Siyasette Meral Akşener yöntemleri...
Trabzon meydanında ve meydanın bir köşesindeki il başkanlığının açılışında büyük heyecan vardı. Gerek partiye katılanlar, gerekse destek için gelenler, Meral Akşener'i "Türkiye'nin son umudu" olarak gördüklerini söylüyor. Halk arasında dolaşırken ve il başkanlığındaki açılış sırasında, yüz yüze geldiğim insanların yüzde ellisi bana "hoş geldin" dedi. Bir kısmı Yeniçağ'dan diğerleri de konuk olarak katıldığım televizyon programlarından tanıyor. Kısacası, Trabzon'da gördüğüm İYİ Parti mensupları, Türkiye'nin meseleleri ile hayat boyu ilgilenmiş, çare aramış, okuyan insanlar...
***
Meral Hanım, "Taksim toplantıları"nda bilimsel araştırmalar ile tespit edilen sosyolojik veriler sundu. Trabzon'da da bu verilerin bir kısmını halkla paylaştı. Genç kızlara, kadınlara "en büyük hayalin nedir?" diye sorulmuş... Birçoğu hayal bile kuramamış. Akşener, "Türkiye hayal kurma yeteneğini kaybetti. Genç işsizlik, kurulan kalitesiz üniversitelerle işsizliği dört sene ötelemiş oluyor. Gençlerin en çok kullandığı kelimeler, 'kader, kısmet, nasip, sağlık olsun' veya 'ne yapalım' diye tespit edilmiş." diyerek ülkeyi resmediyor.
15 yaşında evlendirilen ve bebeği olan bir kadın, en büyük hayalini, "Bir kuş olup uçmak ve bu ülkeden gitmek istiyorum" diye belirtmiş. "Gençlerin umudunu çaldılar" diyor Meral Akşener:
"Fırsat eşitliğini yok ettiler, sınıflar arasındaki geçiş imkânlarını yok ettiler. Üniversitelerimiz, adalet sistemimiz ve bütün kurumlarımızın saygınlığını yok ettiler. Bu durumu toparlamak için yeni bir heyecan yeni bir umut gerekiyordu. Biz bu umudu yeşertmek için yola çıktık. Bu yoldan herkes dönse ben artık dönmem..."
***
Akşener, bilinen "konvansiyonel yöntemler"le Türkiye'de siyasi iktidar değişikliği yapmanın mümkün olmadığını, olağanüstü şartlarda olağanüstü yöntemlere başvurmak gerektiğini söylüyor. Tanık olduğum ki bu durumu herkes anlamıyor ama Meral Hanım özellikle sosyal psikoloji bilimine hâkim ve ne yapacağını çok iyi biliyor!
Kullandığı her kelimeyi, bilimsel bir süzgeçten geçiriyor. Meselâ Trabzon'da da iktidarın korkuları üzerinde durdu, "İman ile korku bir arada olmaz" dedi. Yine, "Korkunun eseri olarak neredeyse, kadınların altın günlerine dinleme memuru gönderecekseniz. Neden korkuyorsun? ABD'ye 'Heyt' diyorsun arkadan gizli pazarlıklar yapıyorsun. Neyin var da, neyden çekiniyorsun? Seni kimler neden büküyor? Söyle biz halledelim. İYİ Parti var, Türk milleti var. Korkma! İstiklâl Marşımız 'Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak' diye başlıyor. Ama AK Parti afişlerinde 'Seni yedirmeyeceğiz, diz çöktürmeyeceğiz, baş eğdirmeyeceğiz' diye yazıyor. Hepsi korkunun işareti... Kim diz çöktürmek istiyor, kim yemek istiyor? Kim? Ama gizli saklı bugüne kadar kimsenin bilmediği tutanaksız, saklı gizli yaptığın her türlü görüşmenin faturasını bugün korkarak ödüyorsun. Sen korktuğun için bizi korkutmaya çalışıyorsun. Geç bu işleri. Korkutamazsın, korkmayacağız. Dün belinde silâh olanlardan korkmayan bu gariban kadın senden mi korkacak?" dedi.
***
Tabii konuşmanın hepsini burada verecek değilim. Dikkat çekmek istediğim şu ki, Meral Akşener, sadece halkın psikolojisini değil, siyasi rakiplerinin psikolojisini ve halkı ikna etmek için kullandıkları yaklaşım tarzlarını da çok iyi analiz ediyor ve miting meydanlarına bu verilere göre mesaj veriyor.
Kısacası, Türkiye bilimsel yöntemlerle siyaset yapan bir lider kazandı. Medya bu tespiti görecek durumdan çıktı ama Türkiye'nin siyasi tarihi ve talihi olumlu yönde değişecekse bu sayede değişecek.