Pearson, Davutoğlu ve Öcalan’ın ortak projesi

Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olarak 2009 yılı Ağustos ayında, Irak, Suriye gezisine çıkmadan önce “İki ülke arasında güçlü bir stratejik iş birliğinin ortaya çıkması, ortak bölge olan Mezopotamya Havzası ve Orta Doğu’yu refah ve istikrar alanı haline dönüştürecektir. Bu bizim vizyonumuzdur” demişti.

Şimdi “Irak Şam İslam Devleti adıyla iki ülkeye hakim olan örgüt, Ahmet Davutoğlu’nun projesini mi gerçekleştiriyor?” diye sorsak yanlış mı olur?

***

Eski Amerikan Büyükelçisi Pearson’un “Erzurum’dan Bağdat’a kadar uzanan bölge tek bir ekonomik bölge olacak” sözünü ve ayrıca Barzani’nin İnternet sitesinde, “Bu bölge aynı zamanda tek bir siyasi bölge haline gelecek, TSK bu topraklardan çekilecektir” yorumunu da hatırlatırsak, Ahmet Davutoğlu’nun hangi proje için başbakan adayı seçildiğini anlayabilir miyiz?
Davutoğlu’nun Mezopotamya Projesi’ne sahip çıkan bir kişi daha vardı. Onu da hatırlayalım...
Abdullah Öcalan, şöyle diyordu:
“AKP benim yol haritamdan yararlanıyor. Davutoğlu dışarıda, Erdoğan içeride bundan yararlanıyor. Ben yol haritamda Orta Doğu’daki demokratik çözümleri belirtirken Dicle-Fırat Havzası Demokratik Konfederalizmini önermiştim. Davutoğlu şimdi bunun görüşmelerini yapıyor Irak ve Suriye’yle.”

***

Tayyip Erdoğan, “Paralel devletle mücadele ve Yeni Anayasa konusunda hassas olduğu için Ahmet Davutoğlu üzerinde uzlaştık” diyor ama ortada bir uzlaşma olmadığını Binali Yıldırım basın toplantısında ortaya serdi.

Ahmet Davutoğlu’nu Başbakan yapmak, tek başına Tayyip Erdoğan’ın düşüncesi de değildir. Zira Ahmet Davutoğlu, bu makama getirileceğini 21 Nisan tarihli açıklamasında belli etmişti. Biz bu konuşmayı ertesi gün “Ahmet Davutoğlu, artık kendisini AKP’nin yeni komutanı gibi görüyor” diye yorumlamıştık. Davutoğlu, Başbakan olacağını o tarihte biliyordu!
Peki ama “komşularla sıfır sorun” diyerek önce başarılı hamleler yapan sonra Amerikan baskısı ile Türkiye’yi bölgede yalnızlaştıran, kısacası, Türkiye’ye değil, uygulamalarıyla Büyük Orta Doğu Projesi’ne hizmet eden Türkiye’nin Dışişleri Bakanı’na, Başbakan olmak garantisini kim verebilirdi?

***

Avrupa Birliği Komisyonu’nun 6 Ekim 2004 günü açıklanan Türkiye İlerleme Raporu’nda, Dicle ve Fırat havzalarındaki barajların ve sulama tesislerinin İsrail’in de dahil olduğu uluslararası bir konsorsiyum tarafından yönetilmesinden söz edilmişti.
AKP hükümeti, o dönemde bir taraftan, AB’nin Türkiye’de yeni azınlıklar yaratma politikasına uyum sağlarken, diğer taraftan GAP ve Orta Anadolu bölgelerinde İsrail yatırımlarının önünü açıyordu. Konya ve Şanlıurfa merkezli İsrail yatırımları için imzalanan mutabakat metni 5 Ekim 2004 günü Resmi Gazete’de yayınlanıyor, 6 Ekim günü de İlerleme Raporu açıklanıyordu!
Birincisinde, İsrail, GAP bölgesi ve Orta Anadolu’ya sulama tesisleri yatırımı için davet ediliyor, ikincisinde ise bu tesislerin uluslararası yönetime kavuşturulacağı belirtiliyordu!

***

Eski Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp ise “Fırat ve Dicle’nin toplandığı suların havzası sadece Şanlıurfa veya Mardin’le sınırlı değildir. Kuzeyde Erzurum Palandöken Dağı’na kadar uzanır bu sınır. ’Suların idaresi’ne demek? Bu, Palandöken’den itibaren, idareyi onların eline vermektir” demişti.
İşte Süheyl Batum, Özcan Yeniçeri gibi milletvekillerinin önderliğinde 110 milletvekili imzası ile Anayasa Mahkemesi’ne götürülüp iptal edilmek istenen açılım yasası, PKK’ya tanınan haklar üzerinden Robert Pearson, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Öcalan’ın seslendirdiği Mezopotamya Projesini hayata geçirmektedir.
Bu durumda Ahmet Davutoğlu’nu kimin, niçin seçtiğini herkesin sorgulaması gerekmiyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları