Rumun, BM'nin tuzak ve tezgahlarına dikkat!
Milletimizi derin acılara boğan Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin yaralarını sarmaya çalıştığımız bugünlerde, KKTC''de deprem olasılığına hazır olmak için Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık bünyesinde çalışmalar başlatıldı. Depreme karşı alınacak önlemler ile ilgili halkımızı bilgilendirme ve eğitme yanında, kamuya ait yapılarda tetkik ve denetimlerin yapılması için düğmeye basıldı. ''Deprem öldürmez binalar öldürür'' doğru tespitinden hareketle yapıların tamamının kısa sürede gözden geçirilerek gereken işleme tabi tutulması olası depremde kayıplarımızı asgaride tutacaktır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bugün Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve Kıbrıs''taki BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefi Colin Stewart''ın daveti üzerine Güney Kıbrıs Rum Yönetimi''nin (GKRY) seçilmiş Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ile buluşacak. Bu anlamsız ve Rum-Yunan ikilisi dışında Kıbrıs Türk halkına ve devletimiz KKTC''ye hiçbir faydası olmayacak, adını ne koyarsanız koyun, toplantı/gayrı resmi görüşme/buluşma bana göre BM''nin KKTC''ye kurduğu yeni tuzaklarından biridir. Ortada ortak bir zemin yok iken, iki taraf arasında zıt görüşler birbiri ardına açıklanmış iken ''gayrıresmi görüşmenin'' düzenlenmesi tamamen ABD kontrolündeki BM''nin, KKTC''nin tanınma hamlesini engellemeye yönelik iğrenç ancak nafile bir girişimdir.
Hristodulidis''in hali hazırda sadece Rumların seçilmiş, henüz yemin etmemiş ve resmen görevi Anastasiadis''ten devralmamış bir siyasi lider olarak, KKTC''nin seçilmiş cumhurbaşkanı ile görüştürülmesi diplomatik bir skandaldır. Bu görüşme birkaç gün sonra eşit makamdaki başkanlar arasında gerçekleşse olmaz mıydı? Şeker suya mı düştü?
Rum basınına yansıyan haberlere göre, Salı günü GKRY''nin yeni seçilmiş lideri Hristodulidis Stewart ile gerçekleştirdiği görüşmede Stewart''a, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar''ın ileri götürdüğü iki devletli çözüm modelini görüşmesinin söz konusu olmadığını ifade etti. Hristodulidis, kendisinin müzakerelere Crans-Montana''da kaldığı yerden yeniden başlamasına hazır olduğunu ve çabanın derhal başlaması gerektiğini, Türkiye''deki seçimlerin beklenmesine gerek olmadığını kaydetti. Elde edilen bilgilere göre, Hristodulidis yaklaşık 50 dakika süren görüşme sırasında Stewart''a, Kıbrıs Rum tarafının, BM kararları zemininde, siyasi eşitliğe sahip iki kesimli iki toplumlu federasyon çözümünde ısrar ettiğini ifade ederek, böyle bir çözümün mümkün olduğunu dile getirdi. Hristodulidis, Maraş konusunu da gündeme getirerek, ilgili BM kararlarının uygulanması gerekliliğinden söz etti. Hristodulidis müzakerelerin BM gözetiminde ve AB''nin önemli rolü ile yeniden başlamasına odaklandığını belirtti. Hristodulidis, bugün yapılacak görüşme sırasında KKTC Cumhurbaşkanı Tatar''a, statükonun çözüm olmadığı ve taraflardan hiçbirinin işine gelmediği mesajını vermek istediğini söyledi. Hristodulidis aynı zamanda BM''nin, iki kesimli iki toplumlu federasyon çözümü dışında başka seçeneğin olmadığına dair mesaj vermesinin önemli olduğunu ifade etti. Yine elde edilen bilgilere göre Stewart, duyduklarının kendisini cesaretlendirdiğini ve sürecin ilerlemesine ivme kazandırmak için Hristodulidis''in, AB''nin BM gözetimindeki sürece katılması önerisini memnuniyetle karşıladığını söyledi. Stewart, BM''nin uluslararası örgütün kararları ışığında iki kesimli, iki toplumlu federasyon çözümünü desteklediğini belirtti. Politis gazetesinin aktardığı bir diğer habere göre, iki liderin başbaşa görüşmesi yanında,iki tarafın müzakerecilerinin de buluşmaya katılması öngörülüyor. Böyle bir durum daha doğrusu tezgah gerçekleşirse, bunun uluslararası toplumda ''işte müzakereler başlıyor algısı yaratılırken, Cumhurbaşkanı Tatar''ın ''KKTC''nin uluslararası eşit statüsü tanınmadan müzakereler başlayamaz'' tezine de darbe vuracaktır.
Cumhurbaşkanı Tatar''ın geçtiğimiz hafta BRT''de, "Burası Önemli" adlı canlı yayın programında söyledikleri ile fiiliyatta yaptıklarının uyumlu olması hayatidir. Tatar sözkonusu programda "Egemen eşitliğimiz kabul edilirse resmi müzakerelere başlayabiliriz. Türkiye bu politikamızı desteklemektedir. ''AB böyle diyor'' diyerek, kafanızı kuma gömerek bizi asla çözüme zorlayamazsınız. Kırmızı çizgimiz egemenliğimizdir" diyerek olması gereken pozisyonumuzu açıklamıştı.
Bu tür buluşma ve toplantılara, gereksiz diyaloglara ihtiyaç yoktur. KKTC olarak girdiğimiz yol,izlediğimiz siyaset devletimizin biran önce uluslararası toplum tarafından resmen tanınmasıdır. Bunun aksi algı yaratacak her türlü temastan kaçınılmalı, tuzak ve tezgahlara karşı uyanık olunmalıdır.