Seferberlik ilân edilmeli!
Türk Silâhlı Kuvvetlerine yönelik PKK saldırılarından sonra, Hürriyet’te Ertuğrul Özkök, Genelkurmay Başkanı tarafından önemsenen mesajını manşete çıkardı.
Özkök, “Artık Barzani’ye son defa şu mesaj verilmeli: Ya komşumuz olacaksın, ya hedefimiz” demişti.
Özkök’ün nakline göre Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, kendisine bu mesajdan dolayı, “Bugünkü yazınız çok önemli ve anlamlı. Takdir bana düşmez ama teşhis budur” dedi.
Eğer teşhis bu ise anlamı, Türkiye’nin Barzani’nin kurduğu kukla devleti tanımasıdır! Mesajdan bu anlam çıkıyor.
PKK’ya verilen rol de Barzani ve Talabani’ye zaman ve zemin kazandırmaktı ki teröristbaşı, “Ben tarihi rolümü oynadım” diyerek bunu itiraf etmişti.
“Barzani komşumuz olacak” başka ne
anlama gelir?
Genelkurmay Başkanı, bu konuda bütün basına bir açıklama yaparsa gerçekte ne düşündüğünü, Türk halkı, Ertuğrul Özkök’ten değil, kendisinden öğrenmiş olur.
* * *
Konu ile ilgili bu değerlendirmeyi yazmaya hazırlanırken mektuplara baktım. Bülent Esinoğlu, “Bu öneri aslında Amerika’nın önerisidir. ’Irak’ın kuzeyinde meydana gelen oluşumu kabul edin, hamisi olun, biz de size PKK’nın yok edilmesinde yardımcı olalım’ diyorlar. Bu, sorunun en kötü çözümüdür. Aslında çözüm de değildir. Amerika’nın zaman kazanmasıdır. Türkiye’nin kaybetmesidir” diyor ve ekliyor:
“Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizm Türkiye’ye karşı Doğuda Ermenileri kışkırtmış, Batıda Yunanistan’ı üzerimize salmıştı. Bu defa, Amerika/AB Irak’ın kuzeyinde oluşturduğu gücü bize karşı kullanmak istiyor. O zaman Osmanlı ordusuna silah bıraktırmışlardı. Bugün ordumuz var ama burnunu sürtmek, çuval hadisesinde sembolik olarak yaptığını bu kez fiziki olarak uygulamak istiyorlar.
Amerika’nın dediği şudur; ’ya kukla devleti tanıyın, ya da sizinle savaşacağım.’
En kötü harekat, ABD’nin müsaade ettiği kadar harekattır.
Amerika’nın istediği bir zamanda Amerika ile savaşmamalıyız. Bizim tayin ettiğimiz bir zamanda Amerika ile savaşmalıyız. Bunun için de cephe gerisini hızla hazırlamalıyız.
Birinci iş, ’seferberlik’ ilân etmeliyiz.”
Seferberlik çağrısını, son olarak seçimden önce biz de yapmış ve bunun için 10’uncu Cumhurbaşkanı Sezer’i göreve davet etmiştik.
İç savaş çıkarsa bundan kim faydalanır?
Bir okurum ise “ABD ile ortak operasyondan söz eden bir başbakanımız var” diyor.
Öyle ya PKK adı altında Türkiye’ye saldıran ABD ve İsrail ise onlardan medet uman ve PKK’yı Meclis’e çağıran bir Başbakan Türkiye’nin başında nasıl kalabilir?
Bir başka mektupta ise şöyle deniliyor: “Türkiye’de iç savaş çıkarmak istiyorlar. Allah korusun, bundan kim faydalanır? Elbette İsrail. Çünkü, Arz-ı Mevud (Vaadedilmiş Topraklar) hedefinin son aşaması için Türkiye’nin bölünmesi gerekiyor. Ortadoğu’daki son gelişmelerden dolayı İsrail bayram ediyor. Uyanık olalım. Yangına körükle gitmeyelim.”
* * *
Daha saldırıları hangi istihbaratla ve teknolojiyle kimin desteklediği veya plânladığını bile kesin olarak bilmiyoruz! Barzani’nin desteği kesin de diğer güç ABD mi, İsrail mi, ikisi birden mi, yoksa Türkiye’yi ABD ile savaşa tutuşturarak kendisini kurtarmak isteyen başka bir güç mü?
Bu köşenin okurları “ABD’nin istediği zaman Irak’a girmek, işin başından yenilgiyi kabul etmek demektir” sözlerini 9 Ekim tarihinde ifade ettiğimizi hatırlayacaktır. Düşmanın veya kışkırtanın istediği zaman ve zeminde değil, kendi plânladığın zaman ve zeminde savaşacaksın! Bu da askeri dehasını bütün dünyanın kabul ettiği Mustafa Kemal Paşa’nın, giriştiği bütün savaşlarda başarılı olmasının en önemli sırrıdır.