Sırada Türkiye mi var?
Suriye’de rejimin yıkılmasından sonra hemen hemen her yorumcu ‘sıra Türkiye’de mi’ tartışmasına giriyor…
Bakın sıra Türkiye’de değil ve hiçbir zaman Türkiye’ye de gelmeyecek!
Neden diye sorarsanız?
Öncelikle Türkiye bir demokrasi, (en azından hâlâ bir demokrasi) çevremizde yıkılan dağılan ülkelerin hepsi birer diktatörlüktü. Bir diktatörlüğün iç ya da dış nedenler ile yıkılıp dağılması kaçınılmazdır ama bugüne kadar yıkılıp dağılan herhangi bir demokrasi hiç olmamıştır. Türkiye de demokrasi olmaya devam ettiği müddetçe yıkılmayacak, bölünüp parçalanmayacaktır.
İkinci olarak Türkiye bir NATO ülkesidir! Bugüne kadar yıkılan ya da dağılan ülkelerin hepsi SSCB ve Rusya vesayeti altında olan diktatörlüklerdi.
90’larda SSCB ile beraber bu ülkelerin hepsi dağıldı, rejimleri değişti ve bir kısmı da toprak bütünlüğünü koruyamayarak bölündü. Irak, Libya ve son olarak Suriye bunların önde gelenleridir. Amma velakin bölünüp parçalanan herhangi bir NATO üyesi ülke yoktur!
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İsmet Paşa’nın ülkeyi çok partili bir demokrasiye dönüştürme ve özgür dünyanın yanında konumlandırma gayretinin kıymetini şimdi anlıyorsunuz değil mi?
Koskoca SSCB bile bölündü parçalandı ama Mustafa Kemal Atatürk ve yoldaşları tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti yüz yıldır dimdik ayakta duruyor.
Tamam, ciddi iktisadi ve siyasi sorunlarımız var ama ben eminim ki Türkiye bu sorunlarını aşmayı başaracak ve bir demokrasi ülkesi olarak yoluna devam edecektir.
Birtakım Avrasyacı zevat en büyük tehdit bize Batı’dan ve NATO’dan geliyor, Türkiye rotasını Avrasya’ya çevirmeli NATO ve özgür dünyadan kopup Rusya, İran, Çin gibi ülkelerle birlikte hareket etmeli diye yaygara koparıyor. Aman diyeyim onların yolu yol değildir, onların yoluna girersek bizimde sonumuz Rusya güdümündeki Libya, Irak ve Suriye’ye dönecektir.
Dolayısı ile Türkiye’yi sırf coğrafi yakınlığından ötürü Irak, Suriye ya da Libya ile kıyaslamak doğru ve mantıklı değildir sizi böyle propagandalar ile kandırmaya çalışanlara hiç itibar etmeyin derim.
Peki, tamam anladık sırada Türkiye yok ama öyleyse kim var?
Lafı uzatmadan söyleyeyim sırada İran var…
İran nükleer silah sahibi olmadan dağıtılacak, İran’da hüküm süren teokratik diktatörlük rejimi yıkılacak, İran halkı özgürleşecek ve İran’a da demokrasi gelecek.
Şunu açık ve net olarak söyleyeyim İran’a demokrasi gelmeden bölgemizde barış ve sükûn sağlanamaz, bölge halkının refahı artamaz.
Görüldüğü gibi son birkaç ayda yaşananlar bölgede İran hâkimiyetini önemli ölçüde kırdı muhtemelen Irak’ta bulunan Haşti Şabi (Türkçe adıyla Halk Seferberlik Güçleri) gibi paramiliter uzantılar da tamamen yok edilecek.
Özellikle hatırlatayım İsrail, 24 Ekim 2024 tarihinde 100 uçak ile saldırmıştı! Dahası İsrail, saldırıdan birkaç saat önce İran'a neyin ve nerelerin hedef alınacağını bildirmiş ve İran'ı karşılık vermemesi konusunda da uyarmıştı.
İran bu tehdide boyun eğdi hava sahasına giren 100 İsrail uçağı tek bir kayıp bile vermeden üslerine döndü değil mi? İki ülkenin hava kuvvetleri ve silah teknolojileri arasındaki muazzam güç farkını görüyor musunuz?
Benzer bir şekilde Suriye’de de İsrail hava kuvvetleri 500’den fazla saldırı ile Suriye’nin tüm askerî gücünü yok etti ama bu sırada karşı ateş bile açılamadı.
Evet, bundan sonra sıra İran’da, İran’daki teokratik rejim yıkılacak bu noktada İran toprak bütünlüğünü sağlayabilir mi? Bunu da bekleyip göreceğiz.
Fakat işler bu noktada da durmayacak, tabiri caizse “turpun büyüğü heybede.”
Bir sonraki aşamada sıra Putin ve onun kurduğu faşist rejime gelecek.
Rusya’daki faşist rejim de yıkılacak. Putin eğer bir suikasta kurban gitmezse büyük bir olasılıkla devrildikten sonra asılacak ve Rusya Federasyonu da aynı SSCB gibi bölünecek bu kaçınılmaz bir son.
Keşke Putin de İsmet Paşa kadar akıllı ve öngörülü olsaydı da Rusya’ya demokrasiyi getirebilseydi.