Sergen Yalçın'ın ikide bir nereye kaybolduğunu Şerafettin Tilki ortaya çıkardı. Atlıyor özel uçağa gidip geliyor kaşla göz arasında
Can çıkar, huy çıkmaz demiş atalarımız.
Bunlar öyle uydurulmuş sözler değil. Yaşanmışlık ile test edilmiş yerinde gerçekler.
Sergen Yalçın kulisi gelince, bu söz aklıma kazındı adeta. Malum Sergen hoca Antalyaspor ile anlaştı. Oynattığı futbol, aldığı sonuçlar ortada.
Özetle kan uyumu var.
Sergen hoca, seyahat etmeyi pek sevmez.
Konu Casino olunca dur, durak dinlemez. At yarışı ve Casino oyunlarına meraklı mı meraklı. Antalya bu hobi için on numaralık lokasyon. Her fırsatta atlıyor uçağa. Geçiyor Lefkoşa üstünden Girne’ye. Öyle ki, kendine tahsis edilen özel araç ve otel odası bile var.
Antalya- Lefkoşa arası tarifeli uçak da çok. Sıkıntı yok. Yol da yakın.
Daha ne olsun.
Antep’de görev yaptığı dönem bu kentimizden Kıbrıs’a sefer yoktu. Allah’tan başkan İbrahim Kızıl’ın kardeşi Mustafa vardı! Takkk özel uçak. Git, oyna ve dön taktiği uygulanıyordu. Elbette bu yetmediği için sıkıntılar oldu. Gözler doldu!
Hocanın bir de Karadağ macerası var ki. Beşiktaş’ın başında iken büyük kayıp verdiğini bilmeyen yok. Avrupa arenasında pek şansı da yok. Aynı futbolu gibi. Olsaydı Bayern Münih’de oynardı. O dönem Almanlar araştırmış, bu özel hobileri yüzünden transferden keskin U dönüşü yapmışlardı.
Kıbrıs’da durum nasıl diye merak ediyorsunuzdur.
Minik Serçeme sordum. ‘başabaş’ demekle yetindi. Ne şiş yanmış, ne kebap durumları..
Antalya’ya gideli İstanbul güzergahını unutan başarılı hoca, bu rahatlık içinde güney ekibini başarıya sürükler.
Yüksek şekeri; stresin daha da artırdığı bilimsel olarak kanıtlanmış. Şeker rahatsızlığı olan hocanın en büyük hobisi ile, maç ve idman stresini üstünden rahatça atması büyük avantaj. Farklı teklifler alan hocanın, Antalya’yı seçmesi de konum ile direk bağlantılı.
Vallahi hoca akıl küpü. Hem saha da, hem de saha dışında soyadım gibi ‘Tilki’ maşallah!.
Bu rahatlık Galatasaray maçına nasıl yansır bilmiyorum. Tek bildiğim konu Sergen Yalçın ise, orada imkansız diye bir şey yoktur.
Konuya dair sanat dünyasından örnek verelim. Hocanın yakın masa arkadaşları; Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç. Her ikisi de, servet sayılabilecek kayıplar yaşadılar. Sergen hoca daha farklı. Servet kazanmasa da, kaybetmemiş de. Hani yenemiyorsan, yenilme taktiği içinde olmuş hep.
Kendisini canı yürekten tebrik edip, her alanda başarılar temenni ediyorum.
İyi ki, varsın Sergen hocam. Yılmaz Vural’ın kıskanmasına takılma!..