Şaşırdık mı? Tabii ki hayır!

"Eğer ihtiyaç hâsıl olursa, eğer gerek duyulursa, Türkiye'nin millî ve tarihi çıkarlarını savunmak için, düne kadar hükümete verdiğimiz fiilî destek hukuki bir boyut alabilecektir" diye buyurdu Devlet Bahçeli... Şaşırdık mı? Hayır!..

AKP'nin 22 Mayıs'taki kurultayından sonra terörle mücadele tavsayabilirmiş, Türkiye zayıflayıp boşluğa düşebilirmiş... Bu değerlendirmelerle şimdiki durum nispeten olumlu bulunuyor... Peki şaşırdık mı? Kesinlikle hayır!..

'Düşük profilli bir Başbakan' ve 'zaafa düşmüş bir hükûmet'e tahammül edemezmişiz!.. Şayet 22 Mayıs'tan sonra böyle bir risk varsa, şimdiki statünün adı nedir, nasıl tanımlamalıyız? Bu değerlendirmeye şaşırdık mı? Yine hayır!..

"Biz asla bir vatan kaybetmek istemiyoruz. Bu itibarla güçlü bir iktidarın varlığını millî bir ödev olarak değerlendiriyoruz" diyor malûm konuşmasında Bahçeli... Bu iktidarla ilgili daha önceleri 'yıkım taşeronu' diyen de Bahçeli'ydi... Aradaki farka şaşırdık mı? Hayır!..

Devlet Bahçeli'nin "Hükümete verdiğimiz fiilî destek, hukuki bir boyut alabilecek" sözleri başkenti hareketlendirdi... Bu sözler anayasadaki "Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiği kesilir" maddesinin değiştirileceği, partili cumhurbaşkanının önünün açılacağı şeklinde yorumlanıyor... Bunun için Meclis'te MHP oylarına ihtiyaç var... Hukukî desteğin bu anlama geldiği ve Bahçeli'nin kapıyı araladığı öne sürülüyor... Peki Erdoğan'a Bahçeli tarafından bu yol verilirse şaşıracak mıyız? Şeddeli hayır!..

Bu tabloya bakarak, 1 Kasım'dan bu yana iktidar çevrelerinde ve havuz medyasında oluşan 'Bahçeli güzellemeleri'ne bu saatten sonra şaşırmaya devam edecek miyiz? Eh, buna da hayır!..

***

Şaşırmayacağız... Tıpkı Abdullah Gül için Cumhurbaşkanlığı hayale dönüşmüşken "Meclis'teki oturuma katılacağız" diyerek Gül'ün önünü bir anda açan o 'tılsımlı ses'e şaşırmadığımız gibi...

Şaşırmayacağız... 2010 referandumu kırılma noktalarından birisiydi... CHP'yle birlikte görüntünün milliyetçi/muhafazakâr coğrafyada ne tür tepkiler doğuracağı bilinmesine rağmen aynı kulvarda görüntüyle 'evet'in önüne kırmızı halı seren mantığa şaşırmadığımız gibi...

Şaşırmayacağız... Kendi adayını çıkararak, Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura taşıyacak bir hamle yapılabilecekken, CHP'yle ortak aday çıkararak Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığını birinci turda garantilemesine yol açan o 'strateji'ye şaşırmadığımız gibi...

Şaşırmayacağız... "Çankaya yokuşunda nefesin kesilir, gittiğin her yere gideceğim, nefesim ensende olacak" dedikten sonra, dediklerini yapmayan ve en sonunda Erdoğan'ın "Motor su kaynattı" sözüne katlanmak zorunda kalan iradeye şaşırmadığımız gibi...

Şaşırmayacağız... AKP iktidarı 7 Haziran akşamı tarihinin en derin çukuruna yuvarlanmışken, hiç gecikmeden aynı akşam 'erken seçim' startı vererek 1 Kasım'ın yolunu açan ve bir film gibi 5 aylık kampanyayla AKP'yi yeniden ve çok güçlü biçimde iktidara taşıyan o yüksek volümlü 'ültimatom'a şaşırmadığımız gibi...

***

Bütün bunlarda hep bilgelik arayan ve sürekli tevil yoluyla gerçeklerden kaçanlardan şimdi rica ediyoruz... 22 Mayıs'taki AKP kurultayında ne olursa, Türkiye şimdikinden geriye düşer? Şimdiki hükûmeti ve AKP'yi sonrakinden üstün kılan nedir?

Bu 'korkulası senaryo' gerçekleşir ve AKP zayıflarsa Bahçeli'nin sözünü ettiği o 'hukukî destek' nasıl sağlanacak? Anladık, 'terörle mücadele' işin kılıfı olacak olmasına da 'düşük profilli Başbakan'ın yerine destek olunacak modeli bir açıklayın da millet bilsin!.. Tabii 'zaafa düşmemiş hükûmet' tanımıyla birlikte!..

Söz... Yine şaşırmayacağız!..

Yazarın Diğer Yazıları