Sınır ötesi değil okyanus ötesi!
Bugün Türk kamuoyu, PKK saldırılarına göre yön kazanıyor. Herkes “sınır ötesi operasyon” diyor. Hatta sınır ötesi operasyonu referanduma sunmak gibi parlak fikirler ileri sürenler de var! Kimileri de hemen Irak’a girmekten yana!
Peki ama Türkiye PKK ile mi mücadele ediyor, yoksa hem kendi içinde yuvalanmış hem de Irak’ı fiilen kontrol eden ABD ile mi?
***
Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye teslim edildiği zaman da Türk kamuoyunda bir rüzgâr esmişti. Ardından Ecevit’in DSP’si seçimlerde birinci parti olmuştu. Fakat milli-ulusal söylemlerle iktidar olan 57. hükümet, Türkiye açısından çok ağır sonuçları olacak teslimiyet anlaşmalarını imzaladı! Yani öyle göründüğü gibi milli bir hükümet olamadı.
AKP hükümetlerinin de ABD ve AB’ye tam teslimiyet içinde hareket ettiği inkâr edilemez bir gerçek.
Son saldırıların, taban kaybetmekte olan PKK’nın yeniden silahlı propaganda yöntemine başvurması olduğunu söyleyenler de var!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bu görüşte:
“Güneydoğu’ya gerçekleştirdiğim gezide, bunların terör örgütünün son çırpınışları olduğunu gördüm. Silahlı Kuvvetlerimizin gücü yerindedir ve duruma hâkimdir. Kollektif bir olaydan ziyade terör örgütünün içindeki münferit bir olay gibi görünüyor. Bu tip bir hadisenin meydana gelmesi, terör örgütünün güçlü olduğu anlamına gelmez. Gereken her şey yapılacak.”
Fakat, PKK’yı silahlandırdığı artık kesin olan ABD’nin, Türkiye’yi sınır ötesi harekata yönlendirmek istediği ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir.
Amerikan ordu depolarından çıkan C-4 ve A-4 gibi patlayıcılar bir süredir Türkiye’nin her köşesinde PKK tarafından kullanılıyordu zaten. Demek ki, PKK artık alenen ABD himayesindedir. Bu nasıl son çırpınış oluyor?
***
Bir taraftan PKK silahlandırılırken, diğer taraftan peşmerge ordusu da kuruldu.
Ayrıca, Irak Müslüman Âlimler Heyeti, Kuzey Irak’taki Kürtlerin, mevcut peşmerge güçlerinin dışında ABD destekli, Musul ve Kerkük’te görev alacak yeni bir silahlı grup oluşturduğunu açıkladı.
Kürt silahlı grubun, Sünni ve Türkmen ağırlıklı Kerkük ve Musul’da ilim adamlarına, dini otoritelere ve aşiret reislerine yönelik suikast planları içinde olduğunu vurgulayan heyet, bu milis gücünün ülkedeki diğer direniş unsurları arasında da fitne çıkarmaya çalıştığını ve katliamlar planladığını ifade ediyor.
***
Türkiye ekonomik olarak işgal edilmiş bir durumda ve sıcak para ile ayakta dururken, Amerika’dan aldığı silahlarla, Irak ve İran’dan aldığı petrolle ABD’ye karşı mı savaşacak? PKK saldırıları, ABD’nin bölgeyi karıştırmak, kaosa sürüklemek ve belirleyici olmak için düğmeye basması değil midir?
Olaylar, İsrail’in İncirlik üssünden havalanan ABD uçaklarının da yardımı ile Türk hava sahası üzerinden Suriye’ye saldırması ile hız kazandı biliyorsunuz.
Böyle bir ortamda ABD’nin Türkiye’nin Ermenilere soykırım yaptığı iddiasını resmi karar haline getirmesi için Yahudi lobisinin girişimi de unutulmamalıdır.
İran’a yönelik muhtemel ABD saldırısına destek vermeyen Türkiye; “Gerekeni yapmazsan, başına büyük belalar açarım” diye tehdit edilmektedir.
Bu sebeple, Irak’a müdahale edilecekse, Amerika’nın belirlediği, PKK’nın mecbur ettiği bir zamanda değil, Türk’ün seçtiği zamanda edilmelidir.
Çünkü söz konusu olan sınır ötesi değil okyanus ötesi bir operasyondur!