Ramazan'da beş milyon eve kim girdi?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Samsun İl Başkanlığınca düzenlenen bayramlaşma programında önemli veriler açıkladı. AK Parti olarak her zaman vatandaşların yanında olduklarını vurgulayan Karaaslan, "Ramazanda 5 milyon haneye girdik Türkiye''de, 10 bin 40 mahallede iftar sofraları kurduk. Aklınızda canlandırmanız için şöyle söyleyeyim, Türkiye''de 32 bin mahalle var, 32 bin mahallenin 10 bininde biz vatandaşlarımızla iftarlarda buluştuk." diye bilgi verdi.
AK Parti teşkilat mensuplarının Ramazan ayı boyunca tüm Türkiye''de kapı kapı, mahalle mahalle gezerek vatandaşın yanında olduğuna işaret eden Karaaslan, emeklerinden dolayı tüm teşkilat mensuplarına teşekkür etti.
***
AK Parti teşkilat mensupları, Ramazan''da kapı kapı dolaşıp ne dağıttı? Ramazan kolisi mi yoksa koli bedeli kadar nakit para yüklü kart mı? Koli veya kart bedeli ne kadardır? Bugün kuru gıdalardan ve sıvı veya katı yağlardan oluşan bir koliye "Ramazan kolisi" diyebilmek için an az bin lira harcamak gerekir... 5 milyon koli, beş milyar lira eder... 10 bin 40 mahallede verilen iftarlar için de bu kadar para harcansa toplamı en fazla 10 milyar lira eder. Yani 673 milyon dolar...
Peki bu para, yirmi yılda devletin 2.5 trilyon dolarını harcayan bir parti için ne anlam ifade eder? Veya kendi zengin sınıfını oluşturmuş bir iktidar partisi için ne anlam ifade eder...
673 milyon dolar, devletten ihale alanların ödediği komisyonlardan bile küçük bir rakamdır...
Rakam küçüktür ama Ramazan boyunca beş milyon eve girmiştir!
Bu kolilerin, yardımların veya iftarların parası, devletin kesesinden çıkmamış gibi görünebilir ama, faturaların, il başkanları tarafından, salma yöntemiyle AK Parti kontrolündeki projelerden veya alımlardan ihale alan iş adamlarına ödetildiği düşünülürse, sonuçta paranın yine halkın cebinden çıktığı anlaşılır.
Bu uygulama bir İslam ülkesi için uygun mudur peki?
***
Sosyal devlet uygulamaları, Avrupa''da uzun mücadeleler sonunda kabul edilmiştir ama Türkiye de Anayasa açısından sosyal bir devlettir! Sosyal devlet, zaten kimseyi aç ve açıkta bırakmamak, belirli bir geçim standardı sağlamak ve o standartları tutturmayan vatandaşlarına sosyal yardım yapmak zorunda değil midir?
İslâm dini açısından konu incelenecek olursa, Kur''an''da "serveti zenginler arasında dönüp dolaşan bir devlet haline getirmeyin" denildiğine göre, zekâtı devlet vergi olarak toplayacak, asgari standartları tutturamayan vatandaşına o standarda erişecek kadar para yardımı yapacaktır. Bu miktarı da kamu bankaları aracılığıyla her vatandaşın hesabına yatıracaktır... Böylece, kapı kapı dolaşıp kimsenin evine, üzerinde parti amblemi bulunan koliler bırakmayacaktır. Hiçbir vatandaşın gururu kırılmayacaktır... "Çalışıyorum ama kazancım yetmediği için farkı devlet karşılıyor" diye düşünecektir. Almanya''daki uygulama budur... Hiçbir parti, bu kuralı çiğneyemez ve devletin genel bütçeden karşıladığı bu yardımları parti yardımı gibi gösteremez ve ne kadar Hristiyan olduğunu göstermek için de yardımları kullanamaz!
Sonra da isteyen, vergilendirilmiş kazancıyla ziyafet verir, ona kimse karışamaz...
Peki hangi uygulama İslâm dinine de uygundur; Türkiye''nin mi yoksa Almanya''nın uygulaması mı?
Hangi uygulama insan haysiyetine uygundur?
***
Sahi, Ramazan''da beş milyon eve gerçekte kim girdi, kimin parasıyla girdi? Devletin ihale verdiği iş adamlarına salma salarak düzenlenen iftar, iftar mı olur? Böyle değilse, beş milyon eve yapılan yardımların ve 10 bin 40 mahalledeki iftarların parasını kimin verdiği liste olarak açıklansın!