Sağlık hizmeti değil eziyet hizmeti
Sürücü ehliyetimi yenisiyle değiştirmem gerekiyordu.
Sağlık raporu almam söylendi.
Gittiğim aile hekimi sağlık verilerimi inceleyince “Yüksek göz tansiyonu ve kardiyolojik rahatsızlığınız var. Bu nedenle size rapor veremem. Bir hastanenin göz ve kardiyoloji polikliniklerine gidip rapor almalısınız” dedi.
Ankara 29 Mayıs Devlet Hastanesi’nden hem göz hem kardiyoloji için randevu aldım.
Göz randevuma birkaç gün kala cep telefonuma gelen mesajda “Randevunuz çalışma planında gelişen zorunlu değişiklik nedeniyle iptal edilmiştir” deniyordu.
Aynı hastaneden yeni bir randevu almak için harekete geçtiysem de mümkün olmadı bu. Haftalar sonrası için bile bütün randevular doluydu.
...
Neyse ki Kardiyoloji Polikliniği’ndeki randevumu iptal etmediler.
Ama orada yaşanan çile de bambaşkaydı.
Doktor muayenesinden önce yapılması zorunlu tansiyon ölçümü ve EKG çekimi için bir odaya girdim.
Çekimi yapacak erkek hemşire göreve yeni başlamış.
Başarısız üç denemenin ardından tansiyonumu ölçmeyi başardı.
Aynı hemşire EKG için ise elektrotları vücuda bir türlü doğru yerleştiremediği için sonuç alamadı.
Neyse ki birazdan tecrübeli bir hemşire hanım geldi ve elektrotları yerli yerine koyup çekimi yaptı.
Saatlerce bekledikten sonra Dr. Murat Güzel’in odasının üzerindeki ışıklı panoda “65 yaş öncelikli” kaydıyla ismim yazıldı.
Odaya girdim, genç doktoru selamladım.
Doktor nedense çok asabi görünüyordu.
Sert bir tonda “Ne var” diye sordu.
Aile hekimimin verdiği yazı ile az önce yaptırdığım tansiyon ölçümü ve EKG çekimi sonuçlarını gösteren kâğıdı uzattım “Aile hekimim buraya yönlendirdi. Sürücü ehliyetimi değiştirmem için kardiyolojiden rapor götürmem gerekiyormuş. Onun için gelmiştim” dedim.
Birden öfkelendi, el kol işaretleri yaparak “Bana niye geldin, heyet raporunu ben mi veriyorum! Ben kardiyologum. Git heyet raporu verilen yere başvur. Bak bir daha söylüyorum. Heyet raporunu kardiyolog mu verir? Ben kardiyologum” dedi.
Kalbimle ilgili bir sorunum olup olmadığını sormadı bile.
Tansiyon ve EKG sonuçlarına bakmadı.
Ultrason çekimi de yapmadı, kan tahlili de istemedi.
Şaşkın halde odadan çıktım.
...
Bu genç doktora “Soyadınız Güzel ama hastaya karşı tavrınız bunun tam tersi” demek isterdim, demedim.
“Muayeneye gelen hastaya ‘Ne var’ diye sorulmaz, ‘Geçmiş olsun, şikayetiniz nedir’ diye sormanız gerekir” demek isterdim, demedim.
“Siz galiba Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı’nın hasta kabul ve muayene protokollerini hiç okumadınız” demek isterdim, demedim.
“Bir dakikalık bir konuşma sırasında iki defa kardiyolog olduğunuzu öfkeyle ve üstüne basa basa söylemeniz kardiyolog olmanıza kendinizin de pek inanmadığını gösteriyor” demek isterdim, demedim.
“Bu hastaneye önceki gelişlerimde Burcu Uğurlu ve Tural Terzi gibi hastaya son derece nezaket ve şefkatle yaklaşan iki değerli kardiyolog tanımıştım. Kendinize o meslektaşlarınızı örnek almalısınız” demek isterdim, demedim.
Başhekim Doç. Dr. Dilek Dülger’in, hastanenizin çalışma ilkelerini açıklarken “Önce insan diye yola çıkıp saygılı, dürüst, güvenilir, güler yüzlü, yüksek kalitede sağlık hizmeti sunmak” dediğinden haberiniz yok galiba” demek isterdim, demedim.
“Sağlık hizmeti çok özeldir. İnsanı sevmezseniz doktorluğu da sevmezsiniz. Keşke kendinize başka bir meslek seçseydiniz” demek isterdim, demedim.
...
Peki, orada söylemediklerimi neden şimdi söylüyorum?
Hakkı üzerimde kalmasın Doktor Murat Güzel’in.
Hak ettiklerini bir şekilde söylemem gerekiyordu.