Özel Kuvvetler Albayı: 12 Eylül'den sonra PKK korundu ve kollandı!
1995-2000 yılları arasında Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı olarak Güneydoğu Anadolu’nun birçok köşesinde ve Irak’ın kuzeyinde başarılı operasyonlar yapan alay komutanı emekli kıdemli albay Mithat Işık, Şemdin Sakık’ın yakalandığı “Yarasa Operasyonu” nu anlatan bir kitap yazdı.
Ben Mithat Işık’ın kitaptaki bazı değerlendirmelerine dikkatinizi çekmek istiyorum:
“Bölgede aşiretlerin etkisi gözardı edilemez. Zaho ve Sindi Boğazı bölgesinde Sindi aşireti, Batufa ve Begova bölgesinde ise Bervari aşireti vardı. Bu aşiretler Türkiye’ye bağlıydılar ve bizimle işbirliğini çok istiyorlardı.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri her nedense devamlı IKDP yetkilisi Barzani ve kısmen de Talabani ile ilişki kuruyordu. Özellikle de Barzani’yi destekleyip güçlendirmeye çalışıyorlardı.
Barzani güçlendikçe, Zaho ve Habur gümrük kapısına hakim oluyor, bölgedeki Sindi aşiretini yok ediyordu.
Dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, Talabani, özellikle de Barzani ile işbirliği geliştirmişti. Komutanı belki de birileri yanıltmıştı.
* * *
Bu dönemde Türkmenlerin ismi hiç geçmiyordu. Bir toplantı sırasında bu konuyu ilk defa ben ortaya attım ve şöyle dedim:
-Biz önce hududa yakın aşiretleri güçlendirip kullanalım. Daha sonra Türkmenlere destek verelim. Bu şekilde bölgede etkinliğimizi artırırız. IKDP ve IKYB’ye vereceğimiz destek bu iki partiyi daha da fazla güçlendirmemelidir.
Bu iki partiyi güçlendirmek, zaten zayıf olan diğer aşiretleri yok etmek anlamına gelir. Bir süre sonra da bizim kontrolümüzden çıkarlar.
Ancak benim bu fikrim, komuta katında pek kabul görmedi. Onlar, ‘öncelikle Barzani ve Talabani’ diyordu. İlişkiler de kesintisiz devam ediyordu.
* * *
12 Eylül 1980 harekatından en az zarar gören, hatta ve hatta hiç zarar görmeyen terör örgütü, PKK’dır. Yaşanan kardeş kavgasını, akan kanı durdurmak, terörü önlemek amacıyla yapılmış olan bir askeri müdahaleden, böyle bir terör örgütünün zarar görmemesi anlaşılır gibi değildir.
Bunun iki sebebi olabilir. Ya sözü edilen örgüt çok iyi teşkilatlanmıştır ve çok gizli faaliyet göstermektedir ya da bu terör örgütü birileri tarafından korunmuş, bir şekilde kollanmıştır. Bu durumun başka izahı olamaz!
Birileri sağ-sol çatışması ile bizi oyalayıp ihtilaller yaptırırken, diğer taraftan PKK bölücü terör örgütünü gizli bir şekilde kurup beslemiş, büyütmüş ve kollamışlardır.
Örgütün üstlendiği Bakok dağında etkili operasyonlar yapılsa ve Bekaa Vadisi’nde üstlendiği kamplar imha edilmiş olsaydı, PKK 1981 yılında bitirilmiş olurdu.
* * *
Bizim Nusaybin bölgesinde operasyon yaptığımız dönemde, şimdi ABD desteği ile Irak Cumhurbaşkanı seçilen Celal Talabani de 70 kadar adamı ile birlikte, Suriye’nin Türkiye sınırına yakın köylerinde barınıyordu.
Talabani, o dönemde PKK ile işbirliği içinde, Barzani’nin güçleriyle mücadele ediyordu.
Bu istihbaratı alınca, komando bölüğümle bölgeye bir harekat yapmak için hazırlıklarımı tamamladım. Tugay komutanına brifing vererek durumu açıkladım. Operasyon planımızı ve sonuçlarını sıraladım.
Ancak komutan, ’Bizim operasyon bölgemiz İpekyolu’nun kuzeyi. Yolun altına, sınıra inmemiz ve Suriye topraklarına girmemiz yasak’ diyerek teklifimi kabul etmedi.
Biz de bu komando harekatını yapamadık. Belki bu dönemde Suriye sınırının belirli noktalarından gece sızmalar ile girip Kamışlı civarındaki örgüte baskınlar yapmış olsaydık ya geri çekilecekler ya da imha edileceklerdi.”
Mithat Işık’ın bahsettiği PKK’yı koruma ve kollama harekatı, daha sonra Barzani’yi koruma ve kollamaya dönüşmüştür!
YARASA OPERASYONU: Mithat Işık, Destek Yayınları, 0 312 436 49 36