Sempozyumunda Atatürk’e saldırı

Rize’nin Fındıklı İlçesinde, CHP’nin düzenlediği sempozyumda, güya insan hakları derneği yöneticisi olan, ama her nedense 40-45 yıldır Türkiye’nin başına bela olan PKK’yı hiç eleştirmeyen Akın Birdal denilen adam hem Atatürk’e ve hem de onun ilk Muhafız Alayı kumandanı olan Milis Yarbay Topal Osman Ağa’ya hakaret edip ağır suçlamalarda bulunmuş. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu çek-senet mafyasına benzeten bu adam, İpsiz Recep’in memleketi Rize’de Millî Mücadeleye iftiralar atıyor ve bunu da sözüm ona “Atatürk’ün Partisiyiz” diye ortalıkta dolaşanların mekânında yapıyor.

Ne bitmez tükenmez kinmiş arkadaş. Hangi iftiraya cevap vereceğimizi şaşırıyoruz.

Öncelikle herkes şunları bir kenara not alsın lütfen.

1. Millî Mücadele başlamazdan evvel ta en başından Trablus Savaşına giden Enver Paşa ve Mustafa Kemal dahil herkes İttihatçıydı.

2. Bu ilk çekirdek kadro, aynı zamanda İttihatçıların “Fedai” gurubunu oluşturuyordu. Yani “Söz konusu vatansa, gerisini teferruat” sayan kimselerdi. Kısaca onlar “adanmışlar” dı.

3. Birdal denilen iftiracı, Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’i Osman Ağa’nın öldürdüğünü, yani bilinen ezberi tekrarlıyor. Ali Şükrü Bey, Osmanlı Devleti’nin son Sadrazamlarından İttihatçıların büyük lideri Talat Paşa’nın ekibindendi. Talat Paşa, Millî Mücadeleyi, kendisine bağlı adamlarıyla destekliyordu. Nitekim Teşkilat-ı Mahsusa’dan sonra kurulan Karakol Cemiyetini onun adamları kurdu. İstanbul’dan Ankara’ya geçen bütün silah, asker, cephane ve gizli bilgiyi bu istihbarat örgütü sağlıyordu.

4. Hem Talat Paşa ve hem de Enver Paşa, bir taraftan Milli Mücadele’yi destekliyorlar ama öte yandan da başarılı olması halinde işin başına geçmek istedikleri için aralarında çekişiyorlardı.

5. Akın Birdal’ın iftirasında olduğu gibi Osman Ağa, Ermeni tehcirinde katliam yapmadı. Kendisinden kurtulmak isteyen Rum Pontus ve Ermeni çeteleri, tehciri fırsat bilerek, kendileri öldüremedikleri Osman Ağa’yı, devlete öldürtme yolunu seçtiler. Bu sebeple sürekli yalanlarla şikâyet ettiler. Osman Ağa, istedikleri gibi idama mahkûm edilmiş ve tam amaçlarına ulaşacaklarken masumiyeti anlaşıldı ve affedildi.

6. Tıpkı, Millî Mücadele döneminde Rum Pontus ve Ermeni Hınçak vb. teşkilatların yaptığı gibi Osman Ağa’dan şikayetçi olmayı sürdüren Akın Birdal ve benzerleri, bilmeli ki, ne Osman Ağa ve ne de diğer gönüllü çeteler, Rum ve Ermeni halkını öldürmedi. Ermeni ve Rum çetelerine ise göz açtırmadılar.

7. Başta Rize’nin medarı iftiharı İpsiz Recep olmak üzere, Doğu Karadeniz’deki tüm çeteleri, dönemin istihbarat örgütü Teşkilat-ı Mahsusa örgütledi ve önce Ruslara, sonra da Millî Mücadele döneminde Rum Ermeni çetelerine karşı vatanı savundular. Ardından Sakarya savaşana katıldılar. Osman Ağa, gençliğinden itibaren İttihatçıydı. Teşkilat, onu tüm operasyonlarda yetkili kılmıştı. Aynı zamanda, Teşkilat-ı Mahsusa’nın Doğu Karadeniz’de “Milli Müdafaa” örgütlenmesini organize etmesi için görevlendirilen en güçlü adamlarından biriydi. Osman Ağa güçlü adamdı. Giresun Belediye başkanıydı. Başarılı operasyonları yönetmişti.

Yunan tezlerini savunan Akın Birdal gibiler, Osman Ağa’nın ve diğerlerinin Rumlara katliam yaptığı yalanını sürekli tekrarlayarak, Ermeni tehcir meselesi gibi bir Rum katliamı sorunu yaratmak istemektedirler. Çünkü bu yalan, Millî mücadele döneminde Rum Ortadoks kiliselerinin temel stratejisiydi. Trabzon Metropoliti Hrisantos, Samsun Metropoliti Eftimos, Amasya Metropoliti Yerasimos bölgenin organizatörüydü. Hepsi Fener Rum Patrikhanesi başkanlığında Etniki Eterya adıyla örgütlenmiş, tüm doğu Karadeniz’de bir Pontus devleti kurulmasına çalışıyorlardı. Kordos Komitesiyle Rusya’dan Karadeniz’e Rum göçü taşımaktaydılar. Haliyle milli güçler de bunlara karşı savaşıyordu. İşte bu savaş sırasında yapılan baskınları “katliam” olarak anlatıyorlar.

8. Ali Şükrü Bey’i Osman Ağa öldürmedi. İkisi de milliyetçi, muhafazakâr ve ikisi de Çepni Türk Boyundandır. Ali Şükrü Beyle aralarında siyasi görüş farkları olduğu söylenebilir. Ali Şükrü Bey’i Osman Ağa’nın adamlarından Mustafa Kaptan evine çağırmış ve fakat planı yapan İsmail Hakkı Tekçe’nin adamlarıdır.

9. Osman Ağa Çankaya Köşküne saldırmamış, tam tersine, Köşke saldırı yapıldığı zannıyla ateş açmış, bu sırada yaralanmış ve sonra karşısında İsmail Tekçe’nin askerleri olduğunu görünce teslim olmuşsa da Atatürk’le görüşmesine izin verilmeden sedyede öldürülmüştür.

Bunun üzerin Tekçe, Osman Ağa’nın adamlarına (Giresun Gönüllü askerlere) uzun bir hendek kazdırmış, bunlardan 12’sini öldürtmüş gerisini öldürtecekken kendisine müdahale edilmiştir.

10. Daha sonra Giresun gönüllü Muhafız Birliği askerleri terhis edilip memleketlerine dönerken, Ali Şükrü olayı ile ilgili suçlanarak mahkemeye çağrılanlar da beraat etmiştir.

11. 19 Eylül 1919’da Atatürk Giresun’u ziyarete gelep, Giresun Belediyesini ziyaret ettiği sırada, Osman Ağa’nın küçük Oğlu Mustafa kendisine tanıtılmış ve Mustafa; “Babam nerede” diye sorunca, Atatürk ilk defa bu olayla ilgili ilk defa burada açıklama yapmış ve “Baban Cumhuriyet şehidi evladım” demiştir. Ayrıca, Atatürk’ü Giresun’a gelişinde Osman Ağa’nın büyük oğlu İsmail Bey karşılamıştır.

12. Son söz olarak şunu ekleyelim: Milli Mücadele’nin özünü ve daha pek çok olayı anlamak için, Birinci dünya Savaşı ve sonrasında Trabzon’da biçimlenen İttihatçı yapıyı, Teşkilt-ı Mahsusa’yı ve Enver Paşa’nın buradaki rolünü anlamak lazımdır.

Yazarın Diğer Yazıları