"Referanduma katılmamak AKP'nin kayığına binmektir."
Referandum ne zaman? Niçin oy kullanacağız? “Onbirinci Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin mi, seçmesin mi?” sorusuna evet ya da hayır diyeceğiz?
“Evet” mi diyeceğiz, “hayır” mı diyeceğiz? Yoksa Tuncay Özkan’ın istediği gibi sandığa gitmeyecek miyiz?
Bana göre bu mantık yanlıştır. AKP, seçimden önce onbirinci cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi için Anayasa değişikliği yapmışsa ve buna halk karar verecekse, bırakın halk karar versin? Sandığa zaten gidilecek, masraf yapılacak.
* * *
“11. Cumhurbaşkanı seçildi, adı da Abdullah Gül’dür, bu seçim yeniden yapılırsa, yüzde 47 değil yüzde 60-70 ile gelir” diye iddiada bulunanlar var.
Gelecekse gelsin! Ama sandığı niçin milletin önünden kaçırmaya kalkışıyorsunuz?
O halde Ali Baykan’ın yazdığı gibi, “referanduma katılmamak AKP’nin kayığına binmektir.”
Baykan, İnternette de imzasız bir kampanya olduğunu, “Katılmayın, katılım yüzde 50’nin altına düşsün, referandum iptal olsun” denildiğini bildiriyor ve ekliyor: “Teorik olarak doğru görünen bu kampanyanın pratik sonucu, beyan edilen maksadın tam aksine olur. Kampanyanın herkesi bu düşünce içinde bloke etmesi mümkün değildir. Hatta kampanyanın zaten herkese ulaşması da mümkün değildir. Ne olur o zaman? Bu kampanyaya iştirak edeceğini varsayabileceğimiz mesela bir milyon kişi seçmen olmaktan çıkar. O zaman kimin oyları bir milyon eksilmiş olur? AKP karşıtı olanların oyları bir milyon eksilmiş olur.
Varsayalım on milyon kişi seçmen olacak idiyse dokuz milyon kişi seçmen olacak..
AKP’nin taraftarı yüzde 47 ölçü alınmış olsa 10 milyon üzerinden hesaplanırsa 4 milyon 700 bin oy alacağından istediği sonucu elde edemez.
Ama karşı taraftan bir milyon kişi sandık başına gitmezse, AKP oyları yüzde 50’yi bir hayli aşar!”
Baykan, sandığa ret için gidilmesini istiyor ama bana göre kabul oyu verilmesi gerekir! Kabul oyu verilsin ve onbirinci cumhurbaşkanı yeniden halk tarafından seçilsin bakalım!
Bu defa herkes sandığa hakim olsun! Hani 22 Temmuz seçimlerinde bilgisayar oyunu yapıldığı herkesin dilinde de!
* * *
Dijital ortamda sürdürülen kampanyaların ulaştığı sonuçları bir tarafa bırakalım. Bu kampanyalar, istihbarat servisleri için veri tabanı oluyor!
Yazılım uzmanı Turgay Şık’ın verdiği bilgiye göre bilgisayar ortamında her şey yazılımla yapılır ve bunlarda açık kapı bırakılır:
“Bu açık kapılardan soyuluruz, gözetleniriz. O halde dijital kayıtlarımızı, Anadolu topraklarında gözü olanlara satmak ne kadar doğrudur?
1980 yılının başlarında elektronik ortamdaki her işlemi bilgi olarak derleyip merkezileştirmeyi amaçlayan Promis adlı yazılım, sahiplerinden izinsiz çeşitli ülkelere satılıyor. Yazılıma bir virüs yerleştirilerek satılan her ülkenin gizli bilgileri ABD ve İsrail istihbaratlarına gidecekti. Senato Araştırma Komisyonu raporuna göre program Türkiye’ye de satılmış.
Promis adlı bu yazılım, elektronik ortamda bırakılan her izi adım adım izleyip Devletin her kuruluşundaki bilgileri derliyor. Uluslararası kayıtların birleştirilmesi, ’örnekleme’ taraması yapması, bir konu hakkında ortak görüşü bulunan, bunları kaydeden ve e-posta ile dağıtanları fişlemesi, Devletin elektronik ortamdaki bütün kayıtlarını toplayıp analiz etmesi söz konusudur.”
Dolayısıyla herkes adımını bilinçli atmalıdır.