Sadece seçim değil bu bir referandum!
İç ve dış politikada çalkantılara sebep olan gelişmeler var. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener''in "Cumhurbaşkanı adayı değilim, Başbakan adayıyım" sözleri, "Millet İttifakı''nın planı belli oldu. Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olacak" diye yorumlandı ama bu çıkışla, parlamenter sisteme dönüş esas alındığına göre genel seçimler referandum niteliği taşıyacak. Millet İttifakı kazanırsa, tek adam yönetimiyle birlikte Tayyip Erdoğan dönemi sona erecek.
***
Erdoğan ise iç ve dış politikada ve ekonomideki tıkanmaya direnmeye çalışıyor. Askeri kargo uçağı ile iki zırhlı otomobili New York''a taşıtan Erdoğan, Biden yönetimi tarafından neredeyse yok sayıldı. Nitekim Erdoğan da açılışını yaptığı New York''taki yeni Türkevi''nde, gazetecilere, "Oğul Bush ile iyi çalıştım, Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem" dedi.
Erdoğan, CBS televizyonlarına da konuştu ve Biden''a "Hem bize Patriot füzesi vermiyorsunuz hem de ''Rusya''dan S-400 alamazsınız'' diyorsunuz. Buna biz karar veririz. Parasını ödediğimiz F-35 uçaklarını da vermiyorsunuz. Suriye''de PYD''yi silahlandırıyorsunuz" mesajlarını verdi.
PYD ordusu kurulurken, Erdoğan ne yapıyordu peki?
Erdoğan, "29 Eylül''de nasip olursa Sayın Putin''le Soçi''de yapacağımız ikili görüşme gerçekten önem arz ediyor. Heyetler arası görüşme yok, Sayın Putin''le sadece ikili görüşme yapacağız. Bu tabii sadece İdlib''i içeren bir görüşme olmayacak, Suriye''deki durumu masaya yatıracağız. Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir karara da varacağız. Çünkü bölgede Türkiye ve Rusya önemli iki ülke..." dedi.
Bakalım ABD ile Rusya arasında sarkaç gibi bir o yana bir bu yana vurma politikasına Putin ne cevap verecek... Rusya, İdlib''de ABD''nin desteklediği HTŞ örgütünün Türkiye tarafından koruma altına alınmasına daha fazla tahammül edemeyeceğini belli etti. Putin, Türkiye''nin Kırım politikasından da rahatsız...
***
İç politikada ise Erdoğan, faydasız adımlar atıyor! Meclis''e sunacakları sosyal medya düzenlemesi ile "tahribat"ı gidermeyi umuyor. Erdoğan, medyanın yüzde 90''ını kontrol altına aldı ama daha fazla takip edilen sosyal medya, AKP iktidarını tahrip ediyor! Erdoğan''ın yapması gereken ise sosyal medya kuruluşlarının dünya çapındaki sansür uygulamasına karşı çıkmaktır! Hani "dünya beşten büyüktür" dediği gibi dünya medyası, iki sosyal medya kuruluşundan ibaret değil...
Erdoğan''ı, Diyanet İşleri Başkanı''nı öne çıkararak, devlet işleriyle din işlerini birbirine karıştırıyor olması da kurtarmaz.
Halkı genetik sıvılara zorlamak ise baş aşağı gidişi hızlandırdı!
Ekonomide, hayat pahalılığının sorumluluğunu beş büyük süpermarkete yıkmak, hiç inandırıcı değil. Zaten "beş" deyince akla bütün ihaleleri paylaşan beş müteahhit geliyor.
Erdoğan, öğrenci yurdu tartışmasında da "Neredeyse 1 milyona yakın yurt kapasitesine sahip olan bir iktidarız" deyiverdi!
Yurt kapasitesine sahip olan iktidar mıdır, Türkiye midir? Yurt eylemi yapan gençleri bu yurtlara davet edin öyleyse...
***
Yine de Erdoğan, kendisini neyin ayakta tuttuğunu iyi biliyor ki "Bu ülkede kimsenin kendisini sahipsiz hissetmeyeceği bir sistem kurduk. Türkiye''nin sosyal yardım bütçesi biz göreve geldiğimizde yıllık 2 milyar liraydı, geçtiğimiz yıl bu rakam 69 milyar lirayı buldu. Son 19 yılda verdiğimiz sosyal desteklerin toplam tutarı 434 milyar liraya ulaştı. Ayni olan yardımları yüzde 96 oranında nakdiye çevirerek çok daha etkin hale getirdik. Yaklaşık 2 milyon vatandaş, kendilerine devlet tarafından verilen sosyal yardım kartları ile ihtiyaçlarını karşılamaktadır." diyor.
"Makarnacılar" diye küçümsenen gerçek de bu...