PKK ile mücadele imiş!
Tarih ve saat veriyorum. Yer bildiriyorum. Kamuoyunda sansür yasası olarak anılan yasayla bile bu bilgiyi önleyemezsiniz.
Yer: Diyarbakır Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi.
Tarih: 9 Ekim 2022. Saat: 20-21.30.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, yukarıda belirttiğim yer, tarih ve saatte konser veriyor. Devletin kanalı olan TRT2 de konseri canlı olarak yayımlıyor.
Konser, Kültür Bakanlığı''nın düzenlediği Sur Kültür Yolu Festivali içindeki etkinliklerden biri.
Buraya kadar bir şey yok. Orkestranın birbirinden güzel icralarını zevkle izliyorsunuz. Arka plandaki perdeye sık sık programın adı yansıyor: Sur Kültür Yolu Festivali. Ve altında kocaman harflerle bu adın Kurmanççası veriliyor. Evet, Sur Kültür Yolu Festivali ve altında bunun Kurmanççası.
PKK ile mücadele ediyorlarmış! Beyefendiler, hanımefendiler! PKK, canı sıkıldığı için mi terör eylemlerine başvuruyor? Oyun olsun diye mi sağda solda bombalar patlatıyor? PKK''nın bir amacı yok mu?
Dünya âlem PKK''nın amacını biliyor. Önce özerk, sonra federe, sonra da bağımsız Kürdistan. Nihai hedef, büyük Kürdistan. Bu hedefi dünya âlem biliyor da yetkililer bilmiyor mu? Amaca ulaşmanın ara merhalelerinin en önemlilerinden biri de Kürtçe dedikleri Kurmanççayı resmî dil hâline getirmek değil mi?
PKK ile mücadele eden efendiler, siz ne yapıyorsunuz? Mücadele ettiğiniz örgütün en önemli amaçlarından birini bizzat yerine getirmiş olmuyor musunuz? TRT Şeş''i açtınız yetmedi, şimdi de festivallerin Kurmançça adını resmî kanallarda gösteriyorsunuz.
Açılım dediniz, çözüm dediniz; birçok isteği yerine getirdiniz. PKK''nın terör eylemleri durdu mu? O hâlde hâlâ nedir bu tavizler? Anayasada bir tek resmî dil var. Yanına ikinci bir resmî dil mi koyacaksınız? Yaptığınız bu uygulamalarla üniter devlet yapısının, federatif yapıya dönüşebileceğinin farkında değil misiniz?
PKK''nın ve HDP''nin yaptığı milliyetçilik değil etnikçiliktir, bölücülüktür, ayrılıkçılıktır. Bazı aydınlar Türk milliyetçiliğini de "etnikçilik" kelimesiyle ifade ederken iyi düşünmelidirler. Ya Atatürkçülükten vazgeçmelidirler, ya da milliyetçiliği "etnikçilik" diye etiketlemekten. Şu sözler Atatürk''ün sözleridir ve onun el yazısıyla yazılmıştır:
"Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir."
Atatürk''ün milliyetçiliği bu kadar duygu ve heyecan yüklüdür, bu kadar yüksek dozdadır. Nutuklarında göğsünü kabartarak en çok kullandığı kelimeler Türk, Türklük, Türk ulusu / Türk milleti… kelimeleridir. Cumhuriyet''in onuncu yılında coşkulu bir sesle "Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Ne mutlu Türk''üm diyene!" diyen O değil miydi?
Öyleyse sevgili aydın dostlarımız, milliyetçilik kavramını "etnikçilik" kelimesiyle etiketleyerek Atatürk''e de "etnikçi" demiş olmuyor musunuz?
Anayasadaki, Atatürk zamanından beri süregelen vatandaşlık maddesi açıktır: "Türk" kavramı hiçbir etnik grubu dışlamamaktadır.