Onları da bekliyoruz
Bu yazıya başladığımda ağabeyim Adnan İslamoğulları Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde hâlâ gözaltındaydı… Aynı komik ithamdan ve ihbar mektubundan: "FETÖ adına bir siyasî partiye sızma ve ele geçirme teşebbüsü!.."
Kötü bir ironi yaşıyoruz sanki… Keskin zekâsı, sivri dili ve lâfını çekinmeyen yapısıyla, hayatını bu tür yapılarla kafa yapmak, aşağılamak ve ipliklerini pazara çıkarıcı yazılar yazmakla geçiren Adnan ağabeyimin önceki gün ifadesinin alınıp bizim gibi salınmasını bekliyorduk… Sadece onun değil, bu işlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan gözaltındaki diğer dostlarımız, ülküdaşlarımız, arkadaşlarımız, akademisyenlerimiz Kürşat Zorlu'nun da, Tekin Memiş'in de Alper Aksoy'un da, İrfan Sönmez'in de, Ramazan Akgün'ün de, Zeynel Abidin Kıymaz'ın da ifadelerini verip çıkacaklarını umuyorduk…
Yazıyı kaleme aldığım saat itibariyle bu gerçekleşmiş değildi… Çünkü Cuma günü ifadeleri alınmayınca özgürlüklerine kavuşmaları mümkün olmadı… Bu yazının okunduğu anlarda ise belki de çıkmış olacaklar ama bu saçma sapan bir ithamdan dolayı gözaltına alınmış olmaları gerçeğinin verdiği kızgınlığı ve öfkeyi ortadan kaldırmayacak…
Burada murat, bir veya birkaç gün gözaltında kalınca bunu büyük bir eziyet gibi sunmak değil… İnsan inandığı bir dâvâ uğruna yıllarını da ömrünü de verebilir, ölümü de göze alabilir… Bunu 'cefa'dan değil, 'görev'den, 'inanç'tan ve 'bedel'den sayar fakat bu rezalet öyle bir şey değil ki insanlar buna sessizce katlansın…
Bu suçlamadan dolayı değil bir gün, bir saniye bile özgürlükten olmak zuldür… Bu sahneleri görünce FETÖ'cülerin hangi zulada kıkırdaşarak gülüştüklerini tahmin edebiliyoruz… Millet iradesinin tecelligâhı Meclis'i bombalayanlar, devletin silahlarıyla devletin gözbebeği Özel Harekât'ı kahpece vuranlar, silahsız sivilleri katledenler, planları yapanlar, emirleri verenler bu tabloları gördükçe mutlaka seviniyorlardır…
Daha ne olsun? Sahte ihbar mektuplarıyla FETÖ'ye yönelik operasyonun sınırları ülkücülere ve diğer siyasî akımlara doğru genişletilerek, toplumda bu operasyonun bir 'darbe operasyonu' değil, farklı düşünen bütün odakları hedeflemiş 'siyasî operasyon' gibi algılanmasına kapı aralanıyor… Sulandırmanın ve gölgelemenin en iyi yolu budur ve maalesef ağır ağır gerçekleşiyor…
***
Cumhurbaşkanı bunu fark etti veya kendisine fark ettirildi ki, 'at izi-it izi' örneğini gündeme getirdi… Ardından da hükûmetten benzer açıklamalar ve düzeltilme çalışmaları haberleri geldi… FETÖ'ye yıllarca kaynak sağlayan ve bugünkü devasa güce ulaşmasına vesile olan belediyecilerin ellerini kollarını sallayarak gezdiği bir ülkede milliyetçi gazeteci, akademisyen ve siyasetçilerin sahte ihbar mektubuyla 'cezalandırma' teşebbüsü sadece darbe teşebbüsçülerine yarardı ve dikkat edilirse görülecektir öyle de oldu… Bir meczubun suçlamasıyla özgürlüğünden olan Kaptan Kartal'ın izahı var mı Allah aşkına?
İnsanların FETÖ'cü olmadıklarından emin oldukları öğretmeni, akademisyeni, memuru, polisi, askerî, veya gazeteciyi 'FETÖ'cüdür' diye işinden veya özgürlüğünden ettiğinizde, o insanları bir FETÖ'cünün 'gerçek bir FETÖ'cü' olduğuna nasıl ikna edeceksiniz? Kafalara soru işareti düşmeyecek mi? Ve bu soru işaretleri en çok da darbe teşebbüsçülerinin işine gelmeyecek mi? Sonuçları sinsice hesaplayan bir aklın, bu noktada hedefi oklavayla yayar gibi genişletmesi ve gerçek FETÖ'cüleri odak olmaktan çıkarmaya çalışması anlaşılmayacak mı?
***
Bu bir 'derinleştirme' ve 'yayma' farkı… Her kim bu darbecilerle ilgili operasyonları 'derinleştirmek' yerine 'yayma'yı tercih ediyorsa 15 Temmuz'da yarım kalan işini devam ettiriyor demektir… Vâdeye yayılmış hesabı vardır… Adalet ve emniyet teşkilatı bunun farkında olmak mecburiyetindedir… Aksi halde kaybeden devletimiz olacaktır… Görevi FETÖ'yle mücadele olup da bu mücadeleyi 'derinleştirmek' yerine 'yayma'yı ve 'başkalarına bulaştırma'yı tercih eden herkes 'doğal şüpheli'dir…
Bizler kısmen gecikmeli de olsa aklın hâkim olduğunu gördük ve aynı gün serbest kaldık ama aynı sahte ihbar mektubuna konu olan diğer tanıdığımız/tanımadığımız kişilerin ifadelerin alınmasındaki gecikme dolayısıyla yaşandığını tahmin ettiğimiz sıkıntı, istemeyerek de olsa yukarıda işaret ettiğimiz tehlikeyi gösteriyor…
Bu yazı yayımlandığında inşallah özgürlüklerine çoktan kavuşmuş olurlar da hukuk devleti daha fazla töhmet altında kalmaz… Çünkü bu mücadelede hukuk devletinin alacağı her darbe, gerçek darbecilerin işine gelecektir…