Seçimde hile iddialarının dayanakları
Yaptığımız incelemeler sonunda, AKP’nin yüzde 47 oy oranına ulaşmasını, geniş kitlelerin kredi kartı borçları, muhalefet partilerinin iktidar alternatifi olamaması, “dindar cumhurbaşkanı” sloganı, bürokratik yapıya zaten tepkili olan kitlelerin 27 Nisan bildirisi ile AKP’ye itilmesi, kömür ve erzak dağıtımı gibi sebeplere bağlamıştık.
Fakat, Türkiye nüfusu açıklandıktan sonra anlaşıldı ki tam beş milyon seçmen kayıtlı değil! Yapılan hesaba göre, bu seçmenler de katılsa AKP’nin oy oranı yüzde 32 olurdu! Herhalde beş milyon seçmenden hiçbirinin AKP’ye oy vermeyeceğini varsayarak bu sonuca ulaşıyorlar.
* * *
Bu tartışmaların dışında, köşe yazarlarına ısrarla gönderilen bir mektup var. Ciddi bir iddia öne sürülüyor ama kimse iddia düzeyinde de olsa yayınlamıyor. İddia şu:
“22 Temmuz seçim sonuçlarını AKP de Erdoğan da beklemiyordu. Çünkü bu seçim sonuçlarını değiştirme sahtekârlığı, onlardan habersiz yapıldı. Fakat halk bu seçim sonucuna anketlerle psikolojik olarak hazırlandı.
Türkiye genelinde kayıtlı seçmen sayısının yüzde 25’i kadar oy, seçim bittiği andan itibaren ilk bir saat içinde merkez bilgisayarı üzerinden tamamen AKP’ye aktarıldı.
Ve AKP sayıma yüzde 25 oyla başlarken, diğerleri sıfır oyla başladı ve sonraki oylar normal dağılıma bırakıldı.
Bu yüzden AKP’nin gerçek oyları yüzde 47 değil yüzde 22, yüzde 28 arasındadır.
Bunun en büyük kanıtı da tüm YSK sonuçlarında hiçbir sandıkta AKP oyunun yüzde 25’in altına düşmemesidir.
Türkiye’nin her sandık bölgesinde dört kişiden en az birinin AKP’ye oy vermesi matematik olarak milyonda bir ihtimaldir.
Seçimden emperyalist güçlerin istediği sonuçlar çıktı, Türkiye’nin verdiği oylar değil !
* * *
Peki bu yüzde 25’e tekabül eden yaklaşık 7- 8 milyon oy nereden ortaya çıktı? Nüfus kütükleriyle seçmen kütükleri arasındaki 7 milyon farktan mı; yani muhalefet oylarının bir kısmının yok edilmesinden mi? Yoksa diğer partilerin oylarının seçimin ilk bir saatinde sıfırlanıp AKP’ye aktarılması ve diğer partiler yüzde 0 ile başlarken AKP’nin yüzde 25 ile başlamasından mı? Her ikisi de mümkün. Fakat bir gerçek var ki kesinlikle göz ardı edilemez; seçimin ilerleyen saatlerinde oyları düşen AKP’nin kaybetmesi imkansızdı. Çünkü ilk bir saatte yüzde 25’i garanti idi!
İşte hile de buradadır!
* * *
İlk seçim sonuçları gelmeye başladığı saat 17.30 civarında, onbeş yirmi dakikada bir görevli tarafından programa müdahale edildi ve AKP yüzde 25 oyla seçim yarışına başlarken diğerleri de yüzde 0 oyla başladı ve saat 6:00-6:30 arası o ana kadar alınan sonuçların Türkiye’nin yüzde 50’si olduğu ilân edildi. Bu ayarlamadan sonra AKP’nin oyları düşse de seçimi kaybetme ihtimali yoktu.
Plân AKP’nin en az 367 milletvekili çıkaracak kadar, yani Türkiye’nin en az yüzde 50 oyunu alabilecek şekilde yapıldı. İlerleyen saatlerde yeni bir müdahale yapılamadı ve buyüzden AKP’nin oyları düşmeye; CHP ve MHP’nin oyları yükselmeye başladı. GP ve DP’nin oyları da sıfırdan başladığından oyları yükselse bile artık yüzde 10 barajını aşma şansları yoktu.
* * *
CHP, MHP ve diğer partilerin oyları gerçekte bir buçuk katlarına yakındı.
Bu konuda tek izlenecek yol; Anayasa Mahkemesi’nin huzurunda tüm imzaları kontrol edilmiş sandık seçmen kağıtlarındaki seçmen sayılarının ve sandık seçim sonuçlarının YSK elektronik kayıtlarıyla tek tek karşılaştırılmasıdır.
YSK bunu yapabilir fakat yapmıyor.
Endişelendiğimiz nokta yakında birileri bu işin üzerine gidebilir ve gerçek ortaya çıkar diye merkeze getirilen sandık resmi belgelerinin ’elektronik kopyaları var’mazeretiyle imha yoluna gidilmesidir.”