Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Şiddet

Kadına şiddet, çocuğa şiddet, çalışana şiddet, tabiat ve kültür varlıklarına şiddet… Televizyonlardan her gün şiddet haberleri izliyoruz. Filmlerdeki şiddet sahneleri de gözlerimizin içine sokuluyor. İçki kadehlerini ve eldeki sigaraları buzlayan sistem kanlı bıçaklı şiddet sahnelerine izin veriyor.

Millî Düşünce Merkezinin bir sempozyumunda her türlü şiddet ele alınacak. Din, eğitim ve psikoloji boyutlarıyla şiddet masaya yatırılacak. Ankara Büyükşehir Belediyesi ile birlikte hazırlanan toplantı 8-9 Ekim 2022 tarihlerinde Ankara''da yapılacak. Toplantının Düzenleme Kurulu, Millî Düşünce Merkezi ile Büyükşehir Belediyesi''nin konuya duyarlı kadınlarından oluşuyor.

Kadına şiddet ne Türk kültüründe vardır, ne de Müslümanlıkta. Eski Türklerde katun (kraliçe) kağanın yanında otururdu. Türkleri Çin tutsaklığından kurtaran İlteriş Kağanı Tanrı, İlbilge Katunla birlikte yükseltmişti. Köl Tigin, erlik adını, umaya benzeyen annesinin talihi sayesinde almıştı.  

Dinimizin esası sevgidir; insana ve tabiata iyi muameledir. Bunun dışındaki yorumlar, Müslümanlığın ruhuyla uyuşmaz. Allah, iyiliği ve kötülüklerden uzak durmayı emretmiyor mu? Her Cuma hutbesinde imam bu ayeti okumuyor mu? Öyleyse iyi bir Müslüman iyi bir insandır aslında. Eşine, çocuklarına, komşularına iyi muamele eden insandır. Tarihimiz bunun sayısız örnekleriyle doludur. Tabii aksi örnekler de çoktur ama biz iyiliği esas almak durumundayız.

Şunun bunun emrinde olan yöneticiler var ama Tanrıya şükür hâlâ kendi irademize sahip durumdayız. Bunun değerini bilmeliyiz. Hür irade, insanın en büyük değerlerinden biridir. Başı dik olmak, başkasına bağımlı olmamak, kişinin kendisini insan olarak hissetmesinin temelidir. Başka bir deyişle insan olabilmenin şartı, irade hürriyetine sahip olmaktır.

Özgür insan, başkasının özgürlüğüne ve insanlık haklarına da saygı duyan insandır. Başı dik, özgür bir insan aslında kendinden emindir ve eski tabirle mutmaindir. Mutmain, "tatmin olmuş" demektir. Hayatta edindiklerini yeterli bulmuş, onlarla tatmin olmuş, mutlu olmuş insan demektir mutmain. Ne kadar malı olursa olsun, ne kadar makamı olursa olsun doymayan insan mutlu da olamaz, iyi bir insan da olamaz. Böyle insanlar daha fazlasını elde etmek için şiddete de eğilimli olurlar. "Daha fazla"nın içinde sadece, mal, para, makam, mevki yoktur. Daha fazla bencillik, daha fazla otorite, daha fazla güç gösterisi vardır.

Sempozyumda şiddetin psikolojik yanı da incelenirken şüphesiz bunlar üzerinde de durulacaktır. Çözüm yolları da var programda. Elbette çözümün esası, insanı insan yapan değerleri insana kazandırabilmekten geçer. Bu da eğitim ve kültür yoluyla olacaktır. Itrî''nin "… ne desem lâf değil" diye başlayan yürük semaisini veya Vivaldi''nin Dört Mevsim''ini kendinden geçerek dinleyen insan şiddete eğilim duyabilir mi? Yahya Kemal''in "Zil, şal ve gül…" diye başlayan şiirinde, dilimizin bestesini, İspanya''daki zil sesini, raksın ahengini hisseden insan, insanlığın yarattığı kültür eserlerine şiddet uygulayabilir mi?

Söze "yemezler…" diye başlamayan, "cibilliyetsiz…" diye devam etmeyen insanlarca yönetilen bir toplum hiç şüphesiz şiddetten de uzak durmaya çalışır.

Sempozyum hakkında daha fazla bilgi için Millî Düşünce Merkezi''nin Sempozyumlar bölümü tıklanmalıdır.

Yarın bir sempozyum daha başlıyor: 1. Uluslar Arası Türk Kültürü Araştırmaları Sempozyumu. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü ile Keçiören Belediyesi''nin birlikte düzenlediği sempozyumun açılışı, 3 Ekim 2022 Pazartesi günü, saat 10''da Keçiören''deki Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi''nde olacak.

Yazarın Diğer Yazıları