Özgürlükler ülkesi

Başlarken…

40 yılı aşan yazarlık yolculuğumun yeni durağındayım.

Bilgisayarımın tuşlarına; asık yüze değil neşeye, öfkeye değil hoşgörüye, nefrete değil sevgiye, umutsuzluğa değil umuda yönelik bir anlayış içinde dokunmaya çalışacağım hep.

En içten duygularla merhaba.

***

Kim demiş ülkede özgürlük yok diye.

Gereğinden fazla var!

Son günlerde medyada yer alan bazı haberleri hatırlatırsam hak vereceksiniz bana.

Birinci örnek:

6 Şubat depreminde Adana’da yıkılan bir apartmanda 12 kişi öldü. Apartmanın müteahhidi ile inşaat mühendisi tutuklandı. Ama bu iki kişi birkaç gün önceki duruşmada tahliye edildi.

Deprem bölgesinde depreme dayanıksız bina yapıp ölümlere yol açmak ağır bir suç oluşturmuyor demek ki...

Böyle özgürlük nerede görülmüş.

İkinci örnek:

Antalya’nın Kemer ilçesinde 9 yaşındaki bir çocuk trafik kazasında can verdi. Çocuğa çarpan aracın sürücüsü yargılandığı davada 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza daha sonra 12 bin 100 lira para cezasına çarptırıldı. Üstelik cezanın 24 ayda taksitler halinde ödenmesine hükmedildi.

Trafikte insan öldürmek neredeyse serbest.

Benzeri bir özgürlük başka hangi ülkede var?

Üçüncü örnek:

Covid-19 salgını sırasında cezaevlerindeki binlerce mahkûm geçici kaydıyla tahliye edildi. Salgın sonrasında tekrar cezaevlerine dönüp kalan cezalarını çekeceklerdi. Ama bu dönüş olmadı. Alınan bir kararla çeşitli suçlardan hüküm giymiş 97 bin hükümlünün kalan cezaları affedildi.

Özgürlüğün zirvesi değil mi?

Ve son örnek:

Akbelen ormanında kömür ocağı açmak için günlerdir ağaç kesimi yapılıyor. Jandarma güçleri kesim ekibinin testerelerini rahatça kullanmaları için her türlü önlemi alıyor, kesim bölgesine kimseyi yaklaştırmıyor.

Dünyada bir örneğine daha rastlamak mümkün mü böyle bir ağaç kesme özgürlüğünün?

Tanal’ın yaptığı

Akbelen ormanındaki ağaç kesimini durdurmak isteyen köylüler ile çevrecilerin yaptığı eylem sırasında ilginç bir olay yaşandı.

Eylemcilere destek için orada bulunan CHP Milletvekili Mahmut Tanal bölgeye gelenlerin kimlik tespitini yapan jandarma görevlisiyle tartıştı, onun elindeki kağıdı almaya çalıştı. Bu kadarla da kalmadı, tartışmanın uzamasını engellemek için uzaklaşmaya çalışan görevliyi kovalamaya başladı.

Barışçıl bir eylemin önüne geçen, onun haklılığına gölge düşüren hiç de hoş olmayan görüntülerdi bunlar.

Sayın milletvekili keşke sinirlerine hâkim olabilseydi.

Kronik yara

Kısa mesafelere yolcu almıyorlar, fazla ücret talep ediyorlar, müşterilere kaba davranıyorlar, sık sık kavgalara karışıyorlar.

Gün geçmiyor ki İstanbul’un taksi şoförleriyle ilgili olumsuz bir haber duymayalım.

Çözüm bekleyen önemli bir sorun bu.

Peki, ne yapılabilir?

İlk etapta kentteki taksi sayısı en az 5 bin adet artırılmalıdır.

Ama yetmez.

Ehliyeti olan herkesin taksi şoförü olması da önlenmelidir.

Rahmetli gazeteci-yazar Aydın Engin, 6 yıl Frankfurt’ta şoför olarak çalışmış, bu yılları “Ben Frankfurt’ta Şoförken” kitabında yazmıştı.

Anlattığına göre, şoför olabilmek için aylarca zorunlu kurslara katılmış, Almancasını geliştirmiş, müşteriyle nasıl diyalog kurulması gerektiğini öğrenmiş, Frankfurt’un caddelerini, sokaklarını, resmî dairelerini, hastanelerini, eğlence merkezlerini tek tek ezberlemişti. Şoförlük sertifikasını ancak bunların ardından girdiği yazılı ve sözlü sınavları kazanarak alabilmişti.

Bizde de taksi şoförlüğü için böyle bir uygulamanın getirilmesi gerekir.

Yanıt bekleyen soru

Ekonomist Mahfi Eğilmez şu soruyu sormuş:

“Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 58 olarak güncelledi.

Enflasyon yüzde 58 olacaksa emekliye yapılan yüzde 25 zam ve kiralardaki yüzde 25 limiti ne olacak?”

Evet, ben de merak ediyorum. Ne olacak?

“Kariyer sahibi” diye yere göğe konulamayan yetkililerden biri yanıt verse de öğrensek.

Yazarın Diğer Yazıları