Öngöremediklerimiz öngöremeyeceklerimizin teminatıdır!
1. Çapsız danışmanlarla oturduk Mısır'ı planladık… Mursi'ye verdik gazı… Sisi darbesinden 1 saat önce gazeteciler arıyor "Mısır karışık, iş galiba darbeye gidiyor" diye… Meşhur strateji kuruluşumuz "Asla darbe olmaz" diyor… Hem biz inandık, hem de Mursi'yi inandırdık darbe olmayacak diye… Sonuçta İhvan kaybetti, binlerce masum katledildi meydanlarda… İhvan üzerinden ümmeti birleştirecektik hesapta ama Suudi Arabistan ve Katar darbeye destek verirken sesimizi bile çıkaramadık… Mısır'a yeni bir cunta, bizim hissemize ise hissemize dört parmak düştü…
2. Esad'ın karısına 'yenge' dediğimiz günlerdi… O da bize 'abi' diyordu… Ailecek hep beraber tatil yapıyorduk Ege'nin serin sularını yara yara… Sonra kötü bozuştuk ve çok yakın tarih veriyorduk yumruğumuzu sıka sıka, Şam'da kılacağımız namazın tarihini… Namazı beklerken komşularımızın değiştiğini gördük… Sınır boyumuzun karşısında, sınır kapılarımızın dibinde bir gün IŞİD'in, bir gün PKK/PYD'nin, bir gün ÖSO'nun, bir gün Nusra'nın bayrağı vardı… Ardından içeride bombalar patlamaya başlayınca anladık ki, biz Ortadoğu'ya gireceğimize, Ortadoğu Türkiye'ye girmiş… Şimdi Türkmen dağı da düştü… Şam'da namazı henüz kılamadık ama Süleyman Şah'ın kemiklerini başka yere naklederken çok hızlı davranabildik… O toprağı Ankara ve İstanbul'u korur gibi koruyacağımızı söyledikten birkaç ay sonra terk etmiştik… Üstelik adına 'başarılı operasyon' diye diye…
3. İran'a 'ikinci evimiz' diyorduk… İran'a Batı'nın uyguladığı ambargoyu delerken pek iyiydik… Sonuçta 'hayırsever' iş adamlarımız üzerinden carî açık kapatıyorduk!.. İran'la iyi olmak için Batı ittifakıyla aramızın açılma riskini göze almıştık… Şimdi o İran hem Batı'yla hem Rusya'yla çıkarları çerçevesinde anlaşmalar yapıyor, Ortadoğu'da çok stratejik hamleler gerçekleştiriyor… Şimdi yalnızlığa itilen yine biz olduk…
4. Çözüm sürecini başlattık… PKK'lılar Türkiye toprakların terk edip, silah bırakacaklardı… Sözlerine güvendik, onlar silahlanmaya devam ederken, sınırlarımızın içine ağır silahlar yığarken, şehirleri örgütlerken, biz devleti nizamiyenin içine hapsettik, 'uslu uslu', pardon 'Oslo Oslo' oturduk… Şimdi tanklarla giriyoruz şehirlere bastırmak için terörü… Ve şehirleri boşaltırken Silvan'da olduğu gibi 'işgal ordusu'ymuşçasına muameleye maruz bırakılıyoruz, terör örgütü tarafından…
'PKK silah bırakacak' yutturmacasıyla 'akıl bırakan' biz olmuşuz meğer… "Analar ağlamayacak, yüz milyarlarca dolar terörle mücadeleye değil, kalkınmaya ayrılacak" mottolarımız palavralar tarihinde yerlerini aldı… Biz "Kardeşlik kazanacak" derken, kazanan 'kalleşlik' oldu… Bize de terörist türkücülerle Diyarbakır sokaklarında el ele çektirdiğimiz fotoğraflar ve Kobani'ye gönderilip de alınmayan 'karşılıksız selâm' kaldı…
5. Mavi Marmara katliamından sonra gıyaplarında İsrailli askerleri yargıladık… Sonra onlarla ilgili 'kırmızı bülten'i İnterpol'e bir türlü gönderemedik… Mağdur ailelerin isyanlarına rağmen… Tıpkı tarifeli uçak seferi yokluğundan mıdır nedir, söz verip de bir türlü Gazze'ye gidemediğimiz gibi… Sonra AKP sözcüsü Ömer Çelik buyurdu da anladık, meğer biz İsraille dostmuşuz!.. 'Alçak koltuk krizi'ni 'alçak gönüllü' olmakla atlatmışız her halde!.. Şimdi ilişkilerin tamamen düzelmesi için bir adım daha atar, Mavi Marmaralıları 'terörist' ilân edersek kimse şaşırmasın!..
Öngörümüzü sevsinler, "Davos'a bir daha gelmem" demiştik ya… O gün bu sözü söyleyen Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıydı, bugün Davos'a giden de Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı!.. Üstelik iktidar değişmemişken!..
6. Kıbrıs'ı ayakbağı gördük hep… Belçika modelini önermiştik… Sonra Annan Planı'nı destekledik… Allah'tan Kıbrıs Rumları sayesinde reddedildi… Desteklediğimiz partinin Genel Başkanı ve eski Başbakan son seçimlerde milletvekili bile seçilemedi… Yeni hükûmet ilk bize başkaldırdı…
7. Libya'da ne yaptığımızı biz de bilemedik… Önce sustuk, sonra Kaddafi'yi destekledik, "Ne işi var NATO'nun orada, öyle saçmalık mı olur?" diye dış müdahaleye karşı çıktık… Baktık olmadı, arabuluculuğa soyunduk… Sonra baktık ki Kaddafi gidici, müdahalenin NATO komutasında olmasını savunduk… Şimdi Libya diye bir ülkenin var olduğunu biliyoruz ama dost muyuz, düşman mıyız bilmiyoruz…
***
Yazı tura atılsa bile tutturma ihtimali yüzde 50'yken hiçbir şey tutturamamış olmamızın gururuyla söyleyelim: Öngöremediklerimiz öngöremeyeceklerimizin teminatıdır!..