Şehit babası: Teröristleri dağda aramasınlar!
Sınır ötesi kara harekatının ilk gününde şehit olan Mehmetçiklerin memleketleri sayılırken, “Konya, Çanakkale, Çorum, Trabzon ve Diyarbakır’da yas var” sözleri aklıma ister istemez Atatürk’ün ünlü sözünü getirdi:
“Türk eli büyüktür. Her yeri dolduran Türk’tür ve her yeri aydınlatan Türk’ün yüzüdür. Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. Bu damarlar birbirini tanısın. Bu dediğim şey olduğu zaman, başka bir alem görülecek ve dünyaya hayret verecektir. Türk’ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacaktır.”
Biliyorum, şimdi bu sözü duyan bölücüler, hemen “asimilasyon” gibi “ırkçı rejim” gibi lafları akıllarına getirir! Fakat meselenin bambaşka bir boyutu var!
İşte Konyalı, Çanakkaleli, Çorumlu, Trabzonlu ve Diyarbakırlı beş genç, yani aynı cevherin damarları, aynı mücadele içinde şehit düştü! Bunun hiçbir anlamı yok mu?
***
Türk devletinin birliğini, bütünlüğünü yok etmeyi hedef almış olan bölücüleri bir kenara bırakalım. Onların ikna olması için ancak şok geçirmeleri gerekir! Çocuk yaşlarından itibaren devlete karşı şartlandırılmış ve bu yönde eğitilmiş insanlardan başka türlü düşünmesini bekleyemezsiniz.
Önemsediğim nokta şu ki, Atatürk, milletler, hatta insanlık tarihi üzerinde çok önemli bilgilere sahipti ve onun teorileri, bugünün bilimsel araştırmaları ile doğrulandıkça sözlerinin kıymeti daha iyi anlaşılıyor. Mayaları araştırmak için akrabası Tahsin Bey’i Meksika’ya Büyükelçi olarak gönderen oydu. Tahsin Bey, Mayalar içinde bir grubun halen Türkçe isimler kullandığını tespit ederek bir kitap çapında değerlendirme yaptı. Mayatepek soyadı da, araştırmaları sırasında tespit ettiği bölgedeki bir tepenin adından geliyordu. Soyadını, bu araştırmadan çıkarıp Atatürk vermişti.
Aradan 70 yıl geçtikten sonra Namık Kemal Zeybek, Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı iken, Türk bilim adamı İsmail Doğan’ı yeniden bölgeye gönderdi. Ve Atatürk’ün başlattığı araştırmayı tamamlamasını istedi.
Yrd. Doç. Dr. İsmail Doğan, Meksika’da ve Guatemala’da araştırmalar yaptı, “Mayalar ve Türklük” eserini ortala çıkardı. Tam Mayalar ve Türklük kitabı elimdeydi ki, “Yakut Türkleri ile Mayaların akrabalığı DNA testleri ile ispatlandı” haberi geçti!
Konumuza dönerek soralım; Atatürk bu bilimsel bilgiye nasıl ulaşmıştı? Evet okuyarak ama Türklük onun için öyle bir aşktı ki sözde bilim adamlarının gülüp geçtiği verilere o sezgisi ile vakıf oluyordu.
Düşünün ki, Asya’nın kuzey doğusundaki Yakut Türkleri ile Orta Amerika’da ve Meksika’daki Mayalar akraba çıkıyor ama en az bin yıldır, Afganistan’dan Anadolu’ya uzanan topraklarda binlerce yıldır birlikte yaşayan insanlar arasına ayrılık tohumları ekiliyor! Ve bu ayrılıkçılıktan bir terör örgütü çıkarılarak, Türkiye’nin istikrarsızlaştırılmasında kullanılıyor.
Atatürk, “Bu damarlar birbirini tanısın” diyordu ama ondan sonraki liderlerimizin çoğu, milletin birliği yönünde hareket edeceklerine, ayrılığına hizmet ettiler. Milli kimliği zedelediler. Etnik ve dini değerleri, siyasete alet ettiler!
***
İşte şehit jandarma komando er İbrahim Gedik’in Erzurumlu babası 70 yaşındaki Abdurrahman Gedik yerleştikleri Trabzon’da basın mensuplarına bu sebeple, “Eğer ihtiyaç olursa 2 oğlumla birlikte biz de seve seve gideriz. Ancak bazı milletvekillerinin, Meclis’te çıkıp, Türkiye’ye laf atmaları bana çok koyuyor. Ben o çocuğu yetiştirdim ama bir de bana sorun. Aç gezdim, çocuğumu tok gönderdim askere. Yine de vatan sağolsun. Dağda aramasınlar teröristleri” diyor.
Nerede arasınlar? Milleti bölen söylem sahiplerinde arasınlar, birleştirenlerde değil!