini belirten Smith, “Biz, İran’ın nükleer silah yapma hevesinin sadece İsrail ve Museviler için değil, tüm dünya için tehdit oluşturduğunu söyledik. Gül’den, Türkiye’nin İran’ın nükleer silah isteğine güçlü biçimde karşı çıkmasını ve yakında şekillenecek İran’a yönelik ekonomik yaptırımlara katılmasını istedik. Gül ise Türkiye’nin bölgesinde nükleer silahlar istemediğini ve İran’la ilgili Birleşmiş Milletler’den çıkacak kararlara uyacağını bize bildirdi” dedi.
ABD ve İsrail, İran’ın nükleer teknolojisini gündeme getirdiğinde, Abdullah Gül, İsrail’in nükleer silahlarından bahsedemiyor! Dolaylı ifadeler kullanıyor!
* * *
Yine aynı kadro içinde yetişip halen Başbakan olan Tayyip Erdoğan, İspanya’daki Medeniyetler İttifakı Toplantısı’nın küresel saldırıya küresel bir cevap teşkil ettiğini iddia edebiliyor.
Küresel saldırıya küresel cevap verilmesi gerektiğini söyleyen biziz! Ama Erdoğan’ın yaptığı sadece kendisini kandırmaktır. Çünkü İspanya, ABD’nin küresel saldırısına destek veren ülkelerin başında geliyor! Ayrıca Erdoğan’ın turistik ziyarette bulunduğu Granada şehri, Müslümanların tek bir fert kalmayıncaya kadar boğazlandığı bir yerdir.
* * *
Zaten diyaloglar o kadar gerçekçi ki, İspanya Kralı Juan Carlos, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ı tercüman zannetti! Carlos ile Erdoğan arasında tercümanlık yapan Babacan, “Ben tercüman değil, Dışişleri Bakanıyım” demek zorunda kaldı. Zeki bir genç olan Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın konumu da bu!
*****
Cargill’den açıklama
Cargill Türkiye murahhas azası Mustafa Sayınataç, 5 Ocak 2008 tarihli yazımızın bir bölümü ile ilgili açıklama gönderdi ve şöyle dedi:
“Yazınızda Cargill’in ABD’den GDO’lu mısır ithal ederek nişasta bazlı şeker ürettiği ve bu şekerlerin de şekerleme, meyve suyu, meşrubat, çikolata ve benzeri gıda sektöründe kullandığını ifade etmektesiniz. Cargill Türkiye olarak nişasta bazlı şeker üretiminde tamamen yerli mısır kullanmaktayız. Ülkemizde GDO’lu mısır ve tarım ürünü yetiştirilmesi de yasaktır. Dolayısıyla nişasta bazlı şeker üretiminde kullanılan mısırın GDO’lu olması söz konusu değildir.”
Sayınataç, yazının diğer bölümleri ile ilgili bir açıklama yapmadı. Başlangıçta Cargill, mısırı yerli pazardan almıyordu. Konu ile ilgili ilk yayını 28 Mart 2005 tarihli yazımızda yapmıştık. O zaman Cargill tarafından hiçbir açıklama yapılmadı. Şimdi mısırı iç pazardan alıyorlar diye geçmişi unutacak mıyız? Ayrıca ülkemizde maalesef genetik yapısı ile oynanmış tohumlar tarımda kullanılmaktadır! Kısır tohumlar nereden geliyor?