Partilerin tek bir genel başkanı mı var?
CHP'nin Anayasa ile ilgili görüşlerini açıklamak bu defa Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekâroğlu'na düştü!
Bekâroğlu, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada Türkiye'de parlamenter sistemin eksikliğinden kaynaklanan problemlerin yaşandığını öne sürerek "CHP, parlamenter sistemi güçlendirecek, hak ve özgürlükleri daha iyi bir noktaya taşıyacak, evrensel hukuku rehber alacak, 12 Eylül'ün izlerini silecek yeni anayasa çalışmasında yerini alacaktır. Bu konuda çok açığız. Hiç, tartışmaya gerek yok" dedi.
Bekâroğlu, yeni anayasa yapımında, "başkanlık sistemi"nin öncelikli olması durumunda, bu çalışmalardan bir şey çıkmayacağını CHP'nin yargının bağımsızlığını sağlayacak, ifade ve basın özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıracak bir anayasa istediğini söyledi.
***
Şu işe bakın! CHP'nin MHP ile birlikte Cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu, aslında AKP'ye çok yakışırdı. Şimdi MHP'de.
AKP'nin "Yeni Anayasa" talebine CHP adına evet diyen Mehmet Bekâroğlu da AKP'yi kuran kadro ile daha önce birlikteydi. Yani Bekâroğlu CHP'ye katılmakla değişmedi, CHP değişti! Basını kontrol altına alan, bütün muhalif yazarları Cumhurbaşkanı'na hakaret gibi suçlamalarla susturmaya çalışan AKP değil midir? Yargıyı önce cemaate sonra siyasi kadrolara teslim eden AKP değil midir? CHP, AKP ile birlikte basın özgürlüğünü ve yargı bağımsızlığını teminat altına alacak, öyle mi?
***
MHP'nin son seçimlerdeki bütün bildirgelerinde de "Yeni Anayasa"vaat edildi!
Oysa Yeni Anayasa, "rejim değişikliği" demektir.
Zaten 64'üncü Hükümet Programı'nda da "Başkanlık sistemi ile birlikte toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz" deniliyor!
Bu sistem, ABD ve Avrupa'nın PKK üzerinden Türkiye'ye dayattığı federal yapıdır. Her etnik grubun kendi adıyla önce eyalet meclisi ve yönetiminde sonra da başkentte temsil edilmesi demektir.
Anlaşılıyor ki, AKP, CHP ve MHP hatta HDP'de dar bir yönetici grup arasında "Yeni Anayasa" konusunda örtülü bir mutabakat var! Sanki hepsi bir tek genel başkana bağlı!
Evet MHP, değiştirilemez olan ilk dört maddenin değiştirilmesine söylemde şiddetle karşı ama CHP gibi "Yeni Anayasa" için yol açmakta tereddüt etmiyor!
Yolu açarsanız AKP'yi durduramazsınız! Zaten Tayyip Erdoğan, Yeni Anayasa'nın mutlaka referanduma da sunulacağını söyleyerek bu yolun açılmasını talep ediyor!
***
Türkiye'nin siyasi partileri, farklı kavallar çalarak halkı oyalıyor; müslümanlık kavalı, milliyetçilik kavalı veya sosyal demokratlık kavalı.. Gerçi bu üç kavramın aynı beyinde buluşması mümkündür ama siyasi partilerimiz bu niteliğe sahip kadrolardan oluşmuyor. Kısacası "hep birlikte halkı kandırıyorlar" desem yanlış mı olur?
*
Köy öğretmeni neyi temsil ediyordu?
Hasip Öztürk adlı okurumuzun, uzun mektubunun giriş bölümü şöyle:
"Köyde öğretmen müspet bilimi, laikliği, Türk milliyetçiliğini, tarafsız devleti, yansız eğitimi temsil eden birisiydi. Köydeki belki tek kravatlı kişiydi. Kimin neye inandığı, hangi mezhepten olduğunu sorgulamaz, önüne gelen öğrencileri belli standart içinde eğitme gayreti içinde olurdu. Herkes ona gelip sorunlarını danışırdı.
Şimdi köylerde adı mahalle olsa bile sadece 'doktorun kötüsü adamı candan eder, hocanın kötüsü dinden eder' seçkisi kaldı. Böyle giderse, laikler seçim kazanamaz. Millet ve milletin bireyleri iken, artık ümmet olmaya yüz tuttular. Bu, büyük bir planın küçük bir parçasıdır."