Meğer Beşiktaş kazanı fena halde kaynıyormuş.
Şöyle geçerken bir uğradım. Aman Allahım aman. Ne yaman konular çıktı.
Kadıköy vapurunu beklerken pat haber ayağıma gelmez mi!
Haber olsun da, çamurdan olsun! Mevlana gibi. Gel, yine de gel. İster gizli, ister saklı. Haber ol gel...
Malumunuz Talisca transferi her dönem masada. Tam ateşi düşüyor derken, patladı. Pik yaptı.
Şenol Güneş, antrenman sahasında takımı takip eden habercilere açıklamalarda bulundu.
Dedi ki; "Talisca ile konuştum. O da burayı özlemiş. Ama kendisi on alıyor. Böyle oyuncunun bonservisi 2-2.5 katı olur."
Elbette bu olayını özeti idi. Ya da bir gaz alma taktiği. Acaba başka neler konuşulmuştu? İki muhabir. Biri TV yorumcusu diğeri bir hayli tecrübeli gazeteci. Başkan Çebi ve Kocadağ’a sordular. Tatmin edici cevap alamadılar. İkisi de söz birliği etmişçesine, "Konuşmayı yapan hoca. Ona sorun. Zaten açıkladı" türünden cevaplarla olayı geçiştirdiler.
Amma unuttukları biri vardı.
Bendeniz.
Bildiğiniz şarkıcı Bendeniz değil! Lütfen karıştırmayalım.
Ben..
Yer Ümraniye. Güneş, tercüman Halil Yazıcıoğlu’nu çağırıyor. Yanında Mehmet Kulaksızoğlu ve Burak Yılmaz da var.
Güneş, Talisca’yı görüntülü arattırıyor.
Peki neden görüntülü arattırıyor ve yanında şahit bulunduruyor? Çünkü bir önceki konuşmada kandırılmış da ondan.
Hani İstanbul’a gelip sağlık kontrolü sonrası geri gönderilen Lyanco var ya.
İşte bu arkadaş gelmeden bir kaç gün onca onu arıyor hoca. Konuşuyor hoca. Her şey yolunda. Düşünceler örtüşüyor. Konu yönetime iletiliyor.
Şimdi sıkı durun.
Yöneticiler sonra da Londra'ya gidip oyuncuyla görüşüyorlar.
Güneş'in kendisiyle telefonda görüştüğünü hatırlatıyorlar.
Lyanco diyor ki; "Ben öyle biri ile hiç telefon görüşmesi yapmadım. Sanırım menacerim, benim telefonuma cevap vermiş."
Olaya bakın olaya..
Oyuncunun temsilcisi meğer hocayı telefonda işletmiş. "Ben Lyanco" diye konuşmuş. Şenol hoca da konuşmuş da konuşmuş.
Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim.
İşte hoca bu yüzden Talisca ile konuşurken işi garantiye almış. Hem görüntülü aramış, hem de yanına şahitleri almış.
Görüntülü aradığı Talisca’ya hal hatır soruyor. Ardından transfer gündeme geliyor.
Güneş, “Taraftar, bizler, yönetim seni tekrardan aramızda görmek isteriz. Medyada tek gündem sensin. Oyuncu karakterini ve yeteneklerini özledik" diyor.
Brezilyalı gülerek cevap veriyor:
"Ben de İstanbul, Beşiktaş, stadı ve seyircileri aynı şekilde özledim. Ancak kontratım uzatıldı. Geri dönüp dönmemek benim elimde değil. Kaldı ki, Arabistan bir çok üst seviye oyuncu gelmesi için büyük maddi destek veriyor. Benzer olayı Çin’de de yaşadım. Ayrıca sadece kulüp hoca ve başkanı degil, daha üst seviyede yetkililer karar veriyor.”
Şenol hoca bu dayanamayıp yıllık net kazancını soruyor.
Talisca yine gülüyor. 10.5 milyon euro garanti ücret ve artı bonuslar olduğunu belirtiyor.
Güneş, "Kiralamaya bile 7-8 milyon isterler. Bonservis 30-35 milyon euro talep ederler. Nerede ise bizim bütçenin tamamı. Bu şartlarda seni alsak, 45-50 milyon arası. Takımın toplam yıllık maliyetine eş değer" diyor.
Güneş umudu kesince konuyu Arabistan ligine, Ronaldo ve Benzema’ya getiriyor. 1 saat 27 dakika sürüyor futbol muhabbeti.
Kapatmaya yakın asıl bomba Talisca’dan gelmez mi:
“Hoca, bu ülke sadece futbolcu transfer etmiyor. Benim dönüşüm imkansız gibi. Ama siz çok daha kolay şekilde bu lige gelebilirsiniz…’
Gülme sırası bu kez Güneş de. “Bak bu da olabilir. Hiç düşünmemiştim. Eğer teklif gelirse tekrar seni arayıp ayrıntı alırım. Bir de bakmışsın birlikte ya da rakip takımlarda çalışmış oluruz. Ama ben senin kadar kazanamam. Yine de, senin ücretinin yarısını verseler tamam derim” cevabı ile çok özel görüşme sonlanıyor..
Aslında ayrı yazı konusu idi. Ancak Beşiktaş’tan, Kadıköy’e geçmem gerekiyor.
Onana.. Transferi konusunda meğer Güneş ile yönetim ters düşmüş. Güneş, ofansif yönü kuvvetli oyuncuya öncelik verilmesini istemiş. Görevden ayrılan Ceyhun Kazancı ve yönetim Onana transferini bitirmiş. O bölgede, Salih, Amir ve Necip’in görev yapabildiğini belirten Güneş küplere binmiş. Bu yüzden siyahi oyuncuya soğuk bakıyor. Bakalım bu soğuk hava etkisi, ne tür fırtınalar estirecek?
Onana bana gençliğimiz şarkısını hatırlatıyor.
Otilia’dan; O na na!
